Post image
Felaket yorgunuyuz

gurer
Gürer MUT

Son dönemde artan savaşlar, çatışmalar, silahlı saldırılar, nükleer savaş tehditleri, politik tartışmalar, kasırgalar ve depremler gibi felaketler insanlarda strese, umutsuzluğa ve endişeye yol açıyor. Endişe verici gündemlerin insanlar üzerinde “felaket yorgunluğu” denilen bir sendromu tetiklediğini belirten uzmanlar, akıllı telefon kullanımının bu konuda etkili bir faktör olduğunu belirtiyor.

The New York Times’ın sorularını yanıtlayan Teksas Üniversitesi’nden Psikoloji Profesörü Dr. Mary McNaughton-Cassill, “Çalışmalar, dijital çağda her dört kişiden üçünün yatmadan önce akıllı telefonlarını kontrol ettiklerini gösteriyor ve sabah kalktıktan kısa bir süre sonra bunalmışlık hissetmemek giderek zorlaşıyor” dedi. California Berkeley Üniversitesi’nden Dr. Stephen Hinshaw ise “Kötü haberler özellikle genç insanlar için olumsuz etki yapıyor. Sosyal medyada sıklıkla tekrarlanan olumsuz paylaşımlar gençlerdeki kaygı bozukluğunu arttırıyor” ifadesini kullandı. Felaket yorgunluğundan korunmanın bir formülünün sosyal medya kullanımının sınırlanmasından geçtiğini belirten uzmanlar, günde 150 kez sosyal medya hesaplarının kontrol edildiğini, bunun da kötü haberlere daha fazla maruz kalınmasına ve strese yol açtığını aktarıyor.

Endişe hali

Türkiye’de yaşanan gerginlikler, bombalı saldırılar ve siyasi gerilimlerin sosyal medya kullanıcıları üzerindeki etkilerini İzgören Akademi’den Uzman Klinik Psikolog Hilal Doymuş ile konuştuk. Sosyal medya kullanımını engellemenin çok da mümkün olmadığını belirten Doymuş, bireylerin sosyal medyayı bilinçli ve dengeli olarak kullanmasını tavsiye ettiklerini söyledi. Kaotik ortamın mutsuzluğu tetiklediğini belirten Doymuş, “İç gerginlikler, savaş, çatışma atmosferi güvenlik duygusunu sarsıyor. İnsanın en temel güvenlik ihtiyacı ortadan kalktıktan sonra bu durum yavaş yavaş kanıksansa da, endişe hali hep devam ediyor” dedi.

Mutsuz ediyor

Sosyal medya kullanımının toplumsal olayların seyriyle alakalı artış gösterdiğini belirten Uzman Klinik Psikolog Hilal Doymuş, “Sosyal Medya dediğimiz mecranın temel öznesi biziz. Yaşanan toplumsal olaylarda gösterdiğimiz refleksler, bu alanı birincil şekilde etkiliyor. Teyit edilip doğrulanmadan yayılan bilgi hızla yaygınlaşarak, belirsiz ve güvenilmez bir haber havuzu oluşturuyor. Bu açıdan yanlış bilginin üretilmesi de bu kaotik ortamın oluşmasında etkili oluyor. Bu alanı kullanırken öncelikle güvenilir kaynaklardan teyit edilmiş bilgileri paylaşmamız gerekir” açıklamasında bulundu. Sosyal medyanın sanal bir alan olduğunu ve burada yapılan paylaşımların da kişilerin mutsuzluğunu artırdığını öne süren Doymuş, “Sosyal medyada kişiler kedilerine sahte kimlikler oluşturuyor. Daha da endişe verici olanı, oluşturulan simülasyon gerçek kimliğin yerine koyuluyor. Bunun haricinde sosyal medyada insanların mutlu anlarını paylaşması, diğerlerini mutsuzluğa sürükleyebiliyor. İnsan beyni karşılaştırma ilkesiyle çalıştığı için bireyler sürekli kendilerini diğer insanlarla kıyaslamaya gidiyor. Dolayısıyla, sosyal medya gibi bir alanda kendi yapamadıklarımızı ve istediğimiz şeyleri başkalarının yaptığını görünce mutsuz oluyoruz. Fakat kullanıcıların şunu bilmeleri gerekiyor; bu alanlarda oluşturulan paylaşımlar da bir tür kurgu” dedi.

Bağımlılıktan kurtulun

-Telefonunuzun internet bağlantısını iki gün süreyle kapatın.

-Dijital dünya ile ilgili sizi cezbeden uygulamaları kaldırın.

-Sosyal Medya kullanımı için çizelge tutarak, kendinize zaman sınırlaması getirin.

-Telefonunuzu uyuduğunuz alanın dışında şarj edin.

-Uyumadan bir-iki saat önce telefon kullanmayı bırakın.

Asılsız haberleri fark edin

Türkiye’de yaklaşık 45 milyon, dünya genelinde ise 2 milyar civarında kullanıcısı olan sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta asılsız haberlerin paylaşılması milyonları yanıltabiliyor. Facebook yönetimi, yalan haberlerin tespitine yönelik kullanıcıları bilgilendiren bir makale yayınladı. ‘Asılsız Haberleri Tespit Etme’ kılavuzunda asılsız haberleri tespit etmek için ipuçları da yer veriliyor. Paylaşım yapılmadan önce haber kaynağının ve internet adresinin (URL) güvenilir olup olmadığının kontrol edilmesi gerektiğinin vurgulandığı yazıda, “Şüpheli, güvenli olmayan bağlantılar dolaşıma girdiğinde ve tıklandığında, virüslerle zararlı yazılımlar bilgisayarlara otomatik olarak yerleşir. Bu zararlı yazılımlar ve virüsler de dolandırıcılık amacıyla kullanılmaktadır. Asılsız haberleri önceden fark etmek ve internette doğru bilginin dolaşımına katkı sağlamak için; bilgi kaynağının güvenilir olması, bilgiye – habere birden fazla kaynaktan ulaşmak, eleştirel bir bakış açısı edinmek ve bilgileri farklı kaynaktan teyit etmek gerekir” ifadeleri kullanıldı.

-Telefonunuzun internet bağlantısını iki gün süreyle kapatın

-Dijital dünya ile ilgili sizi cezbeden uygulamaları kaldırın

-Sosyal Medya kullanımı için çizelge tutarak, kendinize zaman sınırlaması getirin

-Telefonunuzu uyuduğunuz alanın dışında şarj edin

-Uyumadan bir-iki saat önce telefon kullanmayı bırakın

-Haberin, doğruluk konusunda itibarlı, güvendiğiniz bir kaynak tarafından yazıldığından emin olun

-Her gördüğünüz fotoğrafa inanmayın, kaynağını araştırın

-Tarihleri inceleyin, başka kaynakları araştırın

– Kanıt olmaması veya adı belirtilmeyen uzmanların bulunması haberin yalan olduğuna işaret edebilir.

(Cumhuriyet, 19.10.2017)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN