Post image
“Kadına şiddetin coğrafyası olmaz”

24-9

Gamze KAYA

Banka kredisi alarak maddi destek sağladığı ‘Yağmurlarda Yıkansam’ adlı filmiyle başarıya ulaşan genç yönetmen Gülten Taranç, Sözcü ŞIK’a konuştu…

22-12

Gülten Taranç 1990 doğumlu bir yönetmen. Genç yaşında birçok kısa filme imza atan Taranç yurtdışında çeşitli fotoğraf sergileri de açmış. ‘Yağmurlarda Yıkansam‘ın söz ve müziği de kendisine ait. Son zamanlarda gündeme, “Şişman olduğum için iş vermiyorlar” açıklamasıyla gelen Taranç’la sektörde başarılı olmak için verdiği mücadele üzerine konuştuk…

‘Yağmurlarda Yıkansam’ filmini çekerken tam anlamıyla işin mutfağına girmişsiniz çünkü hikaye, söz ve müzik size ait. Bu süreci bizimle paylaşır mısınız?

Bir hikaye ancak beni uyutmadığında onu filme çekiyorum. Bu filmde de kendi başıma gelen şeyleri filmin karakteri Hale gibi düşünüp yazmaya başladım. Bu filmin hikayesini üç sene bir bodrum katında insan içine çıkmadan yazarken de evimin her yeri notlarla doldu. Zorlu bir süreçti, ama hikaye tamamlandığında düşümü hayata geçirebildiğimi gördüm. Söz-müzik aşaması da aynen böyle gelişti. Filmin senaryosunu ise Çağla Cambaz‘la birlikte yazdık.

Türkiye sizi aldığınız Altın Portakal Ödülü’yle tanıdı. Bize biraz geçmişinizden bahseder misiniz?

2008-2009 seneleri arasında Meksika’da yaşadım ve Latin dansları üzerine eğitim aldım. Daha sonra İzmir’de 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Sinema ve Televizyon Bölümü’nden mezun oldum. 10 senedir de kısa filmler çekiyorum.

6-37

Filmlerinizde çoğunlukla kadın teması ön planda. Bunun özel bir nedeni var mı?

Gazete manşetlerindeki haberleri okuyunca sürekli olarak bir kadının tecavüze uğradığına, şiddetle katledilişine tanık oluyoruz. Bense kadının mücadelesini ele aldım. Tıpkı kendim gibi…

“Şişman olduğum için kimse bana iş vermiyor” demişsiniz. Bu cümleyi size söyleten ne oldu?

Bana sürekli kilolu bir insanın bu işin altından kalkamayacağını söylüyorlardı. Bu cümleyi de o nedenle söyledim… Yeteneğim onların estetik yargılarından ibaret değil. ‘Yağmurlarda Yıkansam’, geçmişinden kurtulamayan bir kadını anlatıyor. Yani beni…

9-29

Sinema sektöründe cinsiyetçilik

Peki sinema sektöründe kadınların cinsiyetçi uygulamalara maruz kalması konusunda ne düşünüyorsunuz?

Türkiye’de on yönetmenden biri kadın. Fakat o kadınların yüzde 33’ü ilk filmi çekmekten öteye gidemiyor, çünkü yapımcılar kadınlara güvenmekte zorlanıyorlar. Ayrıca kadınların yapımcıları ya babaları ya da kocaları oluyor. “Kadın ne anlar ki” deniyor zaman zaman. Ama bu noktada başka bir sorun daha var, çünkü güçlü kadın imajını çizmek bazen kadın oyuncu açısından da zor oluyor. Kadını ele alıyoruz, ama ona gerçekten ne kadar dokunabiliyoruz?

Üretmeye devam edeceğim

İnatçı bir insansın. Kredi çekip film yapmışsın…
İlk film için aldığım krediyi bitirip ikinci filmimi yapacağım. O zaman hikayemi daha fazla insana ulaştıracağım. Herkes beni olduğum gibi kabul edince de başarıya ulaşacağım. Ancak o zaman eğer ben istersem zayıflamaya başlayabilirim. Başkaları istediği için değil… Çünkü ben bu konuda insanların algısını değiştirmeye çalışıyorum.

5-34

Alıştığımız karakterler çıkıyor karşımıza

Ülkemizde oyunculuğa bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sinema ve televizyon projelerinde hep belli tipler yer alıyor. Genellikle yaşı çok genç oyuncuları allayıp pullayıp izleyicinin önüne sürüyorlar. Sürekli alıştığımız karakterlerin benzerleri çıkıyor karşımıza; hatta bazen ayırt etmekte bile zorlanıyorum bazen. Ne yazık ki bu sistemle sığ bir popülarite yarattılar. Belli tipler ve hikayeler üzerinden projeler sürekli kendini tekrar ediyor. Mesela köylü hiçbir şey bilmiyor sanıyorlar oysa köylü her şeyin farkında.

4-47

Ege’de kız çocuklarına ve eğitimlerine önem verilir

Üç dil bildiğinizi öğrendim. Donanımlı olmak bulunduğunuz sektörde size ne gibi avantajlar sağlıyor?

Dil öğrenme konusunda ailem bana çok büyük destek verdi. Onların hayatta en çok değer verdiği şey eğitim. Annem hep, “Bir adam çıkıp simit de satabilir ama sen bir erkeğe ihtiyaç duymadan ayaklarının üzerinde durabilmelisin” der. Ayrıca Ege’de kız çocuklarına ve eğitimlerine önem verilir.

İzmir’deki kadınların özgürlük anlamında daha rahat olduğu düşünülür hep. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?

Bunun doğru olmadığını bir örnekle açıklamak gerekirse, İzmir’de kadın cinayet oranı çok yüksek. Zaten kadına şiddetin coğrafyası olmaz. Asıl mesele bu acılara tanık olduktan sonra acıdan beslenmeden sanat yapabilmek.

İkinci filme hazırlanıyoruz

İkinci filmin senaryo sürecini tamamladık bile. Fonlara sponsor olabilecek firmalara başvuru yapmaya başladık. İlk filmi yapmak çok zordu ama şimdi üzerimde bambaşka sorumluluklar hissediyorum.

23-8

Antalya Film Festivali’nde bu yıl pek çok ödülün yanı sıra ‘En İyi Yönetmen’ ödülünü de alan ‘Tereddüt’ filmini nasıl buldunuz?

‘Tereddüt’ü çok başarılı buldum. Yönetmen Yeşim Ustaoğlu‘na güvendikleri kadar bana da güvenselerdi aynı kalitede film çekerdim…

(Sözcü Şık, 17.11.2016)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN