Post image
Kötü polis, daha kötü polis!

Yeşim ÇOBANKENT (ycobankent@gmail.com)

Baba-oğul polisi merkeze yerleştiren ‘Lontano’da Bretenya, Kongo, Belçika ve Paris ekseninde gizemli bir şekilde kesişen olaylar zinciri nefes aldırmıyor. Her sayfadan soruşturmanın seyrini değiştiren yepyeni bir sır fışkırıyor.

Jean-Christophe Grangé bira ısmarlayarak takımınızın şampiyonluğunu konuşmak isteyeceğimiz yazarlardan değil. Ancak ayağımız kırılsa canımızı, icra takibi olsa malımızı emanet edebileceğimiz türden bir profesyonel. Uzmanlığına güvenilir ve standartlarına sadık bir yazar. Dersini çalışmış ve titiz bir polisiyeci. İnsan 656 sayfalık bir kitaba başlayınca elinde sürünmesin istiyor ve kitap bu konuda da yazarını mahcup etmiyor.

Tankut Gökçe’nin Türkçeye çevirdiği ‘Lontano’ya edebiyatın oldum bittim en sevdiği temalardan baba-oğul ilişkisi hâkim. Şık bir çalımla da baba-oğula acımasız katilin peşindeki yaman polis görevini veriyor yazar. Her baba-oğul ilişkisinde olduğu gibi Fransa’nın en önemli -ve korkunç- polisi baba Gregoire Morvan ile oğul Erwan Morvan arasında da med-cezir durumu var: “Baban o kadar çok yalan söylüyor ki, söylediğinin aksine bile inanılmaz.”

fft1_mf24279

Babasına dönüşmekten korkarken ona benzemeye başlaması dehşetle karışık bir tiksinti yaratıyor Erwan’da. “Fetişizm dünyası geçmişle hesaplaşmak ister. Başlangıçtan gelen yaraları yeniden yaşamak ister; ama tabii heyecanını kontrol ederek, korkunun ötesine geçerek yetişkin bedeninde yaşamak ister. Her kostümün ardında, bir öç alma yatar… Bunlar arınma geceleridir, Erwan çocukluk korkularından kurtulmak için hangi kostümü seçeceğini düşündü. Ama ne yazık ki, zaten hep üstündeydi: Polis kostümü, babasının kostümü.” Ya da “Polislik bir deli mesleğiydi. Delilik de bir polis mesleği olabilirdi.”

Baba 40 yıldır Fransa’nın en ‘derin’ operasyonlarını yönetmiş bir otorite timsali, gerçek bir patron. Mesleğe Maocu bir ‘68 genci olarak başlamış, Afrika’da ördüğü kirli ilişkilerle güç ve servet sahibi olmuş. Hollande’ın devlet bakanına küfredecek kadar nüfuzlu. Kara Afrika’nın kalbindeki madenleri söken bir sömürgeci, hayatını komplo teorileriyle geçirmiş bir ajan. İnsani zayıflıkları küçümseyen ve kullanan, entrikacı bir dev. “Kötü yöntemleri sayesinde en iyisini yapabilen bir kahraman.”

Büyük oğul Erwan ise hayal gücü kıt bir cinayet masası şefi, mütevazı bir ‘asfalt yalayan’. Dürüst kalmaya çalışırken şiddete başvurmaktan çekinmeyen, belki de bundan gizlice zevk alan bir küçük polis. Kadınlardan korkan bir maço. Klasik müzik, resim gibi sofistike merakları olan orta yaşlı bir münzevi. Dışlanmış, aşağılanmış ve acımasız…

Morvan Ailesi’nin geri kalanının vaziyetiyse ‘ailevi sorunları’ olduğunu iddia edecek herkesin şükretmesine yol açar. Bütün üyeleri psikolojik tedavi görmüş ve hatta -Erwan hariç- psikiyatri hastanesinde yatmış. Aile ilişkilerinin dinamiğini belirleyense babanın anne Maggie’ye uyguladığı sistematik şiddet. Çocukları terörize eden babanın şiddetiyken, asıl özyıkıma götüren annenin bu şiddeti yadsıması. Karısına canavarca davranan bu adamın çocuklarına hiç el kaldırmamış. Hatta ‘onları kendilerinden bile korumaya’ çalışacak kadar düşkün. Sevgisinin karşılıklı olmaması İhtiyar’ın umrunda değil, babalığını aşırı bir gösteriye dönüştürmekten de gocunmuyor.

Ateş etmek ve mezarlığa hapsetmek gibi yöntemlerle işkence eden eşine bağlılığını sürdüren Maggie, ‘marjinalliği çıbana dönüşmüş’ bir hippi eskisi. Afrika’daki gençliğinde rock grubunda çalarken artık ezik bir ev kadını. Diğer kardeşler de Morvan soyadına yakışacak çelişkilerle dolu. Küçük oğlan Loic, yakışıklı bir biseksüel. Yelken şampiyonuyken 12 yaşında tescilli alkolik, 15 yaşında eroinman olmuş. Şimdi bütün kötü alışkanlıklarını kokaine tahvil etmiş, iki çocuklu Budist bir borsacı. Zengin ve aristokrat İtalyan karısı Sofia ve bitmekte olan evliliğiyle yüzleşmekten aciz. ‘Babasının sarışın küçük meleği’ Gaelle ise oyunculuk hayalleri gümleyince fahişeliğe yönelmiş. Gerekçesi ‘evlilik ve aile gibi yalanlarla dolu iki yüzlü burjuva kurumlarına’ meydan okumak. Anoreksik ve intihara meyilli olduğunu da söylemiş miydik?

İki ana karakter de aynı soyadını taşıyınca, ister istemez Morvanlar kitabın ilk katmanını oluşturuyor. İkinci katmandaysa cinayetler var elbette. Bretenya, Kongo, Belçika ve Paris ekseninde gizemli bir şekilde kesişen olaylar zinciri nefes aldırmıyor. Orta Afrika’nın kara ritüelleriyle büyülenmişken kendinizi finans dünyasındaki üç kağıtlara diş gıcırdatırken buluyorsunuz. Ya da tam sakinleştim derken, fetişizmin dibine vuran maskeli ‘no limit’ sadomazoşist geceleri bir karış açık ağızla seyrediyorsunuz. Her sayfadan soruşturmanın seyrini değiştiren yepyeni bir sır fışkırıyor.

Adli tıp uzmanı soğukkanlılığıyla, en ince detayları bile sıralarken rahatsız etmekten çekinmiyor Grangé. Niye çekinsin ki, maksat onun tekinsiz hayal gücünü solumak değil mi? Cinayetleriyse neredeyse operatik bir görkemle sergiliyor: “Beden sadece geçiştir, acı bizi eğitir.” Organları çalan, kurbana işkence aletlerini emdiren, keskin silahlarla tecavüz eden katiller. Ölüm fanatikleri, korku teröristleri. Acı kültü. Kötülük yapma arzusundan duyulan haz. Kontrolden çıkan kanlı ayinler. Sapkınlık. Afrika’nın nemli ormanlarındaki sarmaşıklar gibi iç içe geçmiş ilişkiler. “Kötülük bir ruhsal bozukluk, bir insan patolojisi.”

Kitabın adındaki ‘Lontano’, İtalyanca ‘uzak’ demek. Ayrıca Kongo’da sömürgecilerin maden ocaklarının kârlarıyla kurduğu bir şehir. Sorunlu Morvan klanının reisi, şöhretini ve servetini bu şehre borçlu. Şöhreti, bölgede dokuz genç kızın katili ‘Çivi Adam’ Thierry Pharabot’yu yakalamasından… Afrika büyülerinin intikam fetişlerinden etkilenerek yüzlerce çiviyle cinayet işlemiş Belçikalı’yı avlamasından… Servetin kaynağıysa maden yatırımları. Özellikle de cep telefonu, elektronik ve uzay havacılığında kullanılan ‘yüzyılın altını’ koltan metali…

Bir kurgu üstadı olan Grangé dekor olarak politik skandalları kullanırken ölmüş ve yaşayan ünlü Fransız politikacıları rahatça hırpalıyor. Gazetecilik geçmişini anımsatan bir başka karakteristiği de enformasyon verme merakı. Kitabın son sayfası okuru eli böğründe bırakıyorsa, bunun da sebebi var: ‘Congo Requiem’ adlı bir devam kitabı. Baba Morvan’ın oğluna dediği gibi: “Bu kadar fazla ipucu sana bir yol göstermez, sadece bir labirent sunar…”

GRANGELONTANO
Jean-Christophe Grangé
Çeviren: Tankut Gökçe
Doğan Kitap, 2016
656 sayfa, 29 TL.

(Radikal Kitap, 20.05.2016)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN