Post image
Kasımda ekran da başkadır

Elçin YAHŞİ

Demek isterdik, ama her şey bildiğiniz gibi. Bu da fena bir gelişme sayılmaz esasında çünkü pandemi nedeniyle aksayan çekimlerin etkilerini henüz görmeye başlamadık. Biraz hazır yiyoruz halen. Yerliler cephesinde durum epey hareketli ama. İyi seyirler, iyi bir güz dileriz.

Bir Özcan Deniz dizisi: Seni Çok Bekledim

Kadronun diğer üyeleri Mustafa Uğurlu, Yıldız Kültür, Caner Şahin, İlhan Şen, Türkü Turan, Durul Bazan, Ahmet Mekin alınmasın ama ‘Özcan Deniz Dizisi’ diye bir gerçek var hayatımızda. Fethedilmesi güç, başarılı, varlıklı, ama özünde çok romantik işadamlarının birini bırakıp, öbürünü canlandıran Özcan Deniz bu rolü gayet iyi kıvırıyor ve rol aldığı dizileri de bal gibi izletiyor. Burada da ailesinden uzak, tek başına bir hayat kurmuş Kadir olarak gelecek karşımıza. Partneri ise babasız büyümüş ve kendi ayakları üzerinde durmuş fotoğrafçı Ayliz; yani ‘Sen Anlat Karadeniz’den İrem Helvacıoğlu. Yıllardır birbirlerine teğet geçtikten sonra umulmadık bir anda hayatları iç içe geçecekmiş. İzleyeceğiz mecburen. (STAR)

‘İlk Türk modern kahraman dizisi: Akıncı

‘Türk modern kahraman’ deyince hemen akla ‘Hakan: Muhafız’ geliyor ama onu duymamaları mümkün olamayacağına göre, vardır bir bildikleri. Esquire röportajından öğrendiğimiz kadarıyla Şükrü Özyıldız, mayıs ayından beri bu rol için çok sıkı hazırlanıyormuş; ara verdiği jiu jitsu’ya geri dönmüş, profesyonel silah eğitimi ve Moto GP eğitimi almış, karakterinin psikolojik altyapısına ve adanmışlığını özümsemek için okuma yapmayı sürdürüyormuş. Ailesi de var Akıncı’nın ama içinde ve davasında yalnız. Kim olduğunu bir tek akıl hocası biliyor ve Akıncı, fiziksel ve zihinsel alt yapısıyla adalet dağıtıyor. ‘Hakan: Muhafız’ gibi tılsımlı gömleği olmadığı için de ölebilir ama ölümden korkmuyor. Bu genç yıldıza Büşra Develi, Tolga Tekin, Yıldıray Şahinler, Ayça Erturan, Didem İnselel, Sermet Yeşil, Deren Talu gibi isimler eşlik ediyor. Tüm kadro heyecan uyandırıcı. (atv)

 

Zülfü Livaneli’nin yapıtından: Kefaret

Zülfü Livaneli’nin çok sayıda hikayeden oluşan ve hepsi birbirine bağlanarak binlerce yıllık bir İstanbul tarihi anlatan kitabı ‘Konstantiniyye Oteli’nin bazı bölümlerinden uyarlanan dizide, Nurgül Yeşilçay özel bir ortaokulda müzik öğretmeni olan iki çocuklu Zeynep olarak karşımıza çıkacak. Başkomiser Sinan’la (Mert Fırat) yolu kesişecek olan Zeynep’in rüya gibi hayatının bir anda değişmesi üzerine ödediği kefaretler esas konumuz. Kadroda; başarılı cerrah (ve Zeynep’i aldatan) Ahmet karakteriyle Yurdaer Okur da var. Parlak kadro bir yana, seneryoyu ne yazsa izleten Mahinur Ergun’un yazdığını eklemek lazım. (FOX)

Filipinler’in reyting rekortmeni: Bir Annenin Günahı

Özge Özberk, Musa Uzunlar, Emre Kınay, Mert Yazıcıoğlu, Simay Barlas ve Pamir Pekin gibi iddialı bir kadroyla geliyor ekrana. Çocuğu için suç işlemek zorunda kalan bir annenin dramını ve bu gerçekle sınanacak iki gencin aşk hikayesini anlatacak. (Kanal D)

BluTV’de gizli hazineler 2: Women Make Film

Burak Deniz ile Alina Boz’un başrolleri paylaşacağı diziyi Kudret Sabancı’nın (Zerda, Aliye, Binbir Gece) yöneteceğini, Ethem Özışık’ın (Poyral Karayel, Söz, Yarım Kalan Aşklar) ise yazdığını biliyoruz. Kadrodaki diğer başlıca isimler de Kerem Atabeyoğlu, Rojda Demirer, Neslihan Acar ve Cemil Büyükdöğerli. (atv)

Çok komik olabilir: İyi Aile Babası

Okuma sırasında gülmekten çalışmadıkları haberlerini okuduğumuz için değil de, Tayfun Güneyer’in senaryosunu yazdığı dizide Çağlar Çorumlu, Şebnem Bozoldu, Melek Baykal, Salih Kalyon, Timur Acar gibi usta oyuncuların rol aldığını bildiğimiz için geliyor bu ihtimal akla. Zalim İstanbul’la yıldızı parlayan Bahar Şahin de, uzun süredir ekranda görmediğimiz usta oyuncu Beste Bereket de var kadroda hem. Çok komik olsun, gülelim biraz. (Kanal D)

 

HBO Europe’tan selamlar: Hackerville

Almanya’nın büyük bankalarından biri siber saldırıya uğruyor, kimse hiçbir şey yapamıyor, zaten saldırı da çok kısa sürüyor ve çalınan paranın miktarı sadece 9,99 Euro. Saldırının merkezi Romanya olarak belirlenince, doğum yeri Romanya olan banka görevlisi ve siber suçlar uzmanı Liza’ya yerinde incelemelerde bulunmak üzere Temeşvar yolu görünüyor.

Orada kendisine eşlik etmek üzere sağı solu belli olmayan, üstleriyle kavgalı, iki kızını annesinin yardımıyla büyütmeye çalışan, sıradışı gibi görünmekle birlikte aşırı derecede klişe bir karakter olan polis Adam görevlendiriliyor ve ikisi birbirlerine çemkirerek olayın peşine düşüyorlar. Tahmin edebileceğiniz gibi kıvılcımlar da çakmakta gecikmiyor. Üstelik işin bir de iklimin birer küçük çocuk olduğu iç savaş dönemine uzanan hesaplaşma faslı var.

Dizinin bence ilginç yanı ise şöyle: 90’larda Romanya siber suçlar merkeziymiş, komünizmin yıkılışından sonra işsizlik, parasızlık birçok insanı, özellikle de gençleri siber suçlara yöneltmiş; ki Romanya hala da önemli merkezlerden biriymiş. Böyle bir ortamda 13-14 yaşında çocukların doldurduğu internet kafeler, o çocukları kullanmaya çalışan uluslararası suç örgütleri derken dizi ikinci sezona açık bir sonla bitiveriyor. Toplam altı bölüm. (BluTV)

Ahtapottan dost olur: My Octopus Teacher

Son zamanlarda kimi görsem “Ahtapot yemeyi bıraktım” diyor. Sebebi ‘My Octopus Teacher’. Çok sabırlı bir dalgıcın utangaç bir ahtapotla ilişki kurmasını ve o utangaç ahtapotun hayatını anlatan belgesel ‘akıllara seza’ denilen türde, sıradışı bir iş. (Netflix)

Şiddet pornosu diyorlar: Gans of London

Londra’da çeteler arasında savaş. Ama ne savaş! Açılış sahnesinden başlayarak insanı işkenceye, kana, ihanete, ölümün bin bir türlüsüne doyuran bir dizi. ‘Game of Thrones’un mafya versiyonu demişler az bile demişler. Senaryosu, aksiyon filmi meraklılarının taparca sevdiği ‘The Raid:Redemption’ ve ‘The Raid2’yi de yazan Gareth Evans’ın imzasını taşıyor. Beşinci bölüm, soluk soluğa izlenen bir bilgisayar oyuncu gibi. İkinci sezon da gelecek. (beIN Series Vice ve beIN Connect)

Joanna LumseyEs Unseen Adventures

Joanna Lumley’i ‘Absolutely Fabulous’ dizisinin sarışını olarak hatırlayan kaç kişiyiz? ‘AF’ ile ilgili her şey 1992-2012 arasında olup bitmiş. Kendisi yıllardır gerçekten şahane seyahat programları yapıyor artık. Gezmediği, görmediği, bize de göstermediği yer kalmayacak yakında. İşte ‘Joanna Lumley’in Görülmemiş Maceraları’, o şahane programların perde arkasını anlatan ve en az onlar kadar iyi bir program. (BBC Earth)

Orada bir ev var yakında: Emlak Avcıları Türkiye

TLC kanalının en çok izlenen programlarından biri ‘Emlak Avcıları’. Kiralık veya satılık daire, müstakil ev avına çıkanlar (genelde çiftler), emlakçıyı biraz yorduktan sonra bütçelerine ve zevklerine en uygun yeri seçer, mutlu olurlar. Ekran başında olanları izleyenler de sanki kendileri yeni bir hayata, yepyeni bir eve geçiyormuşçasına mutlu olur. Bir yandan çiftlerin hikayelerini de öğrendiğimiz bu programın şimdi yerli versiyonu yayında. İlk etapta sekiz şehirde, sekiz eve ve sekiz yaşam öyküsüne tanık oluyoruz; büyük şehirden kaçıp Akdeniz’de sessiz bir limana sığınanlar, Beyoğlu’ndan uzaklaşmam diyenler, düğün hazırlığı yapanlar… Mesela Kapadokya’da düğünlerine bir ay kala kiralık ev arayışına giren (hatta araya bir de diz çökmeli evlilik teklifi sıkıştıran) Esra ve Sabrican çiftinin hayali bahçeli, duşakabinli, iki salonlu, camlarına sineklik takılı bir ev. Kira bütçeleri 1500 lira, kirası 900 ile 1300 lira arasında değişen üç ev gezdikten sonra en mantıklısında karar kılıyorlar. Kuşadası’nda kuyumculuk yapan Yıldız ve Şeref çifti, iki çocuklarıyla birlikte deniz manzaralı ve bahçeli bir evde yaşamak için ‘emlak avı’na çıkıyor, 1,5 milyon lira da bütçeleri var. Avları mübarek olsun diyelim (ki oluyor). 6 bin lira bütçeli Beren ve Kaan’ın Gümüşkuyu’nda tutmaya karar verdikleri beş katlı köşk, Yelda’nın tası tarağı toplayıp yerleşmeye gittiği Kaş’ta kiraladığı 3 bin liralık villa filan derken insan kendini “Ne güzel evler, yerler var? Burada ne işim var ki?” derken bulabiliyor, aklınızda olsun. Programın son dakikaları da, evlerin içine taşınıldıktan sonraki haline ayrılmış. Pazartesi geceleri 20.30’da kanalda yayımlanan programın bütün bölümleri yayından hemen sonra web sitesinde yerini alıyor. (TLC)

 

Berlin Duvarı yıkılıyor, bu dizi bitiyor: Deutschland 89

Casusluk sinemada da televizyonda da sevilen bir tür. Bu türü 80’ler nostaljisiyle birleştiren ‘Deutschland 83’ün de casusluk dizilerin arasında ayrı bir yeri var. Anna Winger ve Jörg Winger ikilisinin imza attığı bu dizi ‘dizi serisi’nin ilk ‘Deutschland 83’, gencekik bir Martin / Mortiz’in (Jonas Nay), teyzesi Lenora tarafından Batı Almanya’da casusluk yapmak üzere ikna edilmesiyle başlıyor, iki Almanya arasında şaşkına dönen Martin’in yaşadıklarından sonra dizi, NATO’nun askeri tatbikatı Abel Archer’la sonuçlanıyor. (Teyze Lenora, Martin’le birlikte dizinin başrollerinden biri. Kendisi Netflix dizisi ‘Unorthodox’un yönetmeni olarak Emmy alan Maria Schrader canladırıyor.)

‘Deutschland 86’da üç yıl öncesi kadar saf olamayan Martin var ve bu kez esas mesela Doğu Alman hükümetinin el altından Güney Afrika’nın yönetimine silah satması.

Bu ay izleyebileceğimiz, serinin son dizisi ‘Deutschland 89’da ise Berlin Duvarı yıkılırken Martin de bir yol ayrımında olacak: CIA mi KGB mi, yoksa ikisi birden mi? (Her üçü de BluTV’de)

Armudun sapı, üzümün çöpü: A Suitable Boy

‘Vanity Fair’den ‘Pride and Prejudice’a orijinal ‘House of Cards’dan ‘Les Miserables’a, çok izlenen, her biri ayrı klasikolan İngiliz dizilerinin altında hep aynı imza Andrew Davies. Davies üstat, son olarak 1300 sayfalık bir romanı altı bölümlük dizi haline getirdi ve yönetmesi için Mira Nair’e teslim etti. Vikram Seth’in 1993’de yayımlandığı zaman devasa hacmine rağmen çok okunan ve çok ses getiren aynı isimli kitabı, kızına uygun talip arayan ve kimseleri beğenmeyen annenin yaşadıkları üzerinden 1947’de bağımsızlığına kavuşan, ama tamamen ikiye bölünen Hindistan’ı anlatıyor. (Netflix)

(İstanbul Life, 01.11.2020)

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN