Post image
En Mağdur Yine Çocuklar

Suriye krizinin derin etkileri, çocuklar üzerinden okunduğunda, daha net gözler önüne seriliyor. Üç yıldır süren gerginlik sonucu ülkesinden göç eden çocuk sayısı 1 milyona ulaşmış durumda. Bu rakam tüm Suriyeli mültecilerin yarısını oluşturuyor. Çocukların 740 bini ise 11 yaşın altında. Büyüklerin dünyasında yazık ki yine çocuklar mağdur olmaya devam ediyor.

Savaşın önlenmesi ve savaşta insan haklarına saygı gösterilmesi konusunda bugün geldiğimiz noktada dünyada oluşturulmuş birlikler, onlarınyaptığı uluslararası anlaşmalar iflas etmiş durumda. Bunun sebebini, savaşların birincil etmeni “silahların” en büyük üreticilerinin Birleşmiş Milletlerin “Barış Gücü”ne hükmedenler olduğu gerçeğinde aramak gerekiyor. Silahsızlanma sağlanamadığı müddetçe, barışı tesis etmek mümkün mü?

Ateş altında hukukun geçerliliğini sorgulayabilirsiniz ama fiilen barışın hâkim olduğu Türkiye’ye baktığınızda da çocuk haklarına duyarlı bir hukuk sisteminden bahsetmenin çok zor olduğunu görürsünüz. Çok önemli bir konu, Çocuk Hakları Stratejisi ve Uygulama Planından Çocuk Vakfı’nın çekilmesi, gündem yoğunluğu nedeniyle gerektiği gibi kamuoyunda paylaşılamadı. 2 yıldan fazla süredir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında beklemede olan strateji belgesi için, yarısı kamudan yarısı da sivil toplumdan olmak üzere, 40 üyenin ortak imzaladığı belge yerine bakanlıkça hazırlandığı söylenen alternatif bir strateji belgesinin varlığından bahsedilmeye başlandı. Çocuk Vakfı başkanlığında hazırlanan belgenin en önemli ayrıntısı çocukların görüşlerinin alınmasıydı. Kendi bakış açılarından hakları konusunda talepte bulundular, yorumlar yaptılar. Çalışmanın belki de en değerli kısmı buydu.

Şimdi dünyada 23 Nisan Çocuk Bayramı olan ilk ve tek ülke olmamızın verdiği sorumlulukla, çocuk hakları konusunda en gelişmiş ülkelerden daha ileri bir strateji ve uygulama planına sahip olabilmeliyiz. Bu vizyon doğrultusunda bölgemizdeki gerginliklere çocuk bakış açısıyla bakabilmeli ve çatışma bölgelerindeki gerçek mağdurların, illa rakamlara dökülmesine gerek kalmadan, çocuklar olduğunu kabul ederek harekete geçmeliyiz. Barış olmayan bir ortamda en fazla ezilen, geleceği yok edilen çocukların şiddetsiz bir ortamda yaşama haklarının sonuna kadar savunucusu olabilmeliyiz. En önemlisi de çocukların kendi ağızlarından bu çatışmalar hakkında ne düşündüklerini dinlemeliyiz. Barışı tesis etmek için önce çocuklarımıza barış ortamını sağlamak bizim en önemli yükümlülüğümüzdür. Sorumluluklardan kaçmak, geleceğimizi karartmaktan başka bir işe yaramaz.

İyi haftalar,

Umut Vakfı

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN