Post image
Yargıtay Savcısı Bile İsyan Etti

 

Mesut Hasan BENLİ

İstinaf mahkemesi, boşandığı Ayşe Tuba Arslan‘ı satırla katleden Yalçın Özalpay‘a verilen ağırlaştırılmış müebbeti, ‘kadının sadakatsizliği’ iddiasıyla 24 yıla düşürdü. Yargıtay Savcılığı ise itiraz etti: “Çiftin boşanma davasında bile konu edilmeyen sadakatsizlik, cinayet davasında nasıl haksız tahrik indirimi sağlar?”

İSTİNAF MAHKEMESİ: Ayşe Tuba Arslan eski eşi Yalçın Özalpay’a karşı sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandı. Bu sebeple verilen cezada, haksız tahrik indirimi yapılsın. YARGITAY SAVCILIĞI: Boşanma davasına konu edilmeyen, boşanmadan önce maktulün sadakatsizliği iddiası sanık lehine haksız tahrik olarak kabul edilemez.

Eskişehir’de yaşayan Ayşe Tuba Arslan, eski eşi Yalçın Özalpay’ın satırlı saldırısı sonucu 2019 yılında hayatını kaybetmişti. Cinayetle ilgili olarak açılan davada, Eskişehir 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık Özalpay’a ‘tasarlayarak öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verirken, haksız tahrik indirimi ve iyi hal indirimi yapmadı. Kararın istinaf incelemesi, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi tarafından yapıldı. İstinaf Mahkemesi sanığa verilen cezadan ‘tahrik indirimi’ yaparak cezasını 24 yıla düşürdü. İstinaf mahkemesi, Arslan’ın HTS kayıtları ve mesajlarının incelendiğini, genç kadının S.E. isimli bir erkekle evlilik sürecini de kapsar şekilde çok sayıda karşılıklı arama ve mesajların bulunduğunu, bu kişiye “Canım” diye hitap ettiği belirtildi.

OLAYLARIN BAŞLANGICI…

Kararın gerekçesinde, evlilik birliğinin hukuken sona ermesine kadar sanığa karşı sadakat yükümlülüğü olan Ayşe Tuba Arslan’ın bu yükümlülüğe aykırı bir şekilde farklı erkeklerle aldatma şeklindeki süreklilik gösteren ve zamana yayılan davranışları ile ilk haksız hareketi gerçekleştirdiği savunularak, “Bu şekilde olayların başlangıcına sebep olduğu, aldatılma olgusunu öğrenmesi üzerine sanığın maktule yönelik tehdit, hakaret ve yaralama suçlarıyla ilgili mahkûmiyetle sonuçlanan dosyalara konu eylemlerini gerçekleştirdiğinin saptanması karşısında tahrikte etki-tepki dengesi gözetildiğinde sanık hakkında haksız tahrik nedeniyle TCK’nin 29. maddesi gereğince asgari hadden indirim yapılmasına karar verildi” denildi.

İNDİRİME KARŞI ÇIKTI

İstinaf mahkemesinin ölen kadını suçlamasına rağmen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 27 Kasım 2021 tarihinde hazırladığı tebliğnamede, sanık hakkında tahrik indirimi yapılmasına karşı çıktı. Tebliğnamede tarafların şiddetli geçimsizlik nedeniyle, 10 Eylül 2019 tarihinde boşandıklarına dikkat çekildi. Sanığın öldürme olayından önce maktule karşı işlediği suçlarla ilgili 20 kez şikâyetin yapıldığı, bunlardan 5’nin mahkûmiyet ile sonuçlandığı 2’sinin halen derdest olduğu diğerleri hakkında beraat ya da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararlar verildiği belirtildi.

‘KARAR BOZULSUN’ TALEBİ

Tebliğnamede, ‘boşanma davasına konu edilmeyen, boşanmadan önce maktulün sadakatsizliği iddiasının sanık lehine haksız tahrik olarak kabul edilemeyeceği’ belirtilerek, sanık hakkında haksız tahrik indirimi yapılmasına karşı çıkıldı. Tahrik indirimi yapılarak sanık lehine haksız hükümleri uygulanarak eksik ceza tayini yapıldığı belirtilerek, istinaf mahkemesinin kararının bozulması talep edildi. Tebliğnamede, ailenin avukatı Pınar Çelik Arpacı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı vekilinin, sanığın ‘Canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan cezalandırılması talebinin reddi talep edildi. Son kararı Yargıtay 1. Ceza Dairesi verecek.

(Hürriyet, 17.01.2022)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN