Post image
Pan zehir: Cinsiyet eşitlikçi politikalar…

 

Kadına, çocuğa şiddet…

Taciz ve tecavüz…

Gün geçmiyor ki, bir taciz ve tecavüz haberleri medyada yer almasın…

Maalesef evden okula, işyerine güzel ülkemizin her yanı kadına, çocuğa yönelik suçlarda suç mahalli…

Bakın Kocaeli’nin İzmit ilçesinde 46 yaşındaki kadın, 20 yaşında evlendiği adamdan tam 26 yıl şiddet görmüş… Bu arada doğan dört çocuğu da bu şiddetten nasibini almış. Zavallı kadın kurtulabilmiş mi?

Hayır… Çocuklarıyla birlikte evi terk edip, iş bulmuş, ama adam izlerini bulup yine başlarına musallat olmuş. Ve eşine ve çocuklarına her tür şiddeti uygulayan adam bu kez öz be öz kızlarına cinsel tacizde bulunmuş…

Artık bıçak kemiğe dayanmış aile için, şimdi şiddet ve tacizci baba E.U. Bandırma Açık Cezaevi’nde…

Dikkatinizi çekeriz… Sadece “açık cezaevinde”…

Yarın oradan çıkıp, yine eşinin ve çocuklarının karşısına dikilebilir…

Yine Ayşe Arman kaç haftadır köşesinde yazıyor. Daha önce de biz Umut Vakfı olarak dile getirmiştik…

Bir veterinerlik fakültesinde hocalık yapan, aynı zamanda da özel hayvan hastanesi bulunan zat, yanında çalışan 23 yaşındaki genç veteriner kıza tecavüz etmiş… Daha öncede söz konusu Profesörün bu tarz vakası olmuş, ama sadece maaş kesmeyle cezalandırılmış…

Oh ne ala değil mi…

Ayşe Arman’ın genç kızla yaptığı röportaja göre, bu profesör genç kıza tecavüzle kalmamış, ortağıyla birlikte kıza ilaç verip bayıltmış, evine gitmesine engel olmuş, ertesi gün bir jinekoloğa götürüp sperm izlerini yok etme işlemi yaptırmış…

Pes doğrusu…

Bir üniversitede makam işgal eden ve de hala hocalık unvanını koruyan ahlaksız bir insanın yaptıklarına bakın…

Evde baba, okulda, işyerinde üst düzey bir mevki işgal eden çarpık zihniyetli tacizci, tecavüzcü…

Serbest…

Adana’da bir kız çocuğuna cinsel istismarda bulunan 32 yaşındaki Yusuf T.’yi yakalamış mahalleli ve adam Nöbetçi Sulh Hekimliği tarafından tutuklanmış… Biliyor musunuz söz konusu adamın aralarında cinsel istismarın da bulunduğu 26 ayrı suç kaydı bulunuyormuş…

Yani ancak tutuklanmış…

Oysa basit bir olaydan içeri tıkılan ne çok insan var bu ülkede…

Bakın bu ülkede tacizciler, tecavüzcüler elini kolunu sallayarak gezerken ve bu vakalar her geçen gün de artarken Denizli’de yaşayan üç kadın tatil için gittikleri Kuşadası’nda elle kendilerini taciz ettiğini öne sürdükleri adama terlik fırlattıkları için 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak…

Onlar sarkıntılık karşısında sinirlenip attıkları terliğin silah sayılmasının şaşkınlığını yaşaya dursunlar taciz konusunda ise yargı soruşturma açmaya bile gerek duymamış bulunuyor…

İşte böyle taciz, tecavüz ve yargı konusunda ülkemizin içinde bulunduğu durum…

Ülkemizde maalesef tacizi önleyici mekanizmalar yok…

İlk olarak Sabancı Üniversitesi’nde 2007 yılında Cinsel Tacize Karşı Önlem ve İlkeler Belgesi yayımlanmış. Eylül 2011 yılında Ankara Üniversitesi’nde Cinsel Taciz ve Cinsel Saldırıya Karşı Destek Birimi’nin faaliyete başlamasıyla devam etmiş üniversitelerde bu alandaki mekanizmalar. 2012 yılında da, Boğaziçi Üniversitesi’nde ‘’Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu” kurulmuş….

2015 yılında yaşanan ve kamuoyunda büyük tepki uyandıran üniversite öğrencisi Özgecan Aslan katliamı sonrası 2016 yılı 8 Mart’ında YÖK Başkanı Yekta Saraç, üniversitelerin kadın rektörleriyle bir araya gelerek toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması amacıyla “Yükseköğretim Kurumları Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Tutum Belgesi”ni yayımlamıştı. Belgeyle birlikte, YÖK’ün tüm birleşenlerinde toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı davranılacağı taahhüt edilmişti…

Gelişmeleri mi merak ediyorsunuz…

200’ün üzerinde üniversitenin bulunduğu günümüzde 16 üniversite dışında taciz önleme birimi yok maalesef…

Olsa ne olur tabii ki tartışılır…

Üniversiteler dahil ülkemizde evden işe her yerde cinsel taciz ve şiddetin her geçen gün arttığını hayretlerle izlerken en dikkat çekici olay:

“Toplumsal cinsiyet eşitliği…”

İşte işin bam teli burası…

Üniversitelerde içi boş mekanizmalar kurulsa ne olacak…

Önemli olan çocuklarımızı daha bebeklikten itibaren “cinsiyet eşitlikçi” politikalarla yetiştirmeliyiz. Gelenek ve göreneklerimizdeki çarpık yetiştirme yöntemleri konusunda anne ve babalar çok özenli olmalı…

Cinsiyet eşitlikçi politikalar eğitimin sisteminin de ana okullarından itibaren temeli olmalı…

Kızlara ayrı, erkeklere ayrı muamele edecek eğitim sistemlerinin önünü açmak yerine eşitlikçi eğitim sistemini desteklemeliyiz…

Ülkemizin kötü bir görüntü sergilemesine neden olan ve her geçen gün daha da artan bu tür vakaların ortadan kalkması için yöneticilerin toplumsal bir seferberlik başlatmalarının çok önemi olduğu bir gerçek…

İyi haftalar

Umut Vakfı

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN