Post image
Hukuk Devletinde Hükümsüz Kararlar

 

Fikret İLKİZ 

Devlet ayakta durmak istiyor, ayakta durmaya çalışıyor.

Yargı kararlarını yerine getirmezseniz; devlet ayakta kalamaz, çürürsünüz!

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü ARSLAN 13 Haziran 2022’de Bursa’da yapılan toplantıda açış konuşmasını[i] mahkeme kararlarının icrasına değinerek bitirmişti.

“Platon’un hocası olan Sokrates’in ölüm cezasına mahkûm edilmesinin ardından kendisini kaçmaya ikna etmek için uğraşan öğrencisi Kriton’a söyledikleri de mahkeme kararlarının icrasının önemi bakımından oldukça çarpıcıdır. Sokrates der ki; ‘mahkeme kararlarının hükümsüz olduğu, basit bireyler tarafından geçersiz kılınıp ayaklar altına alındığı‘ bir devlet ayakta kalamaz.

Nitekim Anayasa Mahkemesi de yargı kararlarının etkili şekilde icrasını hukuk devletinin zorunlu unsuru olarak görmektedir. Mahkemeye göre hukuk devleti bir retorikten ibaret değildir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurular sonucu verdiği ihlal kararlarının yerine getirilmemesi ‘hukukun üstünlüğü ilkesinin ve bu ilkenin temel alındığı anayasal düzenin ağır bir biçimde ihlali anlamına gelmektedir.”

Temel insan hak ve özgürlüklerinin ihlali nedeniyle verilen hak ihlali kararlarını yerine getirerek mağduriyetleri gidermek ve eski hale dönmek için yargı kararlarının icrasıdır. Yasama, Yürütme ve Yargı organları hukuk devletinin hükümlerini infaz etmek ve üzerlerine düşen görevleri yerine getirmek zorundadır.

Hukuk devleti demek sadece politik ve görkemli söz söyleme ustalığı, hitabet sanatının en etkili yolunun göstergesi demek değildir.  Hak ihlallerine dair karar vermek yetmiyor; yasama hak ihlallerinde eğer varsa sistem sorununu ortadan kaldırmalıdır. Aksi takdirde hak ihlalleri süreklilik kazanacak ve idari pratik haline gelecek demektir. Tuz kokar ve hayat çürür.

Yasamayı ve yürütmeyi ve yargıyı neler bekliyor? Sonbahar yakıcı geçecek şimdiden sıcaklığı hissediliyor.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun 27.10.2021 tarihli (B. No: 2018/14884-R. G 7.1.2022-31712) bireysel başvuru kararı gündemde olmalı. AYM ifade ve basın özgürlüğü ile yargıya etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ve hak ihlalinin yapısal/yasal sorundan kaynaklandığını tespit ederek pilot karar vermiştir. TBMM’ne bir yıl süre tanımıştır. Yasama, 7 Ocak 2023 tarihine kadar erişim engellenmesi hakkındaki kanundan kaynaklanan yapısal sorunu çözmelidir. Keskin Kalem Yayıncılık ve Ticaret A.Ş. ve diğerleri hakkındaki bu pilot karara göre görüşülmesi ertelenen bireysel başvuru sayısı 334’tür.

Bir başkası Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu Nevriye Kuruç başvurusu hakkında pilot karar verdi (5.7.2022 tarih Başvuru Numarası: 2021/58970- RG 22.7.2022-31900) Adil yargılanma hakkının ihlali halinde etkili bir yargısal başvuru yolu bulunmadığına dair hak ihlalinin yapısal bir sorun olduğunu tespit eden AYM, sistem sorununun giderilmesi için 22. 11.2022 tarihine kadar Meclise süre tanıdı.

Kaç pilot karar oldu sorusunu sormadan gelen yeni bir pilot karar daha…

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 10.03.2022 tarihinde, Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ve diğerleri  (B. No: 2016/5903- R.G.10/8/2022-31919) başvurusunda, Anayasa’nın güvencesi altında ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine dair pilot karar vermiştir.

Başvurucular Cumhuriyet, Sözcü, Birgün ve Evrensel gazeteleridir. Yapılmaya çalışılan baskı ekonomiktir. Düzene uygun yapılmayan ama gazetecilik yapılan gazeteler baskı altına alınmak istenmektedir. Olayların geçtiği tarihlerde anılan ulusal gazetelerin yayımcıları olan Başvurucular, gazetelerinde yayımlanan bazı haber ve köşe yazıları nedeniyle Basın İlan Kurumunca (BİK) çeşitli sürelerde resmî ilan ve reklamlarının kesilmesi kararı verilmesine itiraz etmişlerdir. İtirazlarının reddedilmesi üzerine başvurucular Anayasa Mahkemesine ayrı ayrı bireysel başvuruda bulunmuşlardır. Anayasa Mahkemesi konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 14 bireysel başvuru dosyasını birleştirerek karara bağlamıştır.

Basın İlan Kurumu 195 sayılı Kanunla Resmi ilanların adil bir şekilde gazetelere dağıtılması amacıyla kurulmuş kamu tüzel kişiliği olan bir kuruluştur. Görevlerinden biri “Basın Ahlak Esasları” kapsamında şikâyete bağlı ve/veya resen inceleme yaparak, ihlalin sabit olduğu hallerde kamuoyunda “ilan kesme cezası” olarak bilinen resmi ilan kesilmesi yoluyla gazetelere cezai yaptırım uygulayabilmektedir.

Başvurucu yayım şirketleri resmî ilan ve reklamlarının belli bir süre kesilmesine karar verilmesinin ifade ve basın özgürlüklerini ihlal ettiğini ileri sürmüşlerdir.

AYM, BİK kararlarını ifade ve basın özgürlüklerine yönelik bir müdahale olarak kabul ederek başvuruları incelemiştir.  

Müdahalenin yasal dayanağı 2.1.1961 kabul tarihli 195 sayılı Basın İlan Kurumunun Teşkiline Dair Kanun’un 49. maddesidir. Anayasa Mahkemesi bu kanun maddesinin uygulanması bakımından bazı anayasal sorunların bulunduğunu tespit etmiştir.

Öncelikle 195 sayılı Kanun’un 49. maddesinde hangi fiillerin ne şekilde cezalandırılmaya konu olacağı tamamen (Basın İlan Kurumu) BİK’in takdirine bırakılmıştır. BİK Genel Kurul ve Yönetim Kurulu kararları için çerçeve hükümler düzenlenmemiştir. Sınırları belirsiz bir düzenlemeyle Basın İlan Kurumuna kanun yoluyla ilan kesme cezası vermesi için yetki verilmiş ve imkân tanınmıştır. Anayasa Mahkemesine göre başvurucuların hak ve yükümlülüklerini öngörerek davranışlarını bu doğrultuda tanzim etmesini imkânsız kılan 195 sayılı Kanun’un 49. Maddesinde yer alan kural gazeteler için kanunen öngörülebilirlik koşulunu sağlamamaktadır.

195 sayılı Kanun, BİK kararı ve itiraz üzerine asliye hukuk hakimliğinin evrak üzerinde şeklî bir inceleme yapılmasını yeterli görmektedir. Mahkemelerin önlerine itiraz yoluyla getirilen BİK kararının esasını çözmedikleri ve sadece şeklen bir inceleme yaptıkları Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi bu müdahalelerin kanunilik ölçütü yönünden başvurucuların Anayasanın koruması altında olan ifade ve basın özgürlüğü haklarını (Anayasa Madde 26. ve 28) ihlal ettiği kanaatindedir. İhlalin ifade ve basın özgürlüklerinin korunmasına ilişkin temel güvencelere sahip olmaması nedeniyle doğrudan kanundan (195 sayılı Kanun) kaynaklandığı sonucuna varmıştır.

Anayasa Mahkemesi, BİK tarafından çatışan haklar arasında bir dengeleme yapılarak adil bir dengenin gözetilmediği sonucuna varmıştır.

AYM kararına göre “BİK kararlarına itirazı inceleyen asliye hukuk hâkimliklerinin gerekçeli kararlarına bakıldığında kimi zaman BİK’in değerlendirmelerinin doğrudan esas alındığı ancak bu değerlendirilmelerin dengeleme kriterlerini karşılayıp karşılamadığının denetlenmediği, çoğunlukla BİK kararlarının usul ve yasaya uygun olduğunun belirtilmesiyle yetinildiği ve daha ileri bir değerlendirme yapılmadığı görülmüştür.”

Anayasa Mahkemesi ilan kesme cezasına uğramış olan haberler ve yazılar hakkında BİK’in ve asliye hukuk hâkimliklerinin belirtilen şekilde bir değerlendirme yapmaksızın karar verdiği, bu bağlamda birbirini tekrarlayan bu tür kararların sistematik bir yapısal soruna işaret ettiği sonucuna varmıştır.

Kuruma (BİK) tanınan yetkinin basının etik değerlerini düzenleme amacından öteye giderek kimi basın mensupları açısından caydırıcı etki yaratabilecek bir cezalandırma aracına dönüştüğü ve bu durumun sistematik bir soruna neden olduğu kanaatine varan Anayasa Mahkemesi hak ihlaline karar vermiş ve pilot karar usulünün uygulanmasını kararlaştırmıştır.

195 sayılı Kanun’un 49. maddesi kapsamında basın özgürlüğüne yönelik müdahalelerinin Anayasa’nın 13. maddesi (temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması) uyarınca demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması, Anayasa’nın 26. maddesinin (düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti) ihlaline yol açmaması gerekir.

Bunun için 195 sayılı Basın İlan Kurumunun Teşkiline Dair Kanun Kanun’un 49. maddesindeki resmî ilan ve reklam kesme cezalarına ilişkin koşulların çerçevesi çizilmelidir.  Belirli bir açıklık ve kesinlikte olan ifadelerle Kanun maddesi şeklî ve maddi yönden yeniden düzenlenmelidir.

Bu maddedeki basının etik niteliklerini korumanın sınırları netleştirilmelidir.  Hangi eylemlerin basının etik ilkelerini nasıl ihlal edeceği konusunda bir ölçüt/eşik değer belirlenmeli, kriterler oluşturulmalıdır.

Anılan maddedeki resmî ilan ve reklam kesme cezalarına itiraz yolu düzenlenirken derece mahkemelerinin bu davalara hangi sıfatla bakacakları ve uygulayacakları yargılama usulünün kapsamı net bir şekilde yeniden düzenlenmelidir.

Böylece Anayasa Mahkemesi tarafından en son verilen pilot kararla TBMM’ne verilen süre bir yıl…

Olağanüstü gündemle 10.08.2022 tarihinde toplanan Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu; TBMM tarafından 195 sayılı Kanunun 49. maddesinde değişiklik yapılana kadar Basın Ahlak Esasları kapsamında yapılan başvuruları toplantı gündemine almamaya karar vermiştir.

Basın Ahlak Esaslarını, Basın İlan Kurumu hazırlayamaz, buna göre müeyyide uygulayamaz.

Nerden çıktı bu pilot kararlar, nedir Anayasa Mahkemesinin derdi demeyin.

Anayasa Mahkemesinin hiçbir derdi yok; üye yargıçlar arasında gerekçeli kararlardaki karşı oy görüşlerinde kendini gösteren hukuk devleti retoriğinden gayri…

TBMM üyelerinden siyasal iktidar yanlısı 64 milletvekili bir kanun teklifi hazırlamışlardı.

“Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 26 Mayıs 2022 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunuldu. Bu teklif kamuoyunda “Dezenformasyon Yasası” olarak biliniyor.

Dijital Mecralar Komisyonu 6.6.2022 ve Adalet Komisyonu 15.06.2022 tarihinde Raporlarını verdiler. Esas Komisyon Raporu (Sıra Sayısı 340) tamamlandı ve kanun teklifi Genel Kurul’a gönderildi.

Ama bu teklif iktidar ve muhalefet partilerinin anlaşması ile ertelendi ve Meclis tatile girdi.

Yasama acaba Anayasa Mahkemesinin pilot kararlarında yazılı gerekçeleri dikkate alacak mı?

Meclis Genel Kurulu’nda bekleyen bu Kanun teklifi Anayasa Mahkemesinin pilot kararlarında yer alan gerekçelere aykırıdır.

Bir başka deyişle hem erişimin engellenmesi hem ilan kesme cezaları bakımından verilmiş pilot kararlarda değinilen “sistem sorunu” / yapısal sorun çözülecek mi?

Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının hükümsüz olduğuna inanların hâkim olduğu bir yasama organı yargıda birikmiş yapısal sorunları çözemez. Çünkü mahkeme kararlarını tanımıyor.

Yasama, yürütme ve yargıda ortaya çıkan böyle bir hakimiyet, böyle bir zihniyet ve uygulama anayasal düzenin ağır bir biçimde ihlali anlamına gelir.

Anayasa Mahkemesinin pilot kararlarının gerekçelerine aldırmamak yargının yapısal sistem sorunu çözmemek ve düzene uygun kafaların üstünlüğünü seçmektir.

Bu seçim; yargı kararlarının etkili şekilde icrasını hukuk devletinin zorunlu unsuru olarak kabul etmeyi reddetmektir.

15.08.2022

[i] Adli-İdari Yargıda Bireysel Başvuru İhlal Kararları ve İhlalin Sonuçlarının Ortadan Kaldırılması” konulu Bölge Toplantısında yapılan açış konuşması. Kaynak karar Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, § 141. Bursa, 13 Haziran 2022.https://www.anayasa.gov.tr/tr/baskan/konusmalar/anayasa-mahkemesinin-ihlal-kararlarinin-etkileri/

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN