Post image
Gören bir göz, hisseden bir yürek

Evelio-Rosero-considera-literariamente-realidad_MILIMA20140108_0483_8

A. ÖMER TÜRKEŞ

Kolombiyalı yazar Evelio Rosero‘nun iki romanı ‘Ordular’ ve ‘Öğle Yemekleri’ aynı anda yayımlandı. Böylelikle önemli bir yazarla tanışma fırsatı bulduk. Kısa ve yoğun bir tarzı var. İki romanda da ekonomik ama etkileyici bir dille anlatılmış, ara sıra tebessüm ettirse bile baştan sona rahatsız edici hikâyeler bulacaksınız.

Toplamda dokuz romanı yayımlanmış bir yazarın karakteristik özellikleri hakkında iki roman üzerinden yapılacak bir genellemenin hatalar barındıracağını düşünmekle birlikte, Evelio Rosero’nun kısa ve yoğun bir tarzı olduğunu söyleyebilirim. 119 sayfalık ‘Öğle Yemekleri’ ve 183 sayfalık ‘Ordular’, hacimlerinden misliyle ağır içerikleriyle böyle bir yorumu haklı çıkarıyor.

‘Öğle Yemekleri‘yle başlayalım… Bir kilise etrafında gelişiyor hikâye. Hafta içi her öğlen kilisede yaşlılara yemek veriliyor. Ve Bogota’nın dört bir köşesinden sökün eden düzinelerce yaşlı, iniltiler ve homurtularla kapının önünde kuyruğa girerek karınlarının doyurulmasını bekliyor. Onlara hizmet etmekle yükümlü papaz yardımcısı kambur Tancredo, yaptığı işten hiç memnun değil. Üstelik 10 yaşından beri bu kilisede hizmet veren Tancredo’nun liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gitme hayalleri de Merhamet Yemekleri nedeniyle suya düşmüş. Tancredo’nun dışında kilisede Peder Almida, zangoç Machado, Machado’nun vaftiz kızı Sabina ve üç hizmetli kadın barınıyor ve bir de sırlar… Sırlardan birisi Tancredo’yla ilgili; Tancredo ve Sabina arasındaki tutkulu ilişkiyle… Peder Almido ve zangoç Machado’nun iş gezisi nedeniyle kiliseden ayrıldığı bir gün ayinini yapmak üzere gelen tuhaf bir papaz pek çok sırrın ortaya dökülmesine yol açacaktır…

images

‘Ordular‘ın kahramanı ve hikâyenin anlatıcısı Ismael Pasos da Tancredo kadar sevimli bir karakter. Kendisi gibi emekli ilkokul öğretmeni olan karısı Otilia ile birlikte başkentin uzağındaki San Jose köyünde yaşıyor. 70 yaşındaki Ismael, yaşlanan bedenine, dizindeki ağrılara, yürüme zorluklarına rağmen yaşam enerjisini hiç yitirmemiş, gönlü genç bir adam. En büyük zevki güzel kadınları gözlemek. Ne yazık ki bitip tükenmez savaş nedeniyle gençler birer birer San Jose’yi terkettiğinden etrafında gözlenecek kadın da kalmamış! Karısı Otilia, -tıpkı diğer herkes gibi- “Ülkesinin ve savaşının ortasında, kulakları savaşın çığlıklarıyla çınlamasına rağmen eviyle, duvarların çatlaklarıyla, çatıdaki olası su sızıntılarıyla meşgul bir halde oradan oraya gidip gelen yaşlı ve mutlu bir kayıtsızlık” içinde sürdüryor yaşamını. Ancak bu kayıtsızlık uzun sürmeyecek, bir kaçırılma vakasının ardından herkesin hayatı alt üst olacaktır. Ismael günler boyu yıkıntılar arasında kaybolan karısını arar. Savaş ve gıda sıkıntısı hayatın bir parçasıdır artık. San Jose’nin etrafında yüzlerce hektarlık koka ekim alanları bu bölgeyi çatışmanın taraflarının da adlandırdığı şekliyle bir ‘koridor’a, ele geçirmek için tırnaklarıyla, dişleriyle savaştıkları ve üzerinde yaşayan herkesin gözeneklerinden bile savaş fışkıran bir hâkimiyet alanına dönüştürmüş, köylülere yaşama şansı kalmamıştır. Gökyüzünün bulutlarla kaplandığı bir gün, “Muhtemelen yağmur yağacak” diye düşünür Ismael ve son bir dilekte bulunur;“Bir tufan yollasan da tanrım, hepimizi boğsan…”

Ağla Sevgili Yurdum…

‘Ordular‘ı okurken Alan Paton‘un Güney Afrika’nın ilkel koşullarda yaşayan, ezilen, sömürülen, hor görülen acılı halkının dramını anlattığı ‘Ağla Sevgili Yurdum’ romanını hatırladım. Evelio Rosero da hayatları hiçe sayılan, öldürülen, zulmedilen, göçe zorlanan, savunmasız, bütün bunlara rağmen ölümün ve korkunun kol gezdiği yurtlarını terketmeyecek kadar seven insanlara dair bir hikâye anlatmış; Kolombiya’nın gerçek hikâyesini…

Kolombiya’da 1958 ve 2013 yılları arasında süren -adı konulmamış- savaşta çoğunluğu sivil halktan ve köylülerden oluşan 220 bin kişi hayatını yitirmişti. 2015 yılının eylül ayında hükümet ile FARC örgütü arasında bir barış antlaşması imzalandı. Ancak  çatışma sadece iki taraftan oluşmuyor. Ordu ve gerillalar dışında derin devletin yönlendirdiği sağcı paramiliter gruplar ve kokain çeteleri de savaşın içinde ve uluslararası raporlarda kitle katliamlarının sorumlusu olarak paramiliter guruplar gösteriliyor.

İşte böyle bir ülkede, savaş ve faili meçhul cinayetlerin bütün hızıyla sürdüğü bir tarihte -ordu, gerilla ve paramiliterler arasına sıkışmış, hükümetten umudunu kesmiş, süregiden işkencenin ortasında tamamen bitkin bir halde dönüp duran halkın dramını anlatan bir roman yazmak gerçekten yürek isteyen bir iş. Şunu da eklemeliyim; Evelio Rosero’nun Kolombiya anlatısı benzer olayları, şiddeti ve yıkımı yaşamış ve yaşamakta olanlar için, bizim için çok daha ağırlaşıyor. Bakın, Ismael’in hüzünlü gözlerle seyrettiği şu dağları mutlaka tanıyacaksızınız:

“Karşımdaki dağda, şafak sokumunun bu vaktinde, oraya buraya serpilmiş evler sonsuza dek var olacakmış gibi görünüyorlar; birbirine uzaklar, ama aynı zamanda da bir aradalar. Çünkü aynı yüksek, mavi dağın üzerindeler ve hep öyle kalacaklar. Yıllar önce, Otilia henüz ortada yokken, hayatımın geri kalan kısmını onlardan birinde geçirmeyi hayal ediyordum. Bugün hepsi bomboş ya da içlerinde çok az insan yaşıyor; daha iki yıl önce oralarda yaklaşık 90 aile yaşıyordu ve savaşın patlamasıyla birlikte -uyuşturucu kaçakçılığı, ordu, gerilla ve paramiliterler- bugün topu topu 16 aile kaldı. Birçoğu öldü, diğerleriyse evlerini bırakıp göç etmeye zorlandı…”

Kolombiya toplumuna bakışı savaşla sınırlı kalmıyor; ‘Öğle Yemekleri’nde halkın hayatını karartanların arasına kiliseyi de eklemiş Rosero. Güzel bir deyişle; “Sadece kutsalı kutsallaştıranı değil, kutsalın kendisini de günah çıkarmaya davet ediyor.”

evelio-rosero-0112

Ödüllerle dolu kariyer

Kolombiyalı yazar Evelio Rosero, 1958’de başkent Bogota’da doğmuş. Kolombia Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’nü bitirir bitirmez edebiyat dünyasına adım atmış. ‘Ausentes’ adlı hikayesiyle ilk ödülünü -1979 Quindio Ulusal Hikâye Ödülü- kazandığında 21 yaşında olan Rosero, 1982’de Meksika’da hikayecilere verilen Iberoamericano Ödülüne değer bulunmuş. İlk romanının yayımlanış tarihi ise 1984, ‘Primera Vez’ (İlk Kez) adını verdiği üçlemesinin ilk kitabı ‘Mateo Solo’ (Yalnız Mateo) ile roman dalında da iddasını kanıtlayan Rosero’nun ödüllerle dolu bir kariyeri var. ‘Ordularla The Independent gazetesi 2009 Yabancı Roman Ödülü’nü kazanan, eserleri ondan fazla dile çevrilen Rosero, 2006’da Kolombiya Kültür Bakanlığı tarafından Ulusal Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüştü.

0000000692388-1ÖĞLE YEMEKLERİ

Evelio Rosero

Çeviren: Seda Ersavcı

Can Yayınları, 2016 119 sayfa, 12 TL,

0000000692394-1ORDULAR

Evelio Rosero

Çeviren: Süleyman Doğru

Can Yayınları, 2016 183 sayfa, 16 TL,

(Radikal Kitap, 27.05.2016)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN