Post image
“Şiddete çare olmaz”

Fotoğraf: Şehlem Kaçar / csgorselarsiv.org

Dilan ESEN

İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı kadına şiddetle mücadele genelgesi, soruna dair hiçbir şey yapılmadığının itirafı niteliğinde. İçişleri ile birlikte çok sayıda bakanlık kadına yönelik erkek şiddeti ve cinayetlere karşı çok sayıda genelge çıkarmasına rağmen uygulamada değişen olmadı. EŞİK Gönüllüsü Av. Hülya Gülbahar da bu soruna dikkat çekerek “Hangi niyetle hazırlanmış olursa olsun bu kaçıncı genelge?” diye sordu.

Gülbahar, erkek şiddetine karşı ilgili ilk koruma kanunun 1998’de yürürlüğe girdiğini, 6284 sayılı Kanun’la 2012 yılında yenilendiğini hatırlattı ve “1998’den beri şiddet olaylarına nasıl müdahale edileceğini bilmeyen personeline anlatmayan, bu konuda yönetmelik, kitapçık, genelge çıkarmamış olan bir İçişleri Bakanlığı’yla karşı karşıya olduğumuzun itirafı. Şiddet olaylarına nasıl müdahale edeceğini 1998 yılından beri kararlaştırmamış bir Bakanlığımız var” dedi. Sığınaklara da değinen Gülbahar, şöyle konuştu:

“10 yeni belediye sığınağı açılmasını sağlayacağız, diyerek yasayı umursamadığını ilan etmiş oluyor. Çünkü kanun belediyelere sığınak açmasını emrediyor. Yaklaşık 35 belediye sığınağı var. Belediyelerin sığınak açma görevini yerine getirmediğini gösteriyor. Eğer bir genelge uygulanacaksa Erdoğan’ın imzasının bulunduğu 2006’da yayımlanan ‘Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler’ genelgesinin uygulanması gerekli ve yeterlidir.”

Avukat Hülya Gülbahar – EŞİK Gönüllüsü

ALGI OPERASYONU

“Eşitlik ile eşit temsil içeren genelge unutturulup içinde şiddetin tek panzehri olan eşitlikten söz edilmeyen yeni genelgeler üretmek kamuoyunda şiddetle mücadele ediyormuş izlenimi yaratmaya yönelik bir algı operasyonundan ileriye gidemez” diyen Gülbahar, şiddeti körükleyecek, eşitlik fikrine karşı eğitimler verilmesinin sorunu büyüteceğine dikkat çekti. Gülbahar, şunları dile getirdi:

“Eğitim içeriğindeki samimiyet İstanbul Sözleşmesi’nin eşitlik üzerine kurulu şiddetle mücadele perspektifini benimsemekten geçer. Bakanlığa sormak gerekir, serbest bırakılanlar kolluğa bildirilecek ama kolluk daha sonra bunu şiddete maruz bırakılan kadınlara bildirecek mi? İstanbul Sözleşmesi, cezaevinden bırakılanların, şiddete maruz kalma tehlikesi bulunanlara bildirilmesini zorunlu kılmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nin bu maddesini yok sayan bir genelge yapmak anlaşılamaz bir tavır. Ayrıca kadına karşı şiddetle ilgili ‘uzman karakollar’ yaratma girişimi kadınları şiddete maruz kaldığında karakollara başvurmasını engelleyecek tehlikeli bir uygulamadır. Sözleşmenin ve 6284’ün emrettiği gibi kadınlar en yakındaki karakola başvurduklarında gerekli her türlü önlemin o mahallenin karakolunwBakanlığı’nın görevi şiddete maruz kalan, can güvenliği riski olan kadınları ‘uzman karakol biz değiliz’ diyerek o karakoldan bu karakola koşmak zorunda bırakmamaktır.”

 

***

Cinayetler en çok evde

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre erkekler martta 24 kadını öldürdü, 19 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Kadınların 12’si boşanmak istediği, barışmayı ve evlenmeyi reddettiği bahaneleriyle katledildi. Raporda, “11 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucu” denildi. Kadınların 15’i evinde, 3’ü sokak ortasında, 2’si su ve kenarında, katledildi.

(Birgün, 03.04.2022)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN