Post image
Devlet Sırrı Kurulu ve Gizlilik (14.05.2013)
Fikret İLKİZ

TBMM’nin 9 Mayıs 2013 tarihli oturumunda görüşülmesi ertelenen Devlet Sırrı Kanunu Tasarısına göre acaba bilgi ve belgelere devlet sırrı damgasını kim vuracaktır? Tasarısının 6. maddesine göre bilgi ve belgelere devlet sırrı niteliğini verme yetkisi Başbakanlık Müsteşarının başkanlığında; Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanlıkları müsteşarlarından oluşan Devlet Sırrı Kuruluna ait olacaktır. Kurul Başbakanlık Müsteşarının daveti üzerine toplanacak ve sekretarya hizmetleri Başbakanlıkça yerine getirilecektir. Kurulun çalışma esas ve usulleri Devlet Sırrı Kurulu tarafından belirlenecektir.

Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Bakanlar, Milli Güvenlik Kurulu ile diğer kamu kurum ve kuruluşları kendi görev alanlarına ilişkin bilgi ve belgelerin devlet sırrı olarak belirlenmesini isterlerse bağlı bulundukları bakanlıklar aracılığıyla Kurula teklifte bulunabileceklerdir.

Cumhurbaşkanlığına ait bilgi ve belgelerin devlet sırrı niteliğinde olup olmadığına kim karar verecektir?

Hükümet Tasarındaki gerekçeye göre, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri ile paralellik sağlanmak istenmiştir. CMK’nın “Devlet Sırrı niteliğindeki bilgilerle ilgili tanıklık” halini düzenleyen 47 inci maddesinin (4) fıkrasına göre, cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu olduğunda “sırrın” niteliğini ve mahkemeye bildirilmesi hususunu kendisi takdir edecektir. Tasarıya göre Cumhurbaşkanlığına ait bilgi ve belgelerin devlet sırrı niteliğinde olup olmadığına Cumhurbaşkanı tarafından karar verilecektir.

Dolayısıyla devlet sırrı belirleme yetkisi en geniş olan Cumhurbaşkanıdır.

Ayrıca Başbakan’ın başkanı olduğu Devlet Sırrı Üst Kurulu kurulacaktır. Bilgi ve belgelerin nitelenmesine ilişkin Devlet Sırrı Kurulu kararlarına karşı açılan davalarda nihai olarak görüş bildirmekle görevlidir. Devlet Sırrı Üst Kurul’u Başbakanın başkanlığında; Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri bakanlarından oluşacaktır. Üst Kurul, Başbakanın daveti üzerine toplanacak ve çalışma esas ve usulleri Kurulca belirlenecektir.

Adalet Komisyonu Hükümetin Tasarısına karşılık herhangi bir Üst Kurul daha oluşturulması yerine “Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulu” kurulmasını yeterli görmektedir. Bu Kurul’un Başbakanın başkanlığında; Adalet, Dışişleri, İçişleri ve Milli Savunma bakanlarından oluşmasını uygun görmektedir. Kurulun sekretarya hizmetleri ise Başbakanlık Müsteşarlığı tarafından yürütülecek ve Kurul Başbakanın daveti üzerine toplanacaktır.

Tasarıya göre, devlet sırrının süreleri nedir ve nasıl belirlenecektir?

Bir bilgi ve belgenin Devlet sırrı niteliğinde olup olmadığı veya süreleri Kurulca her zaman değiştirilebilir veya kaldırılabilir.

Tasarının 7 maddesine göre, Devlet Sırrı Kurulu bilginin / belgenin “süreli” veya “süresiz” olarak Devlet sırrı niteliğinde olup olmadığına karar verilebilecektir. Böylelikle iki süre kabul edilmiştir. Biri süresizdir. Diğeri ise, Kurul tarafından süre konulmasıdır. Süreli olarak devlet sırrı olduğuna karar verilen belgelere verilen devlet sırrı süreleri her bilgi ve belgenin üzerinde belirtilecektir. Eğer süre konmuşsa, bu süre kural olarak 75 yılı geçmeyecektir

Tasarının bu maddesinden anlaşıldığına göre süresi belirtilmeyen yani süresiz Devlet sırrı olarak kabul edilen bilgi ve belgelerin devlet sırrı niteliği on yılda bir; on yıldan fazla süreli olanların nitelikleri ise beş yıllık sürelerle yeniden gözden geçirilecektir.

Süresiz devlet sırrı niteliğine sahip bilgi ve belgeler, Kurulca aksi kararlaştırılmadıkça elli yıl sonra bu niteliklerini kaybedecektir.

Tarafı olduğumuz ikili veya çok taraflı antlaşmaların gizliliğe ilişkin hükümleri Tasarıda saklı tutulmuştur. Bu antlaşmalara ilişkin gizlilik derecesi verilmiş bilgi ve belgeler, niteliğine göre devlet sırrı olarak veya diğer gizlilik derecesine sahip olarak kabul edilecektir. Karşılılık esası dikkate alınarak yine Tasarının 7. maddesinde yazılı süreler uygulanacaktır.

Devlet sırrı değil ama “gizli bilgi ve belge” neye denir?

Tasarının 4 maddesinde “Devlet sırrı niteliği taşımayan diğer gizli bilgi ve belgeler” tanımlanmıştır. “Devlet sırrı niteliği taşımayıp da, açıklanması veya öğrenilmesi hâlinde ülkenin ekonomik çıkarlarına, istihbarata, askerî hizmetlere, idarî soruşturmaya ve adlî soruşturma ve kovuşturmaya zarar verebilecek nitelikteki veya yetkili makamlar tarafından gizlilik derecesi verilmiş bilgi ve belgeler, gizli bilgi ve belge olarak kabul edilir.”

Bu tür “gizli bilgi ve belge”nin “gizlilik” süreleri nasıl belirlenecektir?

Yine Tasarının 7 maddesi uygulanacaktır. Ancak, süreler bu maddede belirtilen sürelerin yarısını geçemez. Bir bilgi ve belgenin “gizli” nitelikte olup olmadığına veya hangi sürelerle “gizli” sayılacağına karar verme yetkisi olan Kurul, kabul ettiği süreleri veya süresizlik halini her zaman değiştirilebilir veya kaldırılabilir. Tasarının 4 üncü maddesinde tanımı yapılan “gizli bilgi ve belge” hangi süreyle gizli niteliktedir? İlki, “gizlilik” süresizdir. Kurul tarafından aksi kararlaştırılmadıkça, bilgi ve belge “gizlilik” niteliğini 25 yıl sonra kaybeder. Süresizlik hali, Kurulca beş yılda bir gözden geçirilecektir. İkincisi ise süre verilmiş olmasıdır. Eğer gizli bilgi ve belgenin “gizlilik” niteliği Kurul tarafından 10 yıldan fazla bir süre olarak belirlenmişse, iki buçuk yıl içinde bu niteliği yeniden gözden geçirilecektir.

Acaba Tasarıda “Devlet sırrı ve devlet sırrı niteliği taşımayan bilgi ve belgelerin mahkemelere verilmesi” nasıl düzenlenmiştir?  

Mahkemeler tarafından istenen bilgi ve belgeler gönderilecek midir?

Tasarının 8. maddesine göre eğer bilgi ve belge devlet sırrı ise; mahkemelerce talep edilen devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi ve belgeler, Devlet Sırrı Kurulu tarafından gerekçesi belirtilmek suretiyle Mahkemelere verilmeyebilir. Buna karşılık verilmeyen bilgi ve belgeler davada ilgili aleyhine sonuç doğurmayacaktır.

Devlet sırrı niteliği taşımamakla birlikte gizli bilgi ve belgelerin mahkemelerce talep edilmeleri hâlinde ise gönderilmeleri esastır.

Buna karşılık eğer bu bilgi ve belgeler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca gerekçesi açıklanmak suretiyle mahkemelere gönderilmeyebilecektir. Ancak, gönderilmeme gerekçesi mahkemelerce yeterli bulunmadığı takdirde bu bilgi ve belgelerin gönderilmesi zorunludur. Cumhuriyet başsavcılıklarınca talep edilen bilgi ve belgeler hakkında da aynı uygulama geçerli olacaktır.

13 Mayıs 2013

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN