Post image
Spotlight: Küçük bedenleri şehvetlerine kurban edenler…

taciz5

Atilla Dorsay

Küçük bedenleri şehvetlerine kurban edenler…
SPOTLİGHT X X X X
Yönetmen: Tom McCarthy
Senaryo: Josh Singer, T. McCarthy
Görüntü: Masanobu Takayanagi
Müzik: Howard Shore
Oyuncular: Mark Ruffalo, Michael Keaton, Rachel McAdams, Liew Schreiber, John Slattery, Stanley Tucci, Brian d’Arcy James, Elena Wohl, Gene Amoroso, Billy Crudup, Paul Guilfoyle, Tim Whalen, Jamey Sheridan, Neal Huff
Amerikan filmi

2015 yılının sonlarında çıkıp yıla ve ödüllere damgasını vuran bir diğer film, ayni durumdaki Diriliş’den hemen sonra karşımıza geliyor. Ve onunla temel bir özelliği paylaşıyor: Tümüyle doyurucu değil, tartışmasız bir başyapıt değil. Ama birçok açıdan ilginç, görülmesi gerekli ve ödüllere uzanabilecek bir film. Ki, bir taciz skandalını örtbas etmeye çalışan Katolik Amerika’nın anlatıldığı film, bu yıl 88. Oscar ödülleri gecesine damgasını vurdu ve “Yılın En İyi Filmi” seçildi…

Gerçek olaylara dayanan film 1974 yılında açılıyor ve sonra 2001’lere uzanıyor. Sahne: ABD’nin en eski kentlerinden Boston (Nitekim birçok sahnesi eski evlerle dolu tarihsel ve pitoresk sokaklarda geçiyor. Ve ABD gibi bir ‘gökdelenler ülkesi’nde bile kent korumacılığının nasıl önemli olduğunu gösteriyor. Görmek isteyenlere!)

İlk bölümde değinilen ve suçlunun din adamları, kurbanların ise küçük çocuklar olduğu bir cinsel taciz olayı, yıllar sonra yine gündeme geliyor. Yeni olaylarla, daha büyümüş ve genişlemiş olarak

taciz4

Eski ve saygın yerel gazete Boston Globe ve onun Spotlight denen, sadece önemli haberlere yoğunlaşan ve bir ölçüde özgür küçük ekibi, yeni genel yayın müdürü Mark Baron’un (Liew Schreiber) önerisiyle konuya dalıyor: Walter Robinson- Robby (Michael Keaton), Michael Rezendes (Mark Ruffalo), Sacha Pfeiffer (Rachel McAdams) ve Matt Carroll (Brian d’Arcy James).

Olay giderek büyüyor ve yalnız o yörede 80’e yakın rahibin bu işlere karıştığı ortaya çıkıyor!… Elbette kurbanlar da o ölçüde çoktur. Aralarında toplumun tanıdığı kişiler de olan…

Ama katolik kilisesi elbette kolay teslim olacak değildir. Yörenin en büyük dinsel otoritesi Kardinal Law, bu konuda bir sfenks sessizliğine bürünüyor. Ama ok yaydan çıkmıştır ve artık kimse basının önünde duramaz!…

Şilili Pablo Larrain’in ayni temalara değinen El Club filminden hemen sonra bu filmi görmek ilginç!…Ama konunun hep güncel ve temanın da evrensel olduğu yadsınabilir mi? Şu yazıyı yazdığım gün Cumhuriyet gazetesi “İmam Hatip lisesinde cinsel istismar skandalı” başlığıyla “Ankara’nın göbeğinde 15 yaşından küçük 12 kız öğrencisini taciz ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan bir öğretmenin” hikayesini duyuruyordu. Ayrıca komşu sütunda da Erzurum’da yine bir tecavüz olayından gözaltına alınan 12 polisten söz ediliyordu.

Nitekim filmin belki en büyük başarısı, vaktiyle taciz edilmiş o insanların tanıklıkları. Çocuklukları mahvedilmiş, psikolojileri allak – bullak olmuş o gencecik ruhlar. Kimilerinin hayatı kaymış, kimileriyse – aslında eşcinsel olsalar bile – binbir güçlükle hayata tutunmuş. Bu açıdan, film seyircisini hayli etkiliyor ve üzüyor.

Bu temanın yanı sıra bu gazetecilik ve sorumluluğu üzerine o tipik Amerikanvari filmlerden biri. Bu ülke ve kamuoyu basının görevi konusunda özellikle hassastır ve medyanın önemi hep altı çizilen bir konu olagelmiştir.

56d16e6a67b0a97110ce61e5

Aslında bu konuda anılacak o kadar çok film var ki… Yurttaş Kane’den başlayarak günümüze doğru gelirsek, All The President’s Men – Başkanın Adamları, Network – Şebeke, Reds – Kızıllar, 15 Dakika, Larry Flint, The İnsider – Köstebek, Katharina Bloom’un Çiğnenen Onuru, Capote, Veronia Gueren, Wikileaks – Beşinci Kuvvet vb.

Bu yıl bile bu tür filmler hayli çok… Casuslar Köprüsü, Büyük Açık, Room – Oda, Trumbo, Brooklyn…

Film bize bir gazetenin gücünü bir kez daha kanıtlıyor. Bu güç temel bir koşula bağlı: Özgür ve üzerinde baskı olmayan bir medya… Ancak bu durumda ‘dördüncü kuvvet’ gerçekten etkili olabilir ve toplumun pisliklerini temizleyebilir. Bu gerçeğin günümüz Türkiye’sinde hep hatırlatılması gerekiyor. Ne acı!…

Gerçeğin araştırılıp bulunması, suçlunun cezalandırılıp kurbanın temize çıkarılması…Drama sanatının temelini oluşturan iyi – kötü mücadelesinin bir başka çeşitlemesi değil mi bu? Bu açıdan da film ilgiyle izleniyor. Bir polisiye veya western gibi…

Kötülüğün peşine düşmüş olanlardan biri, Garabedyan adlı Ermeni bir avukat. Gazeteye yeni gelen genel yayın müdürü ise bir Yahudi: “ilk kez Boston dışından, üstelik Yahudi bir müdürümüz var!” Bu ırksal değinmeler, en azından kimi gözlemlere ya da şakalara yol açıyor. Hafiften bir ırkçılık kokusu…

Ama bir ‘melting pot’ (mozaik – toplum diye çevirelim) olan ABD, sonunda buna imkan vermiyor. Ve insanlar temelde sadece yapıp ettikleriyle değerlendiriliyor.

Oyuncular tam bir takım oyununu sürdürüyorlar. Hiçbiri öne çıkmıyor, birbirlerini destekliyor. İki küçük roldeki TV şöhretlerine dikkat çekeyim: Kardinal Law’da Blue Bloods dizisinin sevimi büyükbabası Len Cariou. Ve kilisenin gizli savunucusu Pete Conley’de CSİ dizisinden Paul Guilfoyle.

taciz6THE BOSTON GLOBE NEYİ BAŞARDI?

– The Boston Globe’un araştırma ekibi Spotlight’ın ortaya çıkardığı skandal büyük yankılara yol açtı. Boston şehri karışırken, onlarca taciz vakasını ortaya çıkaran gazeteciler, kamu hizmeti alanında Pulitzer Ödülü kazandı.

– Pulitzer Komitesi ödülü verirken, söz konusu gazetecilik faaliyetini “Katolik Kilisesi’nde değişikliğe yol açan cesur bir gazetecilik” diyerek onurlandırdı.

– Spotlight’ın araştırması gerçekten de küresel sonuçlara yol açtı. Aradan 15 yıl geçti ama vaka unutulmadı; bilakis daha da büyüdü. Katolik Kilisesi bu denli kapsamlı taciz vakalarını örtbas etmekle ilgili suçlamalara halen muhatap oluyor ve cevap vermek zorunda kalıyor. Mağdurlara 3 milyar dolara yakın tazminat ödeyen Kilise’de reform gündemde.

– Globe gazetesi rahiplerin cinsel istismarına maruz kalan çocukların haberlerine yer vermeyi devam ettirdi. Boston Başpiskoposluğu’nun 2011’de bizzat yayımladığı raporda 159 rahip istismarla suçlanıyordu.

(T24, 28.01.2016)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN