Tweet

Ali Abaday
jpardaillan@gmail.com

Venedik Film Festivali’nde yarışan, çeşitli festivallerde gösterilen “Çöldeki İzler” insanın isteklerine ulaşması için kimi zaman hayatını dahi riske atması gerektiğini anlatan güzel bir film.

Çölün ve okyanusun oldukça benzer özellikleri vardır. İkisinde de belli bir noktadan sonra sığınılabilecek bir alan görülmez, ikisi de mutlak bir sessizliğe ve bilinmez tehlikelere sahiplik eder. Bir insanın kendi iç sesini bulmak için yapacağı en zorlu yolculuklardan biri çölde veya okyanusta gerçekleşir.

Robyn Davidson erken yaşta annesini kaybettikten sonra halası ile büyümüş, kazandığı üniversite bursuna rağmen eğitimini yarım bırakmış ve hayalini yaşamak için dört deve ile Avustralya çölünü tek başına geçmeye karar vermiş.

John Curran’ın yönettiği, başrollerinde Mia Wasikowska ve Adam Driver’ın yer aldığı Tracks/ Çöldeki İzler 1977 yılında başlayan ve 9 ay süren bu seyahati anlatan bir yapım. Kimi noktalar biraz muğlâk geçilmiş olsa da Çöldeki İzler oldukça ilginç bir film.

Çöldeki İzlerRobyn Davidson’un (Mia Wasikowska) Avustralya’da Alice Springs’e gelişiyle başlıyor. İnsanlarla pek iyi anlaşamayan ve üç deve ile çölü geçmeyi planlayan bu kıza ilk başta kimse inanmasa da o, 2 buçuk yıl yabani develeri yakalayıp, evcilleştirip satan çeşitli çiftliklerde çalışır. Robyn bu süreçte köpeği Diggity ile birlikte, yıkılmış bir evde yaşar. Sonunda dört devesi olduğu zaman yola çıkmaya karar verir. Tek eksiği gerekli gereçleri almak için paradır. Eski bir kız arkadaşı kendisine uğradığı sırada ekipte bulunan Rick Smolan (Adam Driver) National Geographic’in kendisine sponsor olabileceğini söyler. National Geographic de Rick’in fotoğrafları çekmesi karşılığında bu projeye destek olmaya karar verir. Robyn’in seyahati boyunca Rick toplamda dört kere onunla buluşacak ve fotoğraflarını çekecektir. Robyn kısa süre sonra oldukça ilginç bir yolculuğa çıkar.

Çöldeki İzlerdaha önce beş kere sinemaya uyarlanmaya çalışılmasına karşın her seferinde yarım kalmış bir projeydi. Hikâyeyi anlatmanın zorluğu ve finansal destek bulamamak bu başarısız girişimlerin çoğunlukla karşılaştığı sorunlardı. Ancak gerekli mali desteği bulan John Curran hikâyeyi Robyn’in Alice Springs’e gelişinden alarak arada kimi geri dönüşlerle de süsleyerek beyazperdeye aktarmayı başarmış.

Burada özellikle Mia Wasikowska’nın da başarısı büyük. Robyn’in insanlardan kaçışını, depresyonunu, kendisini bulma çabasını oldukça iyi anlatıyor. Bir süre sonra genç kadının tek başına çöldeki seyahatinin esasında ne kadar önemli olduğunu anlıyor.

Kimi noktalarda insanın aklına Life of Pi/ Pi’nin Yaşamı’nı getiren Çöldeki İzler bazen insanın ne istediğini anlaması için herkesten arınıp tek başına kalması gerektiğini anlatıyor. Filmin görsel yönetmeni Mandy Walker’ın da bu noktada başarısı büyük. Çölün renklerini ve doğal güzelliklerini tehlikeleriyle birlikte aynı derece çarpıcı biçimde kullanmış. Tabii kimi kilit anlar da yolculuğun can alıcı noktalarını oldukça anlamlı bir şekilde betimliyor. Robyn’in pusulasını aradığı, çalar saatini geride bıraktığı ve vahşi develerle karşılaştığı sahneler bunlardan birkaçı… Çöldeki İzler kimi zaman çevresindeki insanlardan bunalan, onların konuşmalarını, dertlerini anlamsız bulan ve kendisiyle yüzleşmek isteyenlerin hoşlanacağı bir film. Ancak bunu başarmak için harekete geçmek de bir o kadar önemli. Çöl ya da okyanusa olmasa da insanın bazen bir yerlere gitmesi gerekiyor.

ÇÖLDEKİ İZLER

Yönetmen: John Curran
Senaryo: Marion Nelson
Görüntü Yönetmeni: Mandy Walker
Oyuncular: Mia Wasikowska, Adam Driver, Emma Booth, Jessica Tovey

(TARAF, 18.07.2014)