Post image
Evde sinema: Davrandığından başka türlü davranamayanlar

 

Tuğçe Madayanti DİZİCİ

Cezayir’de Endülüslü göçmen bir öğretmenin Arap bir köylü ile varoluşçuluk izlerini sürmeye ve Brezilya’da çöplükte bir şey bulan üç arkadaşın tüm ulusu nasıl değiştirdiklerini izlemeye hazır mısınız?

Sinemalar kapalı, streaming platformlarında pek cazip yeni yapımlar yok. O yüzden bu hafta sizlere evde izlemeniz için iki film tavsiye edeceğim.

İnsanlıktan Uzakta

Eğer kurtuluş başkalarının ölümündeyse bu kurtuluşu reddeden ve kötülükle adaletsizliğin bütünüyle ortadan kaldırılamayacağını söyleyen Camus aslında bir yandan yok edilen kötülüğün tekrar ortaya çıkacağını da bilir. Kurtuluş için, doğa, dostluk, dengeli davranış, asalet ve en önemlisi dayanışma yeğlenmelidir.

Cezayir doğumlu Fransız varoluşçu yazar (her ne kadar kendini bir akıma ait görmese de) Albert Camus’nün kısa hikâyesi ‘Misafir’ temel alınarak, David Oelhoffen tarafından yazılıp yönetilen ‘İnsanlıktan Uzakta-Loin des Hommes-Far From Men’ son derece kayda değer bir film. Camus’nün felsefesine aşina iseniz bu varoluşsal yolculuk filmi, özellikle bugünlerde sessiz ve derinden sizi etkileyecektir.

Cezayir’in Fransız sömürgesi olduğu günlerde taraflar gerilmiştir ve Cezayirliler Fransız hükümetine karşı ayaklanmaya başlamıştır. Cezayir bağımsızlık savaşının başladığı bu günlerde, ıssız, kurak bir bölgede öğretmenlik yapan Endülüslü göçmen Daru (Viggo Mortensen) aynı zamanda ilkokulda yaşamaktadır. Mohamed (Reda Kateb) isimli Arap bir köylüyü eşeğinin arkasına bağlamış bir şekilde sürükleyerek getiren Fransız polis memuru, Daru’ya adamın katil olduğunu ve mahkemeye çıkarılmak üzere bir kasabaya götürülmesi gerektiğini söyler. Fransız polisi ayaklanmalardan dolayı çok yoğun olduğundan ve Daru’yu da Fransız devletinin bir çalışanı olarak gördüğünden bu nakil işlemini Daru’ya görev olarak verir ve okuldan ayrılır. Camus’nün siyasete, adalete bakış açısını net bir şekilde ortaya seren öykünün ilerleyişi, Daru ve Mohamed arasındaki insani ilişkiyi, suç kavramını irdelerken, bir yandan da, o dönemlerde Camus’nün Cezayir bağımsızlık savaşına karşı mesafeli takındığı tavrı da anımsatmaktadır.

İnsanlıktan Uzakta, Misafir hikâyesini en çok giriş bölümünde kullanmış, bunun dışındaki gelişmelerin çoğu senarist-yönetmen Oelhoffen’ın hayal gücüyle doldurulmuş. Göçmen olduğu için Fransızlar tarafından Arap, Araplar tarafından ise Fransız olarak görülen Daru karakteri şahane bir metafor. Çünkü aslında o bir yabancı. Düşünceleriyle, savaşa ve siyasete bakış açısıyla Daru yabancı bir vicdanı temsil ediyor. Eylemsiz ve davrandığından başka türlü davranamayan ‘Yabancı’ gibi yabancı. Artık başarısı tamamen tescilli olan Viggo Mortensen, yaşadığı dünyaya ve eylemlerine yabancılaşan Daru rolünde çok iyi iş çıkarmış. Oyuncunun katmanlara ayrılmış gözleriyle seyirciye geçirdiği derinlik çok değerli. Yönetmenin, Daru karakterine, final sahnesindeki hamle ile katmaya çalıştığı idealist insan yorumunu yanlış bulduğumu ise söylemem gerek.

Filmin hikâyesi, görüntüleri, anlamı, oyunculukları dışındaki en önemli artısı ise müziklerine Nick Cave’in elinin değmiş olması. Böyle bir atmosferi ve hikayeyi ondan daha iyi algılayıp değerlendirebilecek bir müzisyen daha olduğunu düşünmüyorum.

Çöplük

Üç arkadaş çöpte bir şey bulurlar ve bu tüm ulusu değiştirir… Billy Elliot, The Hours (Saatler) ve The Reader (Okuyucu) filmleriyle tanıdığımız Stephen Daldry’nin 2014 yapımı Çöplük (Trash) isimli filmini kaçırmamanızı tavsiye ederim. Bir romandan uyarlanan Daldry’nin son filmi Çöplük ile Brezilya’nın en yoksul sokaklarında gezerken çöp yığınlarının arasında yaşayan ve çöpleri ayıklayan üç çocuk çöplerin arasında bir cüzdan buluyorlar. Cüzdanın içindeki gizemli bir mektup, anahtar ve şifreler vardır. Bu cüzdan sebebiyle başlarına gelmedik kalmayan bu üç çocuğun son derece enerjik, heyecanlı ve eğlenceli serüvenine şahit oluyoruz. Bir suç filmi gibi gözüken film ülkenin içinde bulunduğu yozlaşmanın ve bu çürümüşlük altında ezilenlerin anlamlı bir fotoğrafını çekiyor. Büyük bir direniş için ise kalın bir parantez açıyor.

‘Sadece doğru olanı yapmak’ misyonunu kendi kendilerine edinen bu üç küçük kahramanın büyüleyiciliğine karşı koymanız imkânsız. Kısacası Rickson Tevez, Gabriel Weinstein ve Eduardo Luis tek kelimeyle mükemmeller. Kimilerine fazla optimisttik geleceğini düşündüğüm film aslında Brezilya’nın en alt katmanlardan en genç olanlarıyla gerçekleşebilecek bir umudu aşılıyor. Böyle bir umudun resmini şehrin koca çöplüğünden doğuran filmin misyonunu görüyor ve saygı duyuyorum.

(birgün.net, 04.04.2020)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN