Post image
“Pakette Kadının da Barışın da Adı Yok”

Barış İçin Kadın Girişimi, “Demokrasiye en çok ihtiyacı olan kesimlerin adını ağzına almadan paketi açıklayan başbakan, pratik olarak aşılan engellere ilişkin düzenlemeler yapılacağını anlatmaktan öteye gidemedi” dedi.

Barış İçin Kadın Girişimi, Demokratikleşme Paketi’ne ilişkin açıklamasında paketin kadınlara, Kürtlere, Alevilere, LGBT bireylere, çözüm sürecinin ilerlemesini ve barışın toplumsallaşmasını isteyenlere eşitlik, özgürlük ve demokrasi getirmekten çok uzak olduğunu söyledi. “Demokrasiye en çok ihtiyacı olan kesimlerin adını bir kez bile ağzına almadan paketi açıklama becerisi gösteren başbakan, çoktandır yaşamda pratik olarak aşılan engellere ilişkin bazı düzenlemeler yapılacağını anlatmaktan öteye gidemedi” dedi.
Toplumun, çözüm sürecinin ilerlemesi için demokratik hakların ve temel özgürlüklerin güvence altına alınması beklentisinde olduğunu belirten Barış İçin Kadın Girişimi, paketin koordinatörlüğünün Kamu Güvenliği Müsteşarlığını’na verilmesine dikkat çekti. Öncelikli kaygının “Demokrasiden önce Güvenlik” olduğuna işaret etti.
Açıklamada, herkesin anadilinde eğitim ve öğretim görmesini garantiye almayan bir hükümetin ayrımcılığın esas faili olarak görüldüğü söylendi. Ayrıca demokratikleşme için kadınların eşit temsilinin gerektiğini hatırlatıldı.
Girişim paketteki eksik ve sorunları şöyle sıraladı:
* Bu pakette; tartışılması bile abesle iştigal olan anadilinde eğitim hakkı yoktur. Anadilinde eğitimi özel okullara havale etmek, bunun tartışmasız en doğal hak olduğunu reddetmekle eşanlamlıdır.
* Yüzde 10’luk seçim barajının kaldırılmasına dair bir adım yoktur. Yıllardır zaten tartışılan seçim sistemini “tartışmaya açıyoruz “ diye ilan etmek bir ilerleme sayılamaz.
* Bu topraklarda yaşanan insanlık ve savaş suçlarının araştırılmasına izin verecek, devlet arşivlerini erişime açacak siyasi bir irade beyanı yoktur.
* Kayıpların bulunması için devlete sorumluluk yükleyen, kayıp ailelerine gerçeği öğrenme hakkı tanıyan BM’nin Kayıplar Sözleşmesinin imzalanacağına dair bir taahhüt, kaybedenleri koruyan cezasızlık zırhının kaldırılacağına dair bir düzenleme yoktur.
* Devletin gözaltına alarak kaybettiklerinin akıbetinin açıklanmasını, faillerinin yargılanmasını sağlayacak düzenlemeler yoktur.
* Cinsel yönelim ve kimliklere ayrımcılığın önlenmesine dair tek bir sözcük yoktur. Oysa nefret suçunun mağdurlarının ilk sıralarında LGBT bireyler gelmektedir.
* Cezaevlerinde tutuklu bulunan binlerce Kürt politikacının demokratik siyasete katılabilmesinin ve temel hak ve özgürlüklerin önündeki en büyük engellerden biri olan TMK’yla ilgili herhangi bir ima dahi yoktur.
* Kılık ve kıyafetlerine dair düzenlemenin dışında kadınların eşitlik, özgürlük ve her türlü ayrımcılığın önlenmesi taleplerine ilişkin her hangi bir şey yoktur.

(bianet.org, 02 Ekim 2013)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN