Post image
İlkel erkeklikle alay eden bir hikâye

Öznur Oğraş ÇOLAK

Şişhane yokuşundan hızlı hızlı çıkıyorum, heyecanlıyım çünkü filmlerine, tarzına ve duruşuna hayran olduğum bir yönetmen, Ezel Akay’la buluşacağım. Yeni filmi “9 Kere Leyla” 20 Mart’ta gösterime girecek. Filmin çekimleri ve son işler çoktan bitmiş, geriye yorgunluk kalmış. Yeni filmi ve ülkenin son durumu üzerine konuşuyoruz, biraz dertli ama umudu yüksek.

Ezel Akay, Tayfun Türkili’nin yazdığı Dokuz Canlı adlı oyunun metninden esinlenerek ve tabii ülkemizde her gün kadına yönelik şiddetin de etkisiyle “9 Kere Leyla” filmini çekmeye karar vermiş.

Akay, “Kadına şiddet çok eski bir konu, ama sosyal medyada daha görünür hale geldi. Sürekli kadınların öldürüldüğü korkunç bir ülkede yaşıyoruz. Ben kafa karıştıran şeyleri seviyorum çünkü o zaman o argümanlar filmden sonra sizinle birlikte yaşıyor ve tartışmaya başlıyorsunuz. İzmirli üç yazar arkadaşımla birlikte yazdık. İlkel erkeklikle alay eden bir hikâye çıktı ortaya” diyor.

Filmlerinde genelde aynı oyuncularla çalışmayı tecih eden Akay, daha önce üç filminde yer alan Haluk Bilginer’in bu sefer yeni filminde yer almasının ise tesadüf olduğunu söylüyor ve ekliyor, “Aslında Haluk çok yoğundu fakat filmi gişeye yetiştirmek gerekiyordu. Süratli çalışabilecek, benim kafamı bilen, tecrübeli oyuncu lazımdı. Onun için yardıma çağırdım, ‘Seni mi kıracağım?’ dedi ve gemiye atladı” diyor.

Akay, Akbağ için, “Türkiye’nin görüp görebileceği en müthiş kadın oyuncularından biri” diyor ve ekliyor:

“Demet sadece komedi oyuncusu değildir. Çok ilginç bir fizyolojisi olan ender birkaç kadın oyuncudan biridir. Kendisine has bir karizması, kendisine has bir oyunculuk tarzı da var. Ben hep Demet’e söylerim: ‘Seni oyuncu olarak drama, trajedi gibi şeylerde kullanmak lazım’ diye. Bizimki de trajik bir hikâyeyi çok komik ve alaycı bir edayla anlatan bir hikâye. Ona, o da çok uygun geldi. Adem’in (Haluk Bilginer) karısını oynaması gerekiyordu. Yaşları ve durumları birbirlerine uygun iki oyuncu oldular.”

Filmde genç sevgiliyi Elçin Sangu canladırıyor. Sangu ile ilk kez çalışan Akay, “Kameranın ışığına alışkın bir oyuncu, kameranın çok sevdiği bir yüzü var. Ama tabii sadece yüzle olmuyor oyunculuk. İki tane dev oyuncu ile birlikte oynaması gerekti ve bence mükemmel bir sonuç elde ettik ondan” diyor. Akay, Alican Yücesoy’u uzun süredir dikkatle izliyormuş. Türk sineması için müthiş bir oyuncu olduğunun altını çizen yönetmen “Burada ona küçük bir rol denk geldi, ama çok zevkli bir karakter çıkardı” diyor. Yücesoy filmde, Haris diye kıskanç bir avukatı canlandırıyor.

Fırat Tanış ise usta oyunculuğu ile çekim sırasında herkesi kendisine hayran bırakmış. Akay, “Fırat, dünya çapında bir oyuncu. Dünyada tanınan değil ama dünyanın neresine giderse gitsin, hangi film sektöründe oyunculuk yaparsa yapsın, çok iyi oyuncu dedirttirecek müthiş bir hamura sahip. Biz mesela kurgu yaparken defalarca seyretmemize rağmen hayran kaldık” diyor.

 

 

TÜRKİYE HEM İZOLE, HEM DE DÜNYAYA AÇILMA AÇLIĞI İÇİNDE

Ülkenin sorunlarına duyarlı bir yönetmensiniz. Sorun çok biliyoruz. ama sizce Türkiye”nin en büyük sorunu nedir?

Türkiye’nin birçok sorununu geçici buluyorum. Çünkü artık dünya diye bir şey var. Türkiye diye bir şey yok. Bizim için ne devlet ne sınırlar önemli bir farklılık olacak. İnsanlık kendi kendini kurtarmak zorunda. Birbirimizden örnek alabiliriz.

Peki, demokrasi desem.

Demokrasisiz dünya büyük bir felakettir. Önemli olan, kalıcı olarak demokratik olmak zorundayız. Çünkü zaten internet sayesinde demokratik yaşıyoruz. Öyle bir karşılıksız bilgi paylaşımı var ki. Bunun faydasını görüyoruz. Bir takım sorunlar internete düştüğünde öyle çabuk çözülüyor ki. Bir problemin çüzümü için bir çok fikir geliyor herkesten.

Türkiye bunun neresinde?

Tabii ki kendisini kapatmış, izole olmuş toplumlar da var. Türkiye arafta bir ülke. Yani hem izole, hem de dünyaya açılma, açlığı içindeki insanlarla dolu bir ülke.

Ama hâlâ tiyatro oyunları engelleniyor. Neden korkuyorlar sanattan.

Biz ciddi bir korku atmosferinde yaşıyoruz çünkü. Bu bilinçli olarak siyasetçiler tarafından yaratılmış bir şey. Korkan insan hareket etmez. Evine kapanır, müdahale etmez. Ahlakdışı yapılıyor ki korkutma sayesinde ona müdahale edilmemesi sağlansın. Ama bu ülkenin insanları o kadar ağır şeyler yaşadılar ki basit bir şekilde onları korkutmak mümkün değil.

ZEKİ MÜREN’İN HAYATI…

Yeni filmin çekimleri bitti, ama sizin yeni projeleriniz bitmiyor. Zeki Müren’in hayatını çekeceksiniz. Müren’i Bilginer canlandıracak. Bu proje fikri nasıl oluştu, çalışmalar ne durumda?

Haluk’un bana tavsiye ettiği bir proje. Daha doğrusu ben Haluk’un bununla ilgilendiğini duyunca üstüne atladım. “Deli misin? Nefis olur” dedi. Setlerde devamlı taklidini yaptığı, şarkılarını söylediği bir karakterdir Zeki Müren. Bu çok hakiki bir versiyonu, Haluk’un yaptığı. Bir parodi değil şüphesiz. Levent Kazak’ın ellerinden öpüyoruz, senaryosunu zamanında yetiştirirse bu yıl sonunda onu da yapmaya çalışacağız.

(Cumhuriyet,10.03.2020)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN