Post image
Elmalı Vakası ve Çocuğa Cinsel İstismar…

 

Çocuk istismarı vakaları günden güne artıyor… Hatta gün geçmiyor ki, bir istismar vakası medyaya yansımasın… İşte en son Antalya Elmalı’da yaşanan ve hepimizi derinden üzen; iki küçük çocuğun annesinin göz yumması ile üvey babaları ve annesinin yakınları tarafından cinsel istismara maruz kaldığı iddiaları…

Tacizle suçlanan anne Merve A. ve üvey baba Rahmi A..’nın yargılandıkları mahkemece tahliye edilmelerinin ardından “Elmalı davası” ülke gündemine oturdu… Olay sosyal medyada büyük tepkilere neden olurken ‘çocuk istismarı’ da bir kez daha gündeme geldi…

UNICEF; çocuk istismarını, “çocuğa şiddet uygulamak ve kötü muamele uygulamak” olarak tanımlarken Dünya Sağlık Örgütü’nün 2020 yılında paylaştığı raporda, 2-17 yaş arasındaki 1 milyara yakın çocuğun 2019 yılında fiziksel, cinsel ya da duygusal şiddete maruz bırakıldığını belirtiyor. World Vision ise verilerinde; “Her yıl dünyada 1 milyar 700 milyon çocuğun istismara uğradığını” rapor ediyor…

Kısacası; dünyada çocuğa yönelik cinsel istismar vakaları en sık işlenen ve görülme oranı en çok artan suçların başında gelirken Türkiye’de bu konuda en sabıkalı ülkelerin başında… Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2016 verilerine göre, Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı, son 10 yılda 3 kat artarken yaklaşık 250 bin çocuk istismara uğradı. İnsan Hakları Derneği’nin 2018 raporuna göre de, çocuk istismarında dünyada üçüncü sırada yer alan Türkiye’de 2002’den bu yana 440 bin çocuk doğum yaptı…

TÜİK’in 2019 verilerine göre ise güvenlik birimlerine suç mağduru olarak gelen 206 bin 498 çocuğun yüzde 15.2’si cinsel suçlardan mağdur oldu…

Adalet Bakanlığı’nın yayımladığı adli istatistiklere göre, Türkiye’de 2019’da “cinsel dokunulmazlığı karşı suç” kapsamında 49 bin 57 dava açıldı. Bunların 22 bin 689’unu çocuklara yönelik cinsel istismar suçları oluşturdu. Yine Bakanlığın istatistiklerine göre, 2012 yılında çocuğun cinsel istismarı davalarında suç sayısı 17 bin 589 iken 2019 yılında bu sayı 22 bin 689’a yükseldi. 2019 Adalet İstatistikleri’ne göre, TCK’da belirlenen suçlarla ilgili olarak yıl içinde açılan davalarda suç sayısı 2 milyon 751 bin 451 iken, bu listede 526 bin 517 suç sayısı ile vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar (TCK 86-93) ilk sırada yer aldı.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de; 2020 yılında yaptığı açıklamada, “Çocukların cinsel istismarı” suçundan cezaevinde 12 bin 942 hükümlü ve 2 bin 550 tutuklunun bulunduğunu belirtmişti.

Maalesef gözümüzün nuru çocuklarımıza yönelik cinsel istismar olayları her yıl artarken uzmanlar; özellikle ebeveynlerin bu konuda bilinçli olmalarının ve çocuklarını bilinçlendirmenin önemine dikkat çekiyorlar… Elbette ki; yasaların ciddiyetle uygulanması da önemli…

Elmalı Vakası’nda olduğu gibi “parçalanmış aile” yapısı da bu konuda büyük bir dez avantaj maalesef… Tabii parçalanmamış ailelerde de yaşanmıyor mu bu vakalar?

Çoook…

 

 

Çocuğa; aile bilinçliyse evde, devamında; okulda bu konuda aşılanacak bilinç çok önemli… Ancak Umut Vakfı Danışmanı ve Ceza Hukuku Profesörü Mustafa Tören Yücel, bu konuda herkesin yani toplumsal duyarlılığın önemine vurgu yapıyor. “Çocuğu korumanın kültürel genlerimize yerleştirilmesi, çocuğun bilinçlendirilmesi çok önemli” diyen Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel konuyu, “bıçak sırtı olay” olarak değerlendiriyor…

Sizlere çocuklarımızın sevgi dolu ortamlarda büyüyebilmeleri dileğiyle iyi haftalar dilerken ilgilenenler için Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel’in yeni yayımladığı “Adalet Psikolojisikitabında “Elmalı Vakası Pedophilia-‘Çocuğa Cinsel Sevi’ye Bakış” başlıklı akademik çalışmasını  ekte sunuyoruz…

Umut Vakfı

“Elmalı Vakası

Pedophilia-‘Çocuğa Cinsel Sevi’ye Bakış”

Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel

İki küçük çocuğun annesinin göz yumması ile üvey babaları ve annesinin  yakınları tarafından cinsel istismara maruz kaldığı iddiaları ve sanıkların bu iddialara karşın tutuksuz yargılandığı bilgisi  kamuoyunda tepkilere  konu olmuş; bu tepkiler üzerine de HSK’da inceleme konusu(!?) edilmiştir.  Kuşkusuz, cinsel suçları özellikle çocuklara karşı işlenenleri önlemek, ceza siyaseti için öncelikle bir konu olup; bu tür suçların önlenmesi, faillerinin yargılanması ve ceza infaz kurumları ve sonrasında etkili bir tretmana tabi tutulmaları güncelliğini koruyan konular olarak çoğu ülkelerin ceza siyasetinde yer almaktadır.

Cinsel istismar, a) 15 yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış ile b) Öteki çocuklara çocuklara karşı yalnızca cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışı kapsamaktadır (TCK Md.103).

Psikiyatri açısından,  bu suç türü yetişkinin 13 yaşından küçük bir çocukla veya gencin kendisinden beş yaş küçük bir çocukla cinsel faaliyetidir. Geleneksel olarak çocukların cinsel istismarı ya ensest veya pedophilia olmaktadır.

Pedofiller için teşhis ölçütlerine (DSM-IV-TR) aşağıda yer verilmiştir.

  1. En azından altı ayın üzerinde bir süre tekrarlanan, yoğunlaşan cinsel fanteziler, cinsel dürtüler veya ergenlik öncesi (genelde on üç yaş veya daha genç çocuk veya çocuklarla) cinsel istismar içeren davranışlar;
  2. Kişinin bu cinsel dürtülere dayalı eylemde bulunması veya cinsel dürtüler veya fantezilerin belirgin sıkıntı veya kişiler arası zorluğa neden olması; ve
  3. Kişinin en azından on altı yaşında ve A ölçütündeki çocuktan en az beş yaş büyük olmasıdır.

Cinsel suçların en ciddilerinden biri olan bu tür ilişkide bulunan ekser gençler, pasif, olgunlaşmamış ve güven duygusundan yoksun bulunan kişilerdir. Bunlar ya aynı yaş grubundaki karşı cinsle temas kurmak cesaretinden yoksun ya da cinsel yönden deneyimli bir kadınla doyumlu bir ilişki kuramamanın korkusunu taşırlar. Kendilerini uysal ve cinsel cazibeden yoksun görmelerine karşın kadınları baskıcı ve çirkin görenler de var. Pedofilikler arasında yer alan önemli bir grupta senile olanlarıdır. Bunların çoğu iktidar güçlüğüyle kıvranmakta; yetişkin bir kadın tarafından küçültülmek korkusu taşımaktadırlar. Bazıları ise, ikinci bir çocukluk evresine girdiğinden çocuklarla gerçek bir uyum içerisinde olduklarını hissederler. Geri kalanlar ise uzun süre beraber yaşadıkları eşlerini kaybettikleri gibi yeni ilişkiler kurabilmek olanağına da sahip değildirler. Pedofilikler, zayıf kişilerdir, çocukların “hayır” diyerek bağırması sonucu kaçarlar.

Gerçekte, erkek pedofiliklerin büyük bir yüzdesi ya kısmen ya da tümden iktidarsız olup; pedofilik eylemi genelde cinsel ilişki yerine mastürbasyon, kendini teşhir, çocuğun giysilerini çıkarmak veya okşama şeklinde tezahür eder. Bunlar mağdurlarını dikkatlice seçerler. Pedofilikler arasında çocuklarla cebri cinsel temas yapan sapık ve sadist kişiler de bulunmaktadır.1 Bu kişiler, uyuşturucu/alkol kullanımı, bilişsel çarpıtma (okşama ile fiziki bir zarar verilmediği, fiziki bir direnç gösterilmeme- sinin çocukların bundan hoşlandığı işareti olması gibi) veya durumsal stresle bu davranışa karşı sosyal ve ahlaki frenlerin üstesinden gelebilmektedirler.

Pedofilik kişiler, kendi veya aileleri içinde veya dışındaki çocuklara yönelmekte; bu çocuklara erişmek üzere (örneğin çocuğun annesiyle arkadaş olmak veya annesiyle evlenmek veya çocuk kaçırmak gibi) girift planlar yapmaktadırlar.

Finkelhor, çocuk seviciliği konusundaki bu çeşitli görüşleri ve ampirik bulguları entegre eden ve aşağıda özetlenen bir model formüle etti. Bu modelde birbirini tamamlayan dört ayrı süreç (bireysel, fizyolojik ve sosyo-kültürel) tikel olaylarda çeşitli bileşimler halinde belirerek çocuğa karşı ilgi yaratılmaktadır.

Finkelhor’un (1986) Çocuk Sevicilik Modeli

___________________________________________________________

I Duygusal uyumluluk          Çocuklarda hakimiyetin düşük,  erkeğin hakimiyet

                                                kurma eğilimi nedeniyle çekicilik; suçlunun olgun-

                                                laşmamış, öz saygısı zayıf ve saldırgan olması.

II Cinsel uyarıcılık                 Suçlunun kişisel deneyimi, modeller veya çocuk

                                                pornografisi nedeniyle çocukların cinsel uyarıcı

                                                olması.

III Engellenme(blockage)       Cinsel endişe, heterokseksüel ilişkide yetenek

                                                 zayıflığı, cinsellik konusundaki tutumlara ilişkin

                                                 kadınlarla yetişkinlere özgü ilişki  kurmada yaşa-

                                                 nan sorunlar.

IV Basının kaldırılması          Suçlunun uyuşturucu madde, alkol, bilişsel çarpıt-

                                                 mayla (sosyal ve moral) basıların üstesinden gele-

                                                 bilmesi veya durumsal  stresin frenleri boşaltması.

_________________________________________________________________

Bu tür suçlardan rapor edilenlerle gerçekte işlenen suçlar arasındaki fark (karanlık sayı)  bilinmemektedir. Özgün bir çalışmada Mrazek (1984) çocuklardan % 10-15’inin en azından bir kez cinsel suç mağduru olduğunu ve riskin kızlarda erkeklere oranla iki katı bulduğunu tahmin etmiştir. Suç davranışı bakımından genitali okşama, oral seks ve cinsel birleşme yer almaktadır. Çoğu erkek olan suçlulardan dörtte üçü kız, geri kalanı erkek mağdur seçerken, çok az bir oranı da her ikisini seçmektedir (Langevin 1983). Suç analizinde, masturbasyon ve teşhircilik gibi diğer eylemlere sıkça rastlanmasına karşın ırza geçme/fiili livata az rapor edilmektedir. Bunun az olması fizyolojik kısıtlamadandır: Birleşmeye teşebbüs edildiğinde erkeğin cinsel organı ile çocuğun vajina veya anüsün  göreceli boyutu, acı ve yaralanma kaynağı olacaktır. Diğer bir açıklaması da, çocuk sevicilerinin çoğunun yetişkin biçimli ilişki yerine daha çok çocuksu cinselliğe doğru yönelmesidir (Gebhard ve diğerleri, 1965).

Kısaca varılan nokta, cinsel suçlular ve hatta belirli bir cinsel suçu işleyenler hakkında genelleme yapmanın oldukça tehlikeli olduğudur. Bu bağlamda, pedofilikler, mahkemece en uygun yaptırımın saptanabilmesi yönünden diğer cinsel suç faillerine göre daha ayrıntılı psikiyatrik bir değerlendirmeye gereksinme göstermektedir.

Pedophilia mağduru bir çocuğa özgü işaretler ise şöyledir: (1) Eskiden yokken, çocuğun çıplak görünmekten (örneğin banyoda) korkmaya başlaması; (2) Çocukta fiziki şikayetler örneğin baş/mide ağrısı ve diğer stres semptomlarının belirmesi,(3) Cinsel davranışa ait bir söylevde çocuğun kaygı, huzursuzluk ve utanma gösterisi, (4) Çocuğun belirgin şekilde duygusal ve sinirli olması, (5) Çocuğun kendisi için risk oluşturacak davranışa (örneğin yüksek yerlerden atlama, yoğun bir trafiğe bisikletle çıkması) yönelmesi, (6) Çocuğun kendini suçlama  ve intihar  düşüncelerini sergilemesi ve (7) Kendisine karşı saygı veya değer bilirliğini yitirdiğini göstermesidir.2

Şüpheli pedofiliklere özgü savunma mekanizmasında sıkça başvurulan, eylemin mağdur çocuklara olan sevi/sevginin tezahürü olduğudur. Pedofilikler, zayıf kişilerdir, çocukların “hayır” diyerek bağırması sonucu kaçarlar.

Yargıtay 5. Ceza Dairesinde görülmüş ensest/pedofili dosyalarından seçilmiş altısı yetişkinler ile çocuklar arasında, diğer dördü de kardeşler arasındaki cinsel istismarı  (okşama, ırza geçme ve anal ilişkiyi) içeren on dosyadaki bulgular şöyledir:

  1. Alkol kullanan oto tamircisi bir baba, evlilik süresince baskı ve şiddet görmüş bir anne; iki kız çocukları; birinci kızıyla sarkıntılık düzeyinde ilişki sekiz yaşındayken başlamış; okul müdürüne şikayetle başlayan süreç kızın muayenesinde bakire çıkması üzerine-çevrece iftira olarak değerlendirilip, kız horlanmış/ aşağılanmış ise de, baba emeline ulaşmak üzere kızını zorlamış; yalnız kaldıkları bir akşam zorla ırzına geçerek kızlığını bozmuş ve bu eylemine iki yıl devam etmiş ise de, anne bu tabloya ilgisiz kalmıştır. Bu arada ikinci kızına da tecavüze yeltendiğinde çocuğun bağırması üzerine eylemini tamamlayamamıştır. Bu kez olay öğretmenine duyurulması sonucu adliyeye intikal etmiştir. Bu dosyada kızların amcası tarafından da anal yoldan cinsel ilişkiye bıçak tehdidi ile zorlandığı yer almış; çocuklarla baba ve amca dışındaki kişilerin de cinsel ilişkide bulundukları anlaşılmıştır.
  2. Mağdur üç çocuklu bir ailenin büyük kızıdır. Olay annenin öğrendikten sonra psikoloğa başvurusu üzerine ortaya çıkmıştır. Okşama ile başlayan istismar babanın iş yerinde fiili livata yoluyla ırzına geçmeye dönüşmüştür. Bu eylem üç kez yinelenmiştir. Korkunun temel işlev gördüğü saptanmıştır.
  3. Yedi çocuklu bir ailede babanın ikinci ve üçüncü çocuklarına karşı işlediği ensest suçu söz konusudur. Korku salarak babanın ikinci çocuğuna vajinal ve anal yoldan ırza geçtiği; evde yalnız kaldıkları bir sırada üçüncü kızının da ırzına geçtiği; kızların amcalarını haberdar etmesi üzerine olayın aleniyet kazandığı görülmektedir. Mağdureler, yargılama sırasında, sanığın babaları olması ve ailenin sıkıntı çekebileceğini düşünerek şikayetçi olmadıklarını bildirmişlerdir.
  4. Dört kişilik bir aile, baba alkolik, çiftçi, anne ev hanımıdır. Kızın köy dışında (şehirde) çalışan bir erkek kardeşi var. Baba kız çocuğunu annenin evde olmadığı bir sırada soyup, dövdüğünü ve kendisine fiili livatada bulunduğu; kızlığını korumak için bu yolu seçtiğini belirtiyor. Arkasından normal ve ters ilişkiler devam ederken, annesinin buna ilgisiz kaldığı, öğretmenine açılması üzerine olayın intikal ettiği görülmektedir. Annesine açıldığında, “niye karşı koymadın, direnmedin” diye suçlanmıştır.
  5. Üvey baba 11 yaşındaki kız çocuğunu tehditle okşamış; bu eylemini üç kez yinelemesi üzerine duyan annenin şikayeti üzerine olay ortaya çıkmıştır.
  6. Olay başlangıcından yedi yıl sonra adliyeye intikal etmiştir. Evde yalnız kaldıklarında babanın “ben bir ağaç yetiştirdim ilk meyvesini de ben yiyeceğim” diyerek kızını soyarak zorla ırzına geçmesiyle başlamış ve yedi yıl devam etmiştir. Kızını sonra annesiyle birlikte fuhuş’a zorlamıştır. Yanına sığındığı Dayısı olayı adliyeye intikal ettirmiştir.
  7. Yedi çocuklu bir ailenin köy evinde beş yaş büyük ağabeyinin (evde dört çocuğun bulunduğu bir sırada) gece saat 23.00’de birlikte yattığı kız kardeşini soyarak ırzına geçmesi şeklinde tecelli etmiş; korkudan ses çıkaramamış; sonraki haftalarda bu ilişki düzenli olarak süregelmiştir. Kızın hamile kalması üzerine olay patlak vermiştir.
  8. Temizlik işçisi annenin işe gittiği gün kız kardeşinin ırzına geçen ve boşanma üzerine annenin velayetinde bu saldırıya yedi yıl-askere gidinceye kadar-devam eden bu istismar da hamile kalan kızın hamile kalması ile ortaya çıkmıştır. Failin sürekli alkol aldığı saptanmıştır.
  9. Baba sabıkalı olan, on çocuklu bir aile, köyde iki odalı bir evde yaşam sürerken, tüm kardeşler bir oda da yatmaktadır. Ağabeyi 16 yaşındaki kız kardeşinin mutfakta-ayakta-ırzına geçmiş; askere gidişine kadar ortalama haftada bir yattıkları oda da ilişkiye girmişler ve meni dışarıya akıtılmış; askerlik dönüşü ilişkiye devam edilmiş ve hamile kalması ve doğurması üzerine olay patlak vermiştir. Önceleri ağabeyinin tehditlerinden korkması ve çevresinde kendisine inanılmayacağı endişesi kendisini ihbardan alıkoymuştur. Küçük bir ev ortamında olmalarına karşın kimsenin bilgisi olmaması karşısında sanık, kız kardeşinin bu işi rızasıyla yaptığını ileri sürmüştür.
  10. Köy yaşamındaki boşanmış bir annenin velayetinde olan 16 yaşındaki sanığın zihinsel özürlü 21 yaşındaki ablasının ırzına geçmesidir.

Çocuğun cinsel istismarını kanıtlamak girift bir sorundur: Çocuk mağdurun tipik olarak suçun yegane tanığı olması, tıbbı kanıtın olmayışı, davranışa yönelik semptomların öteki olay veya nedenlerden kaynaklanması ve failin suçunu ender olarak itiraf etmesidir.

Cinsel suç mağdurluğu gerçek veya gerçek dışı olabilir.  Gerçek dışılık, çocuğun sorgulama sürecinde oluşan hataların telkine müsait olmasıyla oluşmaktadır. Çocuklar yanlış bilgiyle karşı karşıya kaldıklarında veya sosyal baskılarla özel yanıtlar vermeye programlandığında telkin oluşmaktadır.

Araştırmalar, çocukların cinsel istismar sorgulamasında iki karşıt yaklaşımı desteklemektedir: 1) Geçmişteki olayların anlatımı yetişkinin soruları ile güçlendirilmekte ve 2) Geçmiş olayların anlatımı yetişkinlerin sorularıyla belirmekte ve bu durum özellikle sorgulamada telkin nitelikli yanlış bilgi  verildiğinde belirginleşmekte; kirlenmiş bir bilgi yaratılmaktadır.

Araştırmalar, çocukların bellekleri etkilenmediği (bir şey yapılmadığında veya belli yanıtları için baskılanmadığında) okul öncesi çok küçük çocukların bile önceki deneyimleri üzerine yüksek derecede sıhhatli tanıklık yapabileceğini sergilemektedir. Yalnız bu sonucu sağlamak bakımından, soruşturmanın tarafsız kişilerce yapılması, açık uçlu sorular sorulması, telkin edici tekrarların yer aldığı bir mülakat olmayışı, çocuğun yanlış bilgi vermesi için bir saiki olmayışı gereklidir. Bu koşullar bağlamında okul öncesi çocukların da doğruyu söyledikleri görülmektedir. Çocuk tanıklarla ilgili en büyük endişe, onların olası telkin edilebilirliğidir. Tekrarlanan veya yanıltıcı soruların bir sonucu olarak, bir tanığın hafızası bozulabilir. Tekrarlanan, müstehcen sorgulamaya maruz kalan bir kişinin gerçekte gerçekleşmemiş olayların “anılarını” geliştirmesi mümkündür.

Ülkede işlenmekte olan cinsel istismar suçu sayısal değerlerine bakıldığında 2019 yılı itibariyle  toplam suç sayısı 51 598 olup; bunun işlem dağılımına aşağıda yer verilmiştir.

Yıl Suç sayısı Açılan kamu davası % Mahkumiyet  % Beraat  % Diğer %*
2019 51.598 19.822 (%38,4) 15.561 (%55,2) 6.420 (%22,6) 6.289(%22,2)

*Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (280), davanın düşmesi, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın reddi,   TCK 32. Madde gereğince verilen kararlar, yetkisizlik, görevsizlik ve birleştirme kararlarını içermektedir.

2017 yılı verilerine göre ABD’de çocukların yaklaşık % 9’unun istismara uğradığı saptanmıştır (ABD Sağlık Bakanlığı, Child maltreatment 2017.)

Kuşkusuz, cinsel istismar üzerine düşünceler, istatistiki “karanlık sayı”(dark figures) göz önüne alınmadığında doğru olmayacaktır. Bu nedenle, kriminolojik araştırmada yalnızca ceza adaleti sisteminde işlem gören şüpheli/sanık/hükümlü kişilere eğilerek sosyal patolojiye eğilebileceği illüzyonunda ısrarlı olunmamalıdır.

Bu bağlamda önemli olan ceza adaleti sisteminde cinsel suç mağdurlarının nasıl trete edildiğidir. Adalet psikoloji, davranışsal araştırmayı mahkeme salonuna getirmekte ise de, adalet psikolojisinin ne olup olmadığı tartışması esas itibariyle psikolojinin yargı sistemi ile olan ilişkisinin niteliğine dayalıdır (!). Bu nitelik ise hukuk eğitiminde adalet psikolojisinin seçimli dersler arasında yer alması ve bu konuda yeterli sayıda nitelikli öğretim görevlisi olmaması nedeniyle istenilen seviyede adalet psikolojisi bilinci oluşamamıştır.

Adalet psikolojisi varlık ve etkinliğinin, adil yargılanma hakkı gereği olduğu bilinmelidir. Hukuk eğitimi artık hukukta psikolojinin fazlaca ağırlıklı olduğu fakülteler olmalıdır. Bu doğrultuda, hukuk uygulamasında insan doğasını anlama girişim ve eğitimi, hiç işlenmemiş adli akıl cevherini gün ışığına çıkaracak ve bu suretle adalet ve psikoloji arasındaki Çin Setti yıkılacaktır.3

Şimdi sizlere yedi yaşında cinsel istismara uğrayan kız çocuğu Z.D’nin bu konuya ilişkin haykırışını  (2016) dile getirmek istiyorum. İlk derece mahkemesinde 10 yıl hapis cezasına mahkumiyet, istinaf mahkemesinde 6 yıl 8 ay’a; Yargıtay’da 8 yıl 4 ay’a indirilmiş; çekilen süre de göz önüne alınarak tahliye edilen H.G., mağdure Z.D. nin yaşadığı mahalleye geri dönmüş(!). O gün Z.D.nin günlüğüne yazdığı, “Bugün Şubatın 6’sı. Bugün o çıktı, yani sesi, çok çok korkuyorum, ama anneme söylemiyorum.”  “O geri döndü, çok korkuyorum.”  Bu haber  post travmatik effect yaşayan mağdurun yalnızlığını ve tretmanındaki çarpıklığı gözler önüne sermektedir. Cinsel suçlarda özellikle çocuklara cinsel saldırı/ensest, tecavüz olaylarında (özellikle pedofili vakalarında) mağdurlar açısından soruşturma/kovuşturma evrelerinde yaşanan travma (post traumatic effect) mağdur haklarının ne derece önemli olduğuna işaret etmektedir.

Faillerin dörtte üçü çocukla tanış veya yakın ilişki içinde olan erkekler; kız çocuklardan yalnızca yüzde 15-20’si mütecavizle tanış olmayıp; kız çocuklar, erkeklerin dört katı mağdur olma riski taşır konumda; faillerin yüzde 95’i erkek, yüzde 97’si de 18 yaş üstü bulunmaktadır.

Cinsel suçlardan ensest/pedofili suçlarının yüzde 80’inde fail ve mağdur arasında intimate/yakın bir ilişki içinde oldukları (baba, kardeş) ve suçu ya fail veya mağdurun evinde işlediklerine tanık olunmakta; işlenen suçlarda, mağdurların kötü talihli kişiler olduğu belirtilebilir. Bu durum bu suçların önlenmesini de o derece zorlaştırmaktadır. Önleme açısından  cinsel suça özgü sabıka kayıtları, bu kişilerin mükerrirliklerini önleme açıdan önemlidir. Nitekim, İngiltere’de cinsel suçlardan 30 aydan fazla hapis cezasına hükümlü olanların sabıka kayıtları hiç silinmemektedir. Kendilerine rağmen cinsel suçlara devam riski taşıyan eski hükümlülerin yaşam boyu gözetim ve rehberliğe tabi tutulmaları gerekmektedir.

İngiltere’de cezaevinden tahliye edilen bu türden hükümlülerin yeni bir ilişkiye girmesinden denetimli serbesti görevlisini bilgilendirmesi şartı konulmakta; veya ilişkiye girdiği kişiye öz geçmişi açıklaması konusunda dürüst olması gerekmektedir. Kurumsal tretmandan geçen bir pedofilinin cinsel suçlara devam riski taşıması nedeniyle eski hükümlü olarak yaşam boyu gözetim ve rehberliğe tabi tutulmaları gerekmektedir.

İngiltere’de pilot proje kapsamında, belli bir mahaldeki kişilere cinsel suçtan sabıkalı kişiler olup olmadığını sorgulama imkânı verilmektedir. İngiltere’de bu sabıka kayıtlarının tümden halka açılması da tartışılmakta ise de,  google’da bu tür suçluların kaydına yer verilmiştir. Sonuç olarak, cinsel sapıklık sergileyen cinsel suçluların yaşam boyu denetimli serbesti kapsamında kontrol altında tutulması sosyal savunu açısından gerekli görülmelidir.

*Gedik Üniversitesi Hukuk Fakültesi

1 Ümraniye sapığı (2002) 19 ay içinde 8 çocuğa tecavüz etmiş, 7 çocuğa da tecavüz girişiminde bulunmuştur. Pedofilik eylemlere başlamasında etkin bir faktör olarak erken boşalması nedeniyle eşi tarafından eleştirilmesi gösterilmiştir.  Pedofili suçu üzerine zorlu bir düşünme serüveni için bkz. R.Banks. Tenin Kayıp Hafızası, Yapı Kredi Yayınları, 2016.

2 Cataclysms, crises and catastrophes: Psychology in action (Eds. G.R.VandesBos ve B.K.Bryant, Washington, DC: American Psychological  Association, 1987; D.Finkelhor. A Sourcebook on Child Sexual Abuse Beverly Hill, Cal:Sage, 1986; ayrıca Bkz. C. Sanderson, Çocuğun Cinsel Eğitimi ve Tacizden Korunma Rehberi, Sistem Yayıncılık, 2011.

– A.B.D’de üvey babanın iki yaşındaki kız çocuğuna karşı cinsel istismarın yarattığı (92) kişilik  için bkz. R.A.Phillips,Jr. Rabbit Howls-The Troops for Truddi Chase, 1987.

3 Bkz. M.T. YÜCEL. Adalet Psikolojisi, 9.bası, 2021.

 

 

 

 

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN