Post image
Türkiye’nin yüzde 18’i kronik yorgun

kronik-yorgunluk-olume-mi-goturdu-rajtoralin-intihar-nedeni-yorgunluk-mu,0Br2zwTiFUmEoQ-_XUyJHA

HABER MERKEZİ – İntihar eden Gaziantepsporlu Çek milli futbolcu Frantisek Rajtoral‘de kronik yorgunluk sendromu sorunu olduğunun ileri sürülmesi, dikkatleri bir kez daha kronik yorgunluk sendromuna çevirdi. Türkiye nüfusunun 14,5 milyonu kronik yorgun. Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, kronik yorgunluğun nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında önemli bilgiler verdi:

“Amerika’da yapılan araştırmalara göre en az 1 milyon Amerikalı’nın Kronik Yorgunluk Sendromuna sahip olduğu ve bunların yüzde 20’sinin daha teşhisi konulmadığı düşünülmektedir. ABD’de bin kişide görülme oranı yüzde 0.7-4.2 iken, Avustralya’da yüzde 3-7 oranındadır. Türkiye’de bu oran yüzde 18’dir. Yani 14,5 milyon insan kronik yorgunluk sendromuna sahip.

SEBEBİ BİLİNMİYOR

Kronik yorgunluk sendromu altta yatan tıbbi bir durumla açıklanamayan aşın yorgunluk ile karakterize komplike bir hastalıktır. Viral enfeksiyonlardan psikolojik birçok sebebe bağlanmaya çalışılsa da asıl sebebi bilinmeyen bir hastalıktır. Kronik yorgunluk sendromunun sebebi bilinmediği için tedavisi de bilinememektedir. Bu yüzden tedavisinde semptomların hafifletilmesine odaklanılır.

kronik-yorgunluk,q77v5ZriCEyu_OSfkJA5IA

BU BELİRTİLER VARSA…

Kronik yorgunluk sendromunun belirtileri; konsantrasyon eksikliği, hafıza kaybı, boğaz ağrısı, boyunda ve kol altında büyümüş lenf düğümleri, açıklanamayan kas ağrıları, şişkinlik veya kızarıklık olmadan eklemden ekleme geçen ağrılar, baş ağrısı, sürekli bir uyku hali, fiziksel veya zihinsel aktivitelerden sonraki 24 saat boyunca süren tükenmişlik hissi. Bu tarz belirtileriniz varsa bir doktora danışmanızda fayda var. Her yaşta açığa çıkabilecek olan bu sendrom en çok 40’lı 50’li yaşlarda görülmektedir. Kadınlarda bu hastalığa daha çok rastlanır, sebebi kadınların doktora daha çok başvurması da olabilir. En önemli faktör ise strestir. Stres yönetimi zorluğu yaşan kişiler ve yoğun strese maruz kalan kişilerde gelişimi daha hızlı olabilmektedir.

İNTİHARA SÜRÜKLER Mİ?

Kronik yorgunluk sendromunda stres, üzüntü gibi durumların hastaların şikayetlerini arttırdığı biliniyor. Kişide majör depresyon, anksiyete gibi psikiyatrik sorunlar görülüyor. Hastalığın etkileri birçok kaynakta sosyal izolasyon, psikolojik çöküntü, yaşam biçiminde meydana gelen değişiklikler, işten ayrılmalar olarak söyleniyor. Ancak tüm bu faktörler bir araya geldiğinde depresyonda olan bir kişinin hayattan bir beklentisi, hayata karşı mücadele etme isteğinin kalmamasına sebep olabileceği düşünülebilir. Bu durumda intihar kaçınılmaz bir son olabilir. Kronik yorgunluk sendromunda hastalığı geçirmekten çok hastalığın belirtilerini azaltmaya odaklanılır. Bu hastalık için birçok tedavi yöntemi denenmiştir. İlaç tedavileri, fizik tedavi, doğal bitkisel içerikli destekleyiciler… Hiçbirinin somut bir faydası olmamıştır. Ancak hormonal dengesizlikleri ve serotonin hormonundaki düzensizliğin psikolojik ve fiziksel olarak etkilerini kronik yorgunluk sendromunda görmekteyiz. Refleks Terapi yöntemi ile uzun soluklu bir tedavi sonrasında hem bedenen hem de ruhen bir denge sağlayarak kronik yorgunluk sendromunun etkilerini somut olarak azaltmak mümkündür. Refleks Terapi hormonal çalışmaları kapsadığından dolayı kişideki dengesizlikleri düzenleme konusunda oldukça yardımcı olacaktır.”

“ÇALIŞAN KESİMDE DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR”

Daha önce kronik yorgunluk sorunu hakkında açıklama yapan ve halsizliğin üzerinde durulmayan bir durum olduğunu kaydeden İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Ziya Ömer de kronik yorgunluğun genellikle gözden kaçan bir sorun olduğuna dikkat çekti “Daha fazla eğitimli, çalışan ve gelir seviyesi yüksek olan toplum kesiminde etkili olmaktadır” dedi.

kronik-yorgunluk-sendromu,xnGrMWlMiES3FN6juOpsBg

YOĞUN ÇALIŞMA TEMPOSU ETKİLİ OLUYOR

Genellikle mükemmeliyetçi kişilik yapısındaki bireylerde ve yoğun çalışma temposuna sahip kişilerde görülen kronik yorgunluk sendromunun, sadece isteksizlik ve hafif yorgunluk gibi belirtiler ile ortaya çıkabileceği gibi sosyal hayattan kopma ve iş hayatındaki işlevsellikte düşüş gibi sorunlara yol açabilecek kadar şiddetli de olabildiğini dile getiren uzman psikolog Gizem Ünveren de sorunun iş hayatındakileri neden daha fazla tehdit ettiğine açıklık getirdi:

“Çalışan bireylerdeki bu yorgunluk ve bitkinlik halini işyerlerinde birçok olumsuz etki bırakabilmektedir. En sık rastlanan etkileri konsantrasyon eksikliği, hata yapma oranında artış, performans düşüklüğü ve zayıf iletişimdir. Çalışma hayatında da yaygın olan yorgunluğun temelinde çalışanların yaşadıkları stres, kaygıya bağlı problemler gibi psikolojik nedenlerin yanı sıra ağır iş yükü, uzun çalışma saatleri, fazla seyahat ederek çalışma, yüksek sorumluluk altında olma gibi faktörler yer alıyor.”

Ünveren’e göre de, kronik yorgunluğu ortaya çıkaran iş dışı da çok sayıda sebep var. Bunları; aşırı egzersiz, uyku bozukluğu, beslenme yetersizliği, kondüsyon eksikliği, üst solunum yolu enfeksiyonları, kansızlık, tiroid hastalıkları (tiroidin az veya çok çalışması) akciğer hastalıkları, viral hastalıklar, kanser ve depresyon gibi nedenler olarak sıralamak mümkün. Yanı sıra sakinleştiriciler, depresyon, alerji ve tansiyon ilaçları, kas gevşeticiler ve pek çok antibiyotik de yorgunluğa neden olabiliyor.

KRONİK YORGUNLUK SENDROMU NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Tedavinin; kişinin ne zamandan beri kronik yorgunluk yaşadığına, kronik yorgunluğun hangi olay veya durumdan sonra tetiklendiğine, daha önce bireyde yaşanılan psikolojik bir rahatsızlık olup olmadığına, kısacası bireyin hikayesine göre değişeceğini söyleyen uzman psikolog, “Tedavi sürecinde davranışçı tedaviye, uyku tedavisine, immunolojik tedaviye ve antidepresanlara başvurulmaktadır. Kognitif Davranışçı Terapi, olumsuz duyguları değiştirme, stres faktörlerini tanıma ve bununla nasıl baş edileceği konusunda fikir sahibi olma konusunda fayda sağlamaktadır. Birey, depresyonda ise ya da yoğun anksiyetesi var ise; psikoterapi tek başına yetersiz kalacaksa, terapisti tarafından kişi psikiyatra da yönlendirilebilir. Gerektiğinde ilaç tedavisi ile süreç desteklenebilir” ifadesini kullandı.

YORGUNLUKLA BAŞA ÇIKMANIN PÜF NOKTALARI

Uzm. Dr. Ziya Ömer, yorgunluk şikayetlerinden kurtulmak için yapılması gerekenler konusunda ise “Her gün düzenli olarak kahvaltı yapın ve günde en az 2,5 litre su için. Dik oturun ve cep telefonunu mümkün olduğunca az kullanın. Haftada 2 gün balık tüketin, düzenli beslenin ve egzersiz yapın. Kafein, sigara ve alkolden uzak durun. Stres yaşamın bir parçası olsa da, stresi kontrol etmeyi öğrenin. Acıkma atakları, tatlı yeme isteği, yemek sonrası uyku gelmesi, halsizlik ve yorgunluk insülin direncinin göstergesi olabilir. Tiroit hormonundaki düzensizlikler de uyku ve vücut dengesini bozabilir. Bu nedenle bir hekime başvurmak en doğru davranış olacaktır” önerisinde bulundu.

(Erzurum Pusula ve ntv.com, 25-27.04.2017)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN