Post image
İstanbul Sözleşmesi’ni Uyguladılar Mı?

 

Canan GÜLLÜ

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı

Kadına yönelik şiddetle mücadelede yeni ve güçlü bir enstrüman olan Uluslararası İstanbul Sözleşmesi, TBMM tarafından onanarak 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdi. Cumhurbaşkanı ise 20 Mart’ta sözleşmeyi feshettiğini söyleyen kararını Resmi Gazete’de yayımladı. Kararın kaldırılmasını savunanlar, bu 7 yıllık süreçte sözleşmenin kadına şiddete bir ilaç olmadığını söylüyor.

İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamak, kadınların şiddetten arınmış yaşama haklarını sağlamak ve korumak üzere tedbir almak demek. İstanbul Sözleşmesi’ni imzalayan taraflar şiddetin tekrarlanmaması ve şiddet içeren davranış modellerinin değiştirilmesi için programlar oluşturmak ve desteklemekle yükümlü.

Peki İstanbul Sözleşmesi gerçekte uygulandı mı? Gereği yerine getirildi mi?

İstanbul Sözleşmesi’ne göre;

Kadın-erkek eşitliği kalıplaşmamış toplumsal cinsiyet rollerinin, karşılıklı saygı, kişisel ilişkilerde şiddet içermeyen çatışma çözümleri gibi konulara ilişkin öğretim malzemesinin resmi müfredata ve eğitimin her seviyesine eklenmesi gerekiyor.

Kültür, örf, âdet, gelenek, din veya sözde “namus” adına, kadına yönelik herhangi bir şiddet içeren eylemsellik içeremez.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR

İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamak ne demek?

• Kadınlara yönelik ayrımcılığı gerekirse yaptırım uygulayarak yasaklamak demek. İstanbul Sözleşmesi’ne göre taraflar kadına şiddetin önlenmesi ve saygının artırılması için politika hazırlanmasına medyanın da katılımını teşvik etmeli.

• Mağdurun insani haklarına ve güvenliğine odaklanmak demek. İkinci bir mağduriyeti önlemek demek.

• Şiddet mağduru kadınların güçlenmesini ve ekonomik bağımsızlığını hedeflemek demek. İstanbul Sözleşmesi’ne göre taraflar her türlü şiddetin tanığı çocukların hak ve ihtiyaçlarını dikkate almak, onların yararını göz önünde bulundurmakla yükümlü.

• Mağdurlara tıbbi ve adli muayene, travma desteği ve danışma hizmetleri sunacak, uygun ve kolay erişilebilir, tecavüz, kriz veya cinsel şiddet yönlendirme merkezleri kurmak demek.

• Ülke çapında 7 gün 24 saat hizmet verecek ücretsiz telefon yardım hattı kurmak demek.

• Şiddet sonrası iyileşmeyi kolaylaştıracak yasal ve psikolojik danışmanlık, mali yardım, konut, eğitim-öğretim ve iş bulma desteği gibi hizmetleri sağlamak demek.

• Bir şiddet eyleminin daha gerçekleşeceğini öngören herhangi bir kimsenin, bununla ilgili kuruluşlara bildirmesini teşvik etmek demek.

ÇOCUKLARI DA KORUYOR

• Tehdit, korkutmak veya zorlamayla, kişinin psikolojik bütünlüğüne ciddi zarar veren kasıtlı davranışları, cezai suçlar olarak değerlendirmek demek.

• Yetişkin bir bireyi veya çocuğu evlenmeye zorlayan kasıtlı davranışların suç sayılmasını sağlamak demek.

• Sorumlu kolluk kuvvetlerinin, mağdurlara yeterli ve hızlı koruma imkânları sunmasını sağlamak demek.

• Her türlü şiddet olayında, arabuluculuk ve uzlaştırma da dahil alternatif uyuşmazlık çözüm süreçlerini yasaklamak demek.

SONSUZ KORUMA GARANTİSİ

İstanbul Sözleşmesi’nin:

42/1 maddesi, herhangi bir şiddet olayının arkasından gelenek, kültür, inanç gibi argümanların kabul edilemeyeceğini,

46/h bendi, şiddetin mağdur için ciddi fiziksel ve psikolojik zararlarla sonuçlanması durumunda 49/2 bendindeki toplumsal cinsiyet temelli şiddet anlayışını göz önünde bulundurmalarını ve insan hakları temel ilkelerine uygun biçimde soruşturmanın yapılmasını,

52. madde, acil engelleme emirlerinin hayata geçirilmesini,

53/1 maddesi, şiddet mağdurları için kısıtlama ve koruma tedbirlerinin hayata geçirilmesini söyler.

Aslında sözleşme incelendiğinde, Türkiye, kadına karşı şiddet konusunda, ülke topraklarında meydana gelecek her vaka için sonsuz korumayı taahhüt eder.

İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede bir yol haritasıydı. Yıllardır çok söylememize rağmen gereği yapılmadı. “Çözüm oldu mu?” diyenler işte bu gerçeğin bilinmesini istemiyor.

(Cumhuriyet Olaylar ve Görüşler, 29.03.2021)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN