Post image
Korona günlerinde şiddet…

 

Kuş gribi…

Domuz gribi…

Sars…

Mers…

Derken Koronavirüs günleri, pardon COVİD-19 günlerini yaşıyoruz…

Kimileri bunun bir “fabrikasyon süreç” olduğunu iddia ede dursunlar… Tüm dünya panikte…

Güçlü olduğunu düşündüğümüz ülkeler bile bu virüs karşısında birer birer döküldüler… Dökülüyorlar da… Dünyanın dört bir yanında çeşitli bahanelerle savaşlar çıkaran,  milyonlarca insanın yurtlarından olmasına, mülteci olmasına neden olan Amerika’da bile sağlık sektörünün hiç de abartıldığı kadar iyi olmadığını gördük… Üstelik sadece ABD bile değil… Fransa Almanya’ya hastalarının bir bölümünü gönderiyor… İspanya’da hastaların hastanede yerlerde yattığının fotoğrafları yansıyor tüm dünya televizyonlarına… Virüsle ilgili Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamaları bile birbiriyle çelişiyor…

Ve biz dijitalleşen dünyada gözlerimizle görmesek bile kapandığımız evlerimizde telefonlarımızdan, bilgisayarlarımızdan her şeyi takip ediyoruz. Bazılarımız da iyice panikliyor… Enfeksiyon uzmanları, bunun kesinlikle biyolojik silah olmadığını “virüs” olduğunu söylüyorlar, ama bugün bir gazetede “Şimdi de virüs taşıyanların cep telefonuyla izlenme”sinin gündemde olduğuna dair manşet bulunuyor… İddialara göre, ilerde de bulunduğu söylenen aşıyla insanlara sonunu hazırlayan hastalık mı bulaştırılacak yani…

İddialar hiç bitmez…  Ama bilim adamlarının uyarısına uyarak; dünyanın dört bir yanındaki insanlarla aynı yazgıyı paylaşıyoruz, yani salgının yayılma hızının yavaşlatmak için gönüllü olarak evimizde karantinada yaşıyoruz… Ülkemizin bu süreci en az zayiatla kapaması için izole hali yaşamalıyız da…

 Ve bu korana karantinasında da, maalesef şiddet sürüyor…

 “Evde kal, evde hayat var”…

Mı?

Maalesef zorunlu olarak evlere kapandığımız bu günlerde aile içi şiddet de hız kazandı… Nedeni; tüm aile fertlerinin sürekli bir arada olması mı, yoksa ailece vakit geçirmeyi bilemememiz mi? Sadece evlerde değil, kurallara uymayıp sokağa çıkanlar da kan döktü… Yani bildiğiniz gibi asayiş…

Evet, asayiş berkemal değil… Tersine korona günlerinde de, her yerde şiddet vardı…

Biliyorsunuz 11 Mart’tan itibaren evlerimize kapandık… Ama ölenler arasında olan 30 yaşındaki bir genç kadının hastalığının 6 Mart’ta başladığı ortaya çıkmıştı…

O nedenle iki tarihi de dikkate aldık…

Koronavirüsten ölü sayısının 168’e yükseldiği ülkemizde; 11 Mart’tan itibaren 152, 6 Mart’tan itibaren ise toplam 202 silahlı şiddet olayı basına yansıdı. 6 Mart’ı baz aldığımızda; bu olaylarda 118 kişi öldü, 197 kişi de yaralandı…

Ki, bu olayların büyük çoğunluğu aile içi şiddet. Kah kadın cinayeti, kah miras yüzünden kardeşin kardeşi, amcayı vurması… Ya da şiddet, uyuşturucu ve para yüzünden çocukların anne-babayı öldürmesi…

Korona günlerinde; 25’i silahlı 27 kadın cinayeti işlendi. Bu kadın cinayetlerinde toplam 20 kişi (bir baba, annesini koruyan oğlunu da öldürdü) öldü… 19 kadın öldü yani… 14 kişi de yaralandı…

Yani, dışarda virüs evde şiddet var ve cinayetler hız kesmeden sürüyor… Ve bu arada İnfaz İndirimi tasarısı Meclis’te…

Bu cinayetleri işleyenler bile belki yararlanacak bu tasarı yasalaşırsa aftan…

Umut Vakfı olarak tüm yetkililere sesleniyoruz: Şiddet ve istismar infaz indirimi kapsamına alınmasın. Ve de uyuşturucu suçu…

İyi haftalar

Umut Vakfı

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN