Post image
İşçi sistemi sorgulayınca

 

Orhun ATMIŞ

Yönetmen Erdem Tepegöz, ilk filmi “Zerre” (2013) ile sinemaseverlerin hafızasında yer etmiş, ismi bir kenara not edilmiş ve çekeceği yeni filmler beklenmeye başlanmıştı. Bunun üzerinden 8 yıl geçtikten sonra ikinci filmi “Gölgeler İçinde” izleyiciyle buluştu.

“Gölgeler İçinde” filmi geçen yıl ilk kez gösterildiği 57. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nden ise Film-Yön En İyi Yönetmen ve SİYAD En İyi Film ödülleri başta olmak üzere toplam beş ödülle dönmüştü. Yetmedi, dünya prömiyerini yaptığı 42. Moskova Film Festivali’nde ise Jüri Özel Ödülü – Gümüş George kazandı. Son olarak ise Güney Kore’nin en büyük bilimkurgu festivali Chuncheon Sci-Fi Film Festivali’nde büyük ödül olan Bomnea Ödülü’ne değer görüldü.

Hangi zamanda olduğuna dair bir ipucunun yer almadığı, distopik bir dünyada geçen filmde atmosfer önemli bir yer tutuyor. İlkel bir teknolojiyle yönetilen fabrikada, dünyadan habersiz işçilerin kameraların gözetiminde çalıştıklarını görüyoruz. Başroldeki Numan Acar’ın canlandırdığı karakter, çalıştığı makine bozulunca fabrikanın “tamircisine” gidiyor. Tamirci çözüm üretemeyip gizemli gizemli konuştukça karakterin içine bir kuşku düşüyor. Geceleri kaldığı yere bir borudan gelen sesler kuşkularını artırıyor. İşçinin gittikçe sistemi sorgulamaya başlaması, tüm işçilerin hayatını etkilemeye başlıyor…

Yapımcılığını Contact Film Works’un, ortak yapımcılığını ise TRT’nin üstlendiği film 24 Eylül’de vizyona girmişti, bugün (14 Ekim) Altunizade Capitol’de üç gösterimi olan filmin vizyondan kalktıktan sonra dijital platformlara gelmesi bekleniyor. Konuştuğumuz Erdem Tepegöz, “Yapım ekibimizin görüşmeleri sürüyor. Umarım dijital platformlarda görebileceğiz. Her film gibi çok fazla emeğin olduğu filmimizin daha çok izleyici ile buluşabilmesi en büyük dileğim” dedi.

‘İLK FİKİR 6-7 YIL ÖNCE’

“Gölgeler İçinde” filmiyle ilgili ilk fikrin aklına 6-7 yıl önce düştüğünü belirten Tepegöz, “Gölgeleri ile içindeki vahşiliği ortaya çıkaran bir distopik hikâyeydi ilk başlarda. Üzerine çalışıp rafa kaldırmıştım, çünkü epeyi iç karartıcıydı. Sonra çok fazla evrildi o hikâye. Bilimkurgu ile yoğun ilgilendiğim için o hikâyeyi farklı bir boyutta ele almak istedim. Gündelik ve yaşamsal sorunların, evrensel ve zamansız bir boyuttan bakıyor olmanın daha ilgi çekici ve aydınlatıcı olabileceğini düşünüp bu şekilde geliştirmiş olduk. Bir yıllık bir senaryo çalışması ve 7-8 aylık bir ön hazırlık sonrası sete çıkabildik” diye konuştu.

‘İNSANLIK İÇİN KORKUTUCU’

“Distopik filmler aslında günümüzü anlatır” denir. Filmde sürekli gözetim altında olma, cezalandırılma biçimlerini gördükçe haliyle dehşete kapılıyoruz. Film çekimlerini yaptıkları mekânda benzer hikâyelere denk geldiklerini dile getiren yönetmen, “Çekim yaptığımız mekân ve bölge aslında filmde anlatmak istediğimiz kapalı sisteme neredeyse çok uyuyordu. Filmi Gürcistan’da bir maden bölgesinde çektik ve orayı ilk bulduğumuzda fark ettik ki babadan oğula işçi olan büyük bir topluluk var. Hayatları boyunca sadece bu küçük maden fabrika bölgesinde yaşamışlar. Dışarıya dair pek bir bilgileri ve ilgileri yok. Özel bir şirket için çalışıyorlar ve madenlerden taş çıkarıp makineler ile o taşları yıkıyorlar. Karşılığında biraz erzak ve bir bedel alıyorlar. Ne için ordalar, neden hayattalar, neyin içindeler kendileri bile farkında değil.

Filmde anlatmak istediğim yabancılaşma ve sıkılmışlığın çok gerçekçi bir örneğiydi. Filmi orada çekme nedenlerimizin de başında gelir; bu mekânın ve fabrikaların, tüm bölgenin halen aktif çalışıyor olması. Genelde ormanın içindeki kabilelerin modern hayattan kopuk hikâyelerini dinleriz ve şaşırırız. Ama bu durum, adına modernite dediğimiz sektörde, aslında iş ve ekmek için hayattan kopan insanları önümüze koyuyor. Ve bu gerçeklik, bu yüzyılda ve bu bilinç düzeyinde olan insanlık için çok korkutucu geliyor” ifadelerini kullandı.

‘ÜRETİM TIKANIYOR’

“Gölgelerin İçinde” filminin bu kadar uzun sürmesi ve çekimlerinin yıllara yayılmasında maddi imkânsızlıklar da önemli yer tutuyor. Tepegöz, bu konu ve sıradaki projesi hakkında şöyle konuştu:

Şu an senaryo ve fon bulma aşamasındayım. Heyecan duyduğum bir kitap uyarlaması üzerine çalışıyorum. Ne zaman gerçekleşir tam olarak bilemiyorum ama çok uzun yıllar almasını ben de istemiyorum. Fon bulmak her zaman zor oluyor.

Klişe tabir ile sinema pahalı bir sanat. Çok fazla zaman ve enerjiye ihtiyaç duyuyor. Bağımsız sinema artık festivaller aracılığıyla ayakta kalabiliyor. Sinemanın tüm dünyada salonlar nezdinde daralma yaşadığının farkındayız. Bu da kaynakların gittikçe azalması demek. Türkiye’de önemli sinema yapım destekleri ve fonları var. Yerli film festivalleri de film forumları ve senaryo yapım destekleri ile kaynak yaratmaya çalışıyorlar. Zaten bu destekler, beni ve benim gibi sinemacıları ayakta tutuyor. Bu sayede bağımsız film çekebiliyoruz. ‘Gölgeler İçinde’ de ancak bu destekler ile hayata geçebildi. Ancak tabii ki az kaynakların çok proje arasında paylaşılmak zorunda kalması sebebiyle, fon bulmak uzun zamana yayılabiliyor. Bu da bir filmin gerçekleşmesini süre olarak uzatıyor ve üretim sıklığını tıkıyor.”

(Cumhuriyet, 14.10.2021)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN