Post image
Gerçeğiniz başka ışık altında farklı olabilir

 

İsveç yapımı Kalifat dizisinde IŞİD saldırısını durdurmaya çalışan polisi oynayan Aliette Opheim, radikal dini görüşler için, “Kendiniz ve başkaları hakkında düşündüğünüz ve bildiğiniz şeylere, inandığınız dininize dair açık olmalısınız. Ancak böyle daha müsamahakâr bir tavra sahip olabilirsiniz” diyor

Burak ABATAY

İsveç devlet televizyonu SVT’nin bir yapımı olan Kalifat yayımlandığı ilk gün itibariyle İsveç’in ve Avrupa’nın gündemine oturdu. SVT’nin online platformunda ise tarihin en fazla izlenen yapımı hâline geldi.

Dizi, İsveç’te IŞİD’in bir terör saldırısının planlandığına dair ipucu alan İsveç Güvenlik Servisi ajanı Fatima‘ya dayanıyor. Sosyal hizmetlerde büyümüş İsveçli bir Türk olan Pervin’in Rakka’da IŞİD’e katılması ile Müslüman bir aileden gelen Sulle’nin IŞİD tarafından yakın arkadaşı ve kız kardeşi ile birlikte kandırılarak Rakka’ya götürülmek istenmesi etrafında dönen hikâye, Avrupa’da uzun zamandır yürütülen gençlerin IŞİD’e katılması tartışmasına bir anlamda ışık tutuyor. Pervin karakterini Türkiye kökenli Gizem Erdoğan canlandırırken izleyici çarpıcı kadın hikâyeleri arasında dolaşıyor.

Dizide Fatima karakterini canlandıran başrol oyuncusu Aliette Opheim ile diziyi ve dizi üzerine yapılan tartışmaları konuştuk.

►Kalifat’a nasıl dahil oldunuz?

Yönetmen Goran Kapetanoviç, senaryoyu okumamı istedi. İlk başta pek ilgilenmedim .çünkü çok fazla telefon sahnesi olduğunu düşündüm. Ama hem Goran hem de görüntü yönetmeni Jonas Alarik ile konuştuktan sonra fikrimi değiştirdim. Diziyi özgün bir hale getirme konusunda çok ilginç fikirleri vardı. Sonra da yapımcıyı ikna etmek için seçmelere katılmak zorunda kaldım.

►Senaryoyu okurken ilk tepkiniz neydi?

Harika bir hikâyeye sahip olduğunu düşündüm. Hikâyelerin nasıl iç içe geçtiğini sevdim. Bunu özüne uygun ve adil bir şekilde hayata geçirmenin zor olacağını biliyordum. Hepimizin sahip olduğumuz her şeyi vermesi gerektiğini de biliyordum. Bizi biz yapan her şeyi. Bu beni korkuttu ve heyecanlandırdı. Durum böyle olduğunda da, yani bir şey hem korkutucu hem de heyecan verici olduğunda, iyi bir şeyle uğraşıyorsunuz demektir.

►Kalifat’ı birkaç kelimeyle tanımlasanız ne söylerdiniz?

Sadece çok üzücü.

DÜŞÜNDÜĞÜMÜZ KADAR ÖZGÜR DEĞİLİZ

►Ve ayrıca dizide birkaç kadın arasındaki hikâyeyi izliyoruz. Bu sorunlar için kadın özgürlük hareketi ne kadar önemli?gerceginiz-baska-isik-altinda-farkli-olabilir-734716-1.

Kadın hareketi tüm konular için önemli. Herhangi bir kültür veya dinden herkes için hem de. Özellikle de batıda. Düşündüğümüz kadar özgür değiliz. Ve diğer kültürlere kıyasla kadın gücünde son derece tutarsız ve dağınık haldeyiz. Bence ataerkilliğin her zaman etrafta olmadığını hatırlamak önemli. Ama çok uzun bir yol bu. Ve hikâyeleri kadın bakış açısıyla anlatmak, hangi hikâyeleri anlattığınız kadar da önemli.

BAZILARI TERÖRİSTLERE ‘SARILDIĞIMIZI’ DÜŞÜNDÜ

►İnsanlar, İsveç gibi insan özgürlüklerinin önemsendiği bir ülkede Kalifat’a nasıl tepki verdi? Bununla ilgili bir gözleminiz var mı?

Hem eleştirmenler hem de seyirciler tarafından çok iyi karşılandı. Kalifat birçok insanın tartıştığı bir konu oldu. Elbette bazı eleştiriler de vardı. Geleceğini de biliyorduk. Ama ilginçtir ki insanları ikiye böldü. Bazıları bunun müslümanları tek boyutlu olarak tasvir ettiğini düşündü, bazıları ise teröristlerle “sarıldığımızı” düşündü. Dikkat etmek lazım ki, bu görüşler dizi çıkmadan çok önce dile getirilmişti. İnsanlar diziyi izlemeden önce ne düşüneceklerine zaten karar vermiş haldelerdi.

►Kalifat göçmenlere düşman muamelesi yapmıyor, aynı zamanda kusursuz olduklarını göstermiyor. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir insanın hayatındaki o kadar çok farklı olay ve bileşen var ki, tüm bunlar göçmen olsanız da olmasanız da belirli şeyleri yapmanıza ve belirli bir hareket tarzına neden olur. Bence Kalifat bunların bir kısmına dokunuyor. Belirli bir gruba işaret etmek yerine daha karmaşık bir resim çizmeye çalışıyoruz. Dünyanın herhangi bir yerinde gençler şiddet eylemlerine katıldıklarında bütün toplum başarısız olmuştur. Birlikte hep başarısız olmuşuzdur. Biz, bir bütün olarak bundan ne öğrenebiliriz, bunu düşünmek lazım.

 

 

►Dizideki Müslüman göçmen karakterlerin, ‘Müslüman göçmenler polis olamaz’ yorumlarına da şahit oluyoruz. Müslüman olmayan Fatima ise bir polis. Fatima’nın bu açıdan ayırt edici özelliği nedir sizce?

Evet, Fatima’nın babası sebebiyle Boşnak bir kökeni var. İsveç’e çok küçükken gelmiş birisi. Hikâyede de sosyal hizmetler görevlisi Dolores tarafından, muhtemelen Sulle’nin şu an olduğu yerden, erken yaşta alındığı söyleniyor. Bence gördüğümüz üzere Fatima bu yüzden oldukça iyi bir yaşam sürmeyi başardı. Neyse, toplumun önerdiği şey çerçevesinde kalalım. Nedir o? İyi bir yaşam. Bu da altüst olmanın eşiğindeki gençlerin kimler tarafından sahiplenilmesinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor bize. Pervin ise kaçmış birisi. Dolores onun kalmasını ve ‘doğru’ yola sokmayı sağlayamamış. İsveç’te kaç müslümanın polis memuru olarak çalıştığına dair herhangi bir istatistik bilmiyorum, ancak 2020’de bu bir sorun olmamalı. Son birkaç yıldır çeşitliliği artırmak için çalıştıklarını biliyorum. Ama sorulacak doğru kişi değilim.

İSLAM HAKKINDA HİÇBİR FİKRİM YOK

►Dizide de gördüğümüz üzere, IŞİD Müslümanları gerçek İslam’a sahip olmadıkları için suçluyor. İsveçliler İslam hakkında ne düşünüyor? Siz ne düşünüyorsunuz?

İsveç’in tek bir ses olarak İslam hakkında ne düşüneceğini bilmiyorum. Yani çok farklı. Benim neslim ve bugünkü çocuklar dedelerimize, ninelerimize göre daha fazla kültürel çeşitlilik ile büyüdük. Ve bu nedenle de dünyayı “daha ​​büyük” algılamanın bir yoluna sahip olduk. Fakat elbette, İslam tüm batı dünyasında damgalanmakta. İsveç’te başörtüsü ile ilgili tartışmalar da sürüyor hâla. İslam hakkında bir fikrim yok, ama genel olarak dine ilgi duyuyorum. Tüm dinleri, kendi başına denemekten çekinenler için hayatı nasıl yaşayacağınıza dair bir el kılavuzu olarak görüyorum. Kuran’ı ya da İncil’i bütünen hiç okumadım. Anca küçük parçalar halinde okudum. Ama kutsal metinlerde çok fazla güzelliğin ve gerçeğin olduğuna eminim. Ama tüm bu güzellikleri ve gerçekleri bence dünyaya çıkıp kendin bulmalısın. Ek olarak kendiniz ve başkaları hakkında düşündüğünüz ve bildiğiniz şeylere, inandığınız dininize dair açık olmalısınız. Sahip olduğunuz gerçek başka bir ışığın altında başka türlü görünebilir. Tüm bunların ardından geri dönüp kutsal metinleri tıpkı hikâyeleri ve masalları okur gibi okursanız, belki din meselesinde daha müsamahakâr ya da liberal bir tavra sahip olabilirsiniz.

 

►Adınızı önümüzdeki yıllarda daha iyi duyacağımız konusunda pek çok yorum okudum. Bunun hakkında ne diyorsunuz?

Umarım, harika işlerle olur bu!

►Kalifat oyunculuğunuza ve kariyerinize neler kattı?

Çok fazla şey! Yaptığım her projeden o kadar çok şey öğreniyorum ki, Kalifat bana kendi oyunculuk ve film yapımımla ilgili birçok yeni deneyim ve bilgi verdi. Bu hikâye ile o kadar çok iç içe geçtik ki bunu gelecek projelerimde de sağlayacağım. Hikâyenin gerçekliğine, derinliğine inmekle ilgili bir bağlılık bu. Bunu çok seviyorum ve sanırım gözüküyor da. Yapımdaki herkes, her bölüm hikâyeye büyük hizmetler sundu. Bence olan biten her şey de burada. Daha önce hiç bu denli çok insana ulaşan bir projede yer almamıştım. Harika bir his. Çalışmalarımız dünyada pek çok insana temas edebildi. Bu çok güzel.

►Sırada ne var?

Şu anda başka bir dizi üzerinde çalışıyorum. Henüz bir basın bülteni yayınlanmadı, bu sebeple şu anda konuşamam. Çok eğlenceli bir iş. Bu zor zamanlarda çalıştığım için minnettarım. Temmuz ayında bitiriyorum ve bundan sonra ne olacağından emin değilim. Şu anda eve gidip İsveç’te bir yaz geçirmek için sabırsızlanıyorum. Göreceğiz, olacağı varsa o da olur.

(Birgün, 22.05.2020)

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN