Post image
“Polisiye romana ilgi arttı”

imagesCİHAN DEMİRCİ

EDİRNE (AA) – Yazar Ahmet Ümit, polisiye romana ilginin artmaya başladığını belirterek “Şu anda okurların ilgi gösterdiği 5-6 yazar arasında eserler göstermeye başladım” dedi.

Ümit, polisiye romanının Türk kültüründe çok erken yıllarda başladığını söyledi. Osmanlı Devleti döneminde, 1800’lü yıllarda Ahmet Mithat Efendi‘nin “Esrarlı Cinayet” adlı romanı yazdığını belirten Ümit, buna rağmen gerek Osmanlı gerekse cumhuriyet döneminde polisiye romanın çok fazla varlık gösteremediğini ifade etti. Suç kültüründen çok yazarların polisiye romanı küçümsediğini aktaran Ümit, şu ifadeleri dile getirdi:

“1996 yılında yazdığım ‘Sis ve Gece’ ile birlikte bu konuda başka bir durum ortaya çıktı. Ben polisiye romanı hiçbir zaman ikinci sınıf edebiyat olarak görmedim. Hep birinci sınıf edebiyat olarak gördüm. Yazdığım tüm romanları bir edebiyat romanı yazar gibi ele aldım. ‘Polisiye roman bir cinayeti anlatıyor, edebi değeri düşüktür’ diye düşünmedim. Bir de bu toprakların bana verdiği büyük zenginliği kullandım. Bu toprakların bana verdiği büyük zenginlik nedir? Aslında bu bütün vatandaşlarımıza verilen büyük bir zenginliktir. Neredeyse 2 yüz bin yıla uzanan muhteşem bir tarih var. Yani mağara devrinden bugüne uzanan bir tarihten söz ediyoruz. Bu insanlık uygarlığının oluşmasını sağlayan büyük uygarlıklar. Hitit İmparatorluğu, Roma İmparatorluğu, Doğu Roma İmparatorluğu ve Osmanlı’yı romanlarımda kullanmaya çalıştım.”

Ümit, polisiye ve tarihi vakıa çözümlemede yöntemsel benzerliklerin olduğunu belirtti. Tarihi samimiyetle ortaya koyunca güzel işler ortaya çıktığını anlatan Ümit, şunları söyledi:

“Polisiye romana ilgi artmaya başladı. Şu anda okurların ilgi gösterdiği 5-6 yazar arasında eserler göstermeye başladım. Öte yandan, tüm yazarlar muhaliftir, ancak muhalifliği politik muhaliflikle sınırlamamak gerekir. Yazar zaman zaman politik olarak da muhalif olmalıdır. Bu, ülke için yararlıdır. Yanlış giden bir şeylere dikkat çekersiniz ki, bu yanlışlar düzeltilsin. Eleştirel yaklaşırsınız ki, toplumda yanlış olan şeyler toplumda, yönetim tarzında düzeltilsin. Yazarın ve sanatçının muhalifliği sadece bununla sınırlı değildir. Aynı zamanda hayatla ilgili muhaliftir. Yani evinizdeki çiçekle ilişkinizi de eleştirebiliriz. Ona su vermiyorsan, o çiçeğe bakmıyorsan, onunla konuşmuyorsan, arkadaşınla kardeşinle öğretmeninle iş yerindeki insanlarla mahallendeki insanlarla ilişkilerinden çıkılarak da muhalif tavır alınabilir. Genç yazarlara kendi tarzlarını önermelerini tavsiye ederim. Kendi sözlerini söylemeleri lazım. Bu nedir? Üslup diyoruz biz buna. Farklı olmak lazım. Sanatta değerli olan şey; farklılıktır. Bizden öncekilerden farklı olduğumuzu göstermemiz lazım. Yazarken, bakarken, yürürken ve yorumlarken farklı olmak gerekir. O farklılık ki, bizi sanat dünyasında kalıcı kılacaktır ve insanlığın gelişmesine katkıda bulunacaktır.”

Silivri Belediyesi tarafından düzenlenen Silivri Söyleşileri günleri kapsamında Silivrililerle buluşan yazar Ahmet Ümit, burada yaptığı konuşmada da şunları söyledi:

“Ülkemizdeki tarih algısının tümüyle değişmesi lazım. İlk insandan bu yana tarih derinini, tarih anlayışını anlatmamız gerekiyor. Kültürümüze ancak bu şekilde sahip çıkabiliriz. İnsanlığa ne katkı yaptık, hastalıklar konusunda ne yaptık, uzaya gitme konusunda ne yaptık? Hangi ilim adamlarına sahibiz, hangi büyük sivil toplum örgütünü kurduk? İnsanlık bizim ortak paydamız. Dinimizle gurur duyuyoruz, dilimizle gurur duyuyoruz ama gurur duymak, ötekisini yok etmek olmasın! Ötekini aşağılamaya dönüşmesin. İşte tüm nu nedenlerle yazdığım kitapların içindeki cinayetin yanma tarihi koydum…”

AHMET ÜMİT KİMDİR?

1960 yılında Gaziantep’te doğan Ahmet Ümit, 1983’te Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü’nü bitirdi. 1985-86 yıllarında Moskova’da Sosyal Bilimler Akademisi’nde siyaset eğitimi gördü. İlk kitabı 1989’da yayımlanan ‘Sokağın Zulası’ adlı şiir kitabıdır. 1992’de ilk öykü kitabı “Çıplak Ayaklı Gece” yayımlandı. Bunu 1994 yılında “Bir Ses Böler Geceyi”, 1999’da “Agahta’nın Anahtarı”, 2002’de “Şeytan Ayrıntıda Gizlidir” adlı polisiye öykü kitapları izledi. 1995’te hem çocuklara hem de büyüklere yönelik “Masal Masal İçinde” ve 2008’de yayımlanan “Olmayan Ülke” ile farklı bir tarz denedi. 1996’da yazdığı ilk roman “Sis ve Gece” polisiye edebiyatta bir başyapıt olarak değerlendirildi.

Bu romanın ardından 1998’de “Kar Kokusu”, 2000’de “Patasana”, 2002’de “Kukla” yayımlandı. Bu kitapları “Ninnatta’nın Bileziği” (2006), “İnsan Ruhunun Haritası” (2007), “Aş Köpekliktir” (2004), “Beyoğlu Rapsodisi” (2003), “Kavim” (2006), “Bab-ı Esrar” (2008), “İstanbul Hatırası” (2010), “Sultanı Öldürmek” (2012) ve “Beyoğlu’nun En Güzel Abisi” (2013) adlı kitapları izledi.
Yazarın İsmail Gülgeç’le birlikte yayımladığı iki de çizgi romanı bulunmaktadır: “Başkomiser Nevzat-Çiçekçinin Ölümü” (2005), “Başkomiser Nevzat-Tapınak Fahişeleri” (1997).
“Davulcu Davut’u Kim Öldürdü?” (2011) adlı eseri de Everest Yayınları tarafından çizgi roman olarak yayına hazırlandı.

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN