Post image
Özgürlük, istediğin an su içebilmektir bazen!
“Yaşayabilmenin tek yolu içinizden bazı şeyleri öldürmekti.” 

KAAN ARER

Bugün sizlere yukarıdaki sözün etrafında oluşan bir biyografiyi tanıtacağım. Okudukça öyle bir hayata şahit olacaksınız ki ben yaşadığımı mı sanıyorum, diye kendinize sormadan edemeyeceksiniz. İlk olarak şunu söyleyeyim ki ben duygu sömürüsüyle prim yapan, mesaj kaygıları güden kitap ya da filmleri sevmem. Bir kere acındırmaya hiç gelemem. Çünkü beni benden alır. Yaşamımdan soğutur. Kimseye bu hakkı vermek istemiyorum. Kimse benim ne gibi dersler çıkarmama karışmasın. Düşünebildiğime göre dersimi de alacak kadar akıl sahibiyim. O yüzden bu kitaba ilk olarak soğuk kaldım. Çünkü biyografi inanılmaz bir şekilde acıtasyon kaldırabilecek bir hayata aitti.

Michelle Knight 21 yaşındayken, boyu kısa olduğu için 12 yaşında gibi görünüyor, bir servis şoförü tarafından kaçırılıp 11 yıl hapsediliyor. Daha sonraki yıllarda da iki kadını daha kaçıran cani bu üç kadınların rızası dışında bir dünya kuruyor. Sürekli tecavüz ve kötü muameleye maruz kalan bu kadınlardan en cesuru ve en çok ezileni tüm yaşadıklarını yazmış. Ve inanın hiç acındırmaya girmemiş. Öyle sahneler o kadar duru ve temiz anlatılmış ki istersen sen otur sırf o cümle üzerine başka bir roman yaz.

Beni BulunKitabın adı: “Beni Bulun, çünkü bu sizin de hikayeniz olabilir.” (Martı Yayınları) Aslında kendi acılarından daha çok bize kaçırılan insanlara nasıl yardımcı olabileceğimizi, onları nasıl fark edebileceğimizi ve her an her yerde kaçırılmış insanların nasıl tutulabileceğini, bunun ne kadar kolay olduğunu anlatmaya çalışıyor. Ben zaten çektim, ama başkalarına yardımcı olabilelim diyor… Kahramanımız daha çocukluk anılarını anlatırken hayata ne kadar olmazdan başladığını ve oldurmaya çalıştığını görüyorsunuz. Devlet okullarında hani o hep arkada oturan derse hiç karışamayan, üstü başı sizin gibi temiz olmayan, bir türlü ödevlerini yapmayan, hatta okul kıyafetini hiç yıkayamayan, saçları taranmamış kız çocuğu vardır ya. İşte o kızı tanıma fırsatı veriyor bize. Ödevlerini neden yapamadığını, okula neden gidemediğini onun ağzından dinlemenizi isterim, keza bu hikaye çok ama çok bizden birilerine ait.

Öyle bir anne düşünün ki sürekli şunu diyor: “Çocuklara bakacaksın ve onları duymayacaksın.” Bu mentalitede bir annenin dört çocuğu olduğunu düşünün. Tahmin ettiğiniz gibi üç kardeşine de Michelle bakıyor. Onlara anne olmak zorunda kalıyor. Tüm bunca yokluğu anlatırken çektiği çeşitli acıları da öyle normal ve sade bir dille anlatıyor ki içinizden acıma duygusu yerine sadece bravo deme duygusu yükseliyor.

Kitapta bir cümle okuyorsunuz ve üstüne romanlar yazılacak kadar çok acı barındırdığını fark ediyorsunuz. Ama kitabın amacı size çekilebilecek acıların listesini, detaylı açıklamalarını ya da betimlemeli acıtasyonlarını sunmak olmadığı için o söyleyip geçiyor. Siz isterseniz o cümlede kalıp durabiliyorsunuz. Kıpırdayamadan yüreğinizin sesini kısıyorsunuz.

Gb8Lar

Kitabı Okurken

**Bazen bir ailenin ne kadar büyük bir ceza olduğuna şahit olacaksınız.

**Tüm yokluklara ve çaresizliklere rağmen gururunuza ve onurunuza sahip çıkabileceğinizin en keskin örneğini göreceksiniz.

**Yaşamanın ve mutlu olmanın ne kadar da paradan, aileden, sorunlardan, kötü koşullardan bağımsız olduğunu bizzat öğreneceksiniz.

**Eğer yaşamın tüm kötü koşullarına rağmen kaybetmek istemiyorsanız, hem de hayal edemeyeceğiniz kadar kötü koşullardan bahsediyorum, tutunacak bir dalın her zaman olduğunu göreceksiniz.

**Bir insanın başına başka neler gelebilir ki merakına yenik düşmenin keyfini yaşayacaksınız.

**Kendi özgürlüklerinizi tartışacaksınız. Bazen sadece su içebildiğiniz için, istediğiniz an tuvalete gidebildiğiniz için özgür olduğunuzu hissedeceksiniz.

Bu kitabı okuyun derim, çünkü pozitif bakış açısının her daim mümkün olduğunu öğrenebilmek için evimize kadar gelen canlı bir örnek. Biliyorsunuz her şeyi deneyimleme şansımız yok. Bu yüzden yaşanmışlıklardan ders almak zorundayız. Ve bu biyografi, doğru anlatım tarzıyla, en sarsıcı örnekleriyle, akıcı diliyle yaşama sevincimizi temelden sarsarak arttıracak değerli bir veri.

“Kalbimizin kırılması bir yana başka birinin kalbinin kırıldığını görmek  çok daha acı vericiydi.”

 (Aydınlık Kitap, 19.09.2014)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN