Post image
Çocuk intiharları ve kadın cinayetleri artacak

İpek ÖZBEY

Cezaevi firarisi katil, Ceren Özdemir’i evinin önünde katletti… Mahkeme Şule Çet’i 20. kattan atan katilin ağırlaştırılmış müebbet cezasını, “iyi hal”den müebbete indirdi… Türkiye iki kadın cinayetini tüm boyutlarıyla tartıştı, ama asıl yaklaşmakta olan büyük tehlike gözden kaçtı: AKP’nin küçük yaşta evliliklere af getiren düzenlemesinde yaş farkının 15 olarak benimsenmesi, sonuçları itibarıyla büyük toplumsal çalkantılara yol açacak nitelikte. İstanbul Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Adem Sözüer’e göre bu, çocuk intiharlarının ve kadın cinayetlerinin artmasına yol açacak!

Cinsel istismar mağduru kız çocuklarının, suçun failiyle evlenmeleri koşuluna bağlı af çalışmasında, kadın vekillerin 10 yaş isteğine ret geldi. Bize anlatır mısınız, kim ne istiyor?

Bazı kişiler, kız çocuğunun onu istismar edenle beş yaş, kimi 10 yaş, bazıları ise 15 yaş farkı olması halinde tecavüzcü affedilsin diyor. Kız çocuklarının üzerinden, insani, bilimsel ve ahlaki olmayan bir pazarlık ve dezenformasyon var. Ancak şu an kimin ne istediğini bilmek için, hem uzak hem de yakın geçmişi hatırlatmak lazım. Eski ceza kanunu İtalyan Zanerdelli Kanunu’ndan alınmıştı. O dönemin koyu Katolik inançlarını yansıtan maddeleri de alındı. Tecavüzcüsüyle evlenme durumunda, hem tecavüz eden hem de suça iştirak eden herkese cezasızlık öngören bu madde de o İtalyan kanunundan alınmıştır. Yani “yerli ve milli” değil. Bu maddenin temelinde yatan zihniyet şudur: Kız çocuğu veya yetişkin kadın tecavüze uğrayarak ağır biçimde “kirletildi”. Namusu lekelenmiş mağdur toplumda saygın bir konum elde edemez, artık kimse onu istemez, evlenip aile kuramaz. Öyleyse, mağduru tecavüzcüsüyle evlendirerek, ona evli kadın statüsü kazandıralım ve “lekesini” temizleyelim. Ağır travma içindeki mağduru ömür boyu mağdur eden, insan haysiyetini ağır biçimde zedeleyen tecavüzcüsüyle evlendirme düzenlemesi 2005 Türk Ceza Hukuku Reformuyla kaldırıldı. Uzak geçmiş böyle.

“LİSEDEKİLERİ TUTAMAYIZ”

Peki, yakın geçmiş?

Tecavüzcüsüyle evlendirme uygulaması 2005’te kaldırıldı, ama kural olarak 17 yaşını tamamlamış çocukların evlenmesi kanunen yasak olmasına rağmen, hem çocukların kendi aralarında, hem de kız çocuklarının yetişkinlerle imam nikâhı veya başka adlar altında bir araya getirilmesine devam edildi. Bunlara erken yaşta evlilik veya çocuk evliliği demek doğru değil. Çünkü ortada hukuken geçerli bir evlilik yok. Bu sözde evliliklerde, iki durumu ayırmak çok önemli. İlk durum kız çocuk ve erkek çocuk örneğin 15 yaşındayken, aileleri tarafından “sizi evlendirdik” deyip bir araya getiriliyor. Birlikte yaşamaya yönlendirilen çocuklar, karıkoca olduklarını düşünüp cinsel ilişkiye giriyor. Burada çocuğun cinsel istismar suçu söz konusu olmaz.

Neden?

Çünkü iki taraf da çocuk; cebir, tehdit, hile, şiddet de yok. Çocukların suçu yok. Bu gibi hallerde sorumluluk ebeveynlerin ve buna bilerek göz yuman yetkililerin. Ancak Yargıtay bu olaylarda 15 yaşındaki erkek çocuğu cinsel istismar suçundan cezalandıran bir içtihat yarattı. Erkek çocuğu, cezalandıran bu içtihat, kanuna, hukuka, mantığa aykırı. Bunun çözümü, tecavüzcüsüyle evlendirmeyi geri getirerek olmaz. Çözüm, akran çocuklar arasında cebir şiddet olmadan gerçekleşen cinsel davranışlara ceza verilmeyeceğinin kanuna açıkça yazılmasıdır. Konunun uzmanı olan hukukçular, çocuk psikiyatristleri, psikologlar gibi tüm uzman grupları bunu öneriyor. Ama biz, çocuklara kanundışı sözde evlendiklerinde göz yumanlara, bunu yapan ebeveynlere ve bunlara göz yuman yetkililere bir şey demiyoruz. Buna karşın, sözde evlendirilen veya yaşıtıyla flört ilişkisinde cebir şiddet cinsel olmadan kız arkadaşıyla cinsel davranışlarda bulunan 14/15 yaşındaki erkek çocuklarını hapse atıyoruz.

Şimdiye kadar cinsel suçlarla ilgi kanun değişiklikleri de yapıldı. Farklı uzmanlık alanlarının da desteklediği bu öneri niçin yasalaşamadı?

Çünkü, ebeveynlerin imam nikâhı veya başka bir ad altında birlikte yaşamaya yönlendirilen çocuklar arasındaki cinsel ilişki meşru görülüyor. Ama 15 yaşındaki iki liseli, arkadaşlık yapıp bunu cinselliğe vardırırsa, bu günahtır, ahlakdışıdır, o nedenle, cezalandırılmalıdır, diyen bir anlayış var. Bu anlayış hep vardı. Yeni oluşmadı. Kanun çalışmalarında, farklı partilerden siyasetçilerden, hocam cezalandırmazsak “lisedekileri tutamayız” gibi garip sözleri hep duyduk. Ama diyelim ki ahlaka aykırı. Ceza kanunları ahlaka aykırı her yanlış davranışı cezalandırmıyor ki. Örneğin yalan söylemek de ahlaka aykırıdır. Hemen herkes söyler de. Ama hile ve dolandırıcılık boyutuna varmadığı sürece cezalandırılmıyoruz. Her suç ahlaka da aykırıdır. Ama her ahlaka aykırılık suç değildir.

Birinci durum net. Akran çocuklar arasında cebir, şiddet olmayan haller istismar olmaz diyorsunuz. Peki, ikinci durum?

İkinci durum, kız çocukların genellikle, -ki bunlar 12-16 yaş arasında- yetişkinlerle, karı-koca gibi birlikte yaşamaya zorlanması olaylarıdır. İşte asıl cinsel istismar suçu buradadır. Evlenme koşuluna bağlı olarak affedilmek istenen, kız çocuklarına yönelik cinsel istismar suçu işleyenlerdir. Ama bunu haklı göstermek için, önce değindiğim, cebir, şiddet olmadığı halde akran çocuklar arasında gerçekleşen cinsel davranışların, Yargıtay’ın yanlış içtihadı nedeniyle cezalandırmaları ön plana çıkarılıyor. Ama dediğim gibi orada zaten çocukların suçu yok. Yargıtay’ın yanlış içtihadı da, istismar suçuna evlenme koşullu af getirerek çözümlenmez. Aslında o çocukları düşünen yok. Asıl istenen, 12-16 yaş arasında cinsel istismar mağduru kız çocukların, imam nikâhı veya başka adla birlikte yaşamalarını, evlenme koşullu afla meşrulaştırmak. Nitekim yakın geçmişte bir girişim yapılmıştır.

O girişimi anlatır mısınız?

2016’da TBMM Genel Kurulu’nda iktidar ve muhalefetin üzerinde uzlaştığı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” görüşülürken, gece yarısı dönemin sayın bakanı aniden bir önerge vermiş ve çocukların cinsel istismarı suçunda, evlenme koşuluna bağlı olarak geçmişe yönelik bir cezasızlık getirmek istemiştir. Kabul edilen önergeye göre 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçunda, mağdurla failin evlenmesi durumunda” devam eden davalarda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilecektir. Bu düzenleme esas itibarıyla bir af öngörmekteydi. Ancak kabul edilen önerge kanunlaşmada, başta hükümet partisinin tabanındaki kadınlar, hükümete yakın duran KADEM gibi kadın STK’ler dahil olmak üzere, muhalefet partileri ve tüm toplum kesimlerinden çok büyük olumsuz tepki gördü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ayrımcılığa da yol açacak bu önergenin gündemden kaldırıldığı açıkladı. Aile Bakanlığı da “Artık gündemimizde yok” demişti.

HER KURUM GÖZ YUMAR

Ve tekrar gündeme geldi; cinsel istismar suçu mağduru kız çocuğu ile suçu işleyen arasında 10 yaş mı olsun, 15 yaş mı olsun, evlendirip cezadan kurtulsun tartışması başladı. Resmi evliliğin sürmesi, şikâyet gelmemesi üzerinde de duruluyor.

Bu açıkça tecavüzcüsüyle evlendirmenin geri getirilmesi anlamına geliyor. Sık yaşanan bir örnek verelim: 12 yaşındaki kız çocuğunu ondan 15 yaş büyük yakın akrabası kaçırıyor, tecavüz ediyor. Aileler imam nikâhı kıyar. Kız çocuğu suç sonucu hamile kalır. Hekim bunu bildirir. Devletin hiçbir yetkilisi kanunları uygulamaz. Her kurum göz yumar. Hiçbir kimse demez ki 12-13 yaşındaki kız çocuğu nasıl olur da ona tecavüz edenle birlikte yaşar? Nasıl olur da çocuk koruma altına alınmaz, doğurmasına ve cinsel istismara uğramasına izin verilir? Bu arada tek yapılan dava açmaktır. Dava sürerken ikinci, üçüncü çocuk olur, kız çocuğu erişkin olunca, evlenilir. Hiçbir görevini yapmaya kurumlar ve siyaset “Ama çocukları var şimdi affedelim” demeye başlar. Şikâyet olmaması kriteri, hukuk dışıdır. 12-13 yaşındaki kız çocuğunu 30 yaşındaki bir erkekle imam nikâhı adı altında birlikte yaşamaya zorlanırken ebeveynler ve yetkililer olan bitene seyirci kalırken, o çocuğun şikâyeti söz konusu olabilir mi? Resmi evliliğin sürmesi kriteri de çok yanlış. Evlilik ya vardır ya yoktur. Resmi/gayri resmi evlilik hukuken mümkün olamaz.

AF GETİRİLMEK İSTENİYOR

Bu ortamda affı konuşmamız doğru mu? MHP’nin teklifini beklemeye almasını nasıl yorumlarsınız?

Toplumdan gelen tepkiler ve muhtemelen af kapsamına hangi suçların dahil edileceği konusunda anlaşma olmadığı için beklemeye alındı. Ama bu af yapılmıyor anlamına gelmiyor. Çünkü tecavüzcüsüyle evlilik yoluyla çocuk cinsel istismarını işleyen pek çok kişi için af getirilmek isteniyor. Ama bu af, “gayri resmi evlilik”, “erken evlilik” gibi gerekçelerle yapılarak, toplumun affa karşı tepkisi önlenmek isteniyor. Türkiye’nin şu anda tek gündemi tecavüzcüsüyle evlendirmenin önlenmesi olmalı.

TECAVÜZCÜSÜYLE EVLENDİRMENİN KAPSAMI GENİŞLER

Tecavüzcüsüyle evlendirilecek! Toplumdaki algı böyle!.. Ancak AKP yöneticileri burada da “Böyle bir şey yok. Geçici madde eklenecek ve tarih konulacak” açıklaması yapıyor. Amaç ne?

Geçici madde ve tarih konmasının hiçbir önemi yok. Çünkü 12-16 yaşında olup 10-15 yaş büyük erkekler tarafından cinsel istimara uğrayıp imam nikâhı ile aileleri tarafından “gayri resmi olarak evlendirilenler” veya güya “erken evlilikler” için bir kanun yapılmak isteniyor. Cinsel istismara dayalı bu tür “gayri resmi” veya “erken evlilikler” devam edeceğine göre, söz konusu maddenin geçicisi olmaz. Üstelik cebir tehdit yoluyla işlenen cinsel istismar suçları da bundan bir şekilde yararlanır. Uygulamadaki herkes bilir, çeşitli yöntemlerle aileye ulaşılır, mağdur ifade değiştirir, “zorla olmadı, evlenecektik” der. Böylece cebir şiddete dayalı cinsel istismar suçu işleyenler de kapsama girer. Tecavüzcüsüyle evlenme geri gelsin diyen, 12 yaşında çocuğun 23 yaşındaki amcasının oğlu tarafından kaçırılıp tecavüz edilmesine “rızasıyla kaçtı, rızasıyla ilişki kurdu” diye kararlar verilen bir uygulamada, tecavüzcüsüyle evlendirmenin kapsamı da genişler.

RAPORLARIN ÜSTÜ ÖRTÜLÜYOR

Nasıl sonuç doğurur?

Medeni Kanun’daki evlenme yaşı, kâğıt üzerinde kalır. Türkiye’nin 12-16 yaş arası kız çocuklarını, yetişkinlerin imam nikâhı veya başka ad altında birlikte yaşamaya zorlanması da kalıcı olur. Belki de istenen budur. Çünkü bir yandan da, hekimlerin kız çocuklarının hamileliğini cinsel istismar suçu nedeniyle bildirme yükümlülüğü kaldırılmak isteniyor. Bu noktaya herkesin dikkatini çekmek istiyorum. Mahkemeler çocuk psikyatristlerinden cinsel istismar vakalarını örttürecek şekilde rapor yazmalarını talep ediyor. Yani şu andaki kanunlara rağmen tecavüzcüsüyle evlendirme fiilen uygulanmak istenmekte. Hekimler kesinlikle mahkemeden geldi diye cinsel istismara kılıf hazırlayacak şekilde raporlar yazmamalı. Çocukların suç mağduriyetiyle ilgili bir olguyu gördüklerinde mutlaka bildirmeli. Devletin, ülkenin en ücra köşesinde etkin biçimde örgütlendiği günümüz Türkiyesi’nde, kamu görevlileri aracılığıyla söz konusu “gayri resmi” evliklere göz yummayıp müdahale ve denetim, aydınlatma gibi yollarla söz konusu “gayri resmi” evliliklerin çok büyük ölçüde önleneceği aşikârdır. Bunu yapmayıp 15 yaşını tamamlamamış kız çocuklarını, cinsel istismar suçunu işleyen yetişkin erkek faillerle resmen evlendirmeye yönlendirmek, taraf olduğumuz birçok uluslararası sözleşmeye de aykırıdır. Ne çocuk haklarının ne de anayasada çocukları koruyan düzenlemelerin bir anlamı kalır. Çocukların cinsel istismarı suçunda korunan hukuki değer, çocuğun cinsel dokunulmazlığı, cinsel gelişimin ve yüksek yararının korunmasıdır.

Sonradan evliliğin gerçekleşmiş olması, ihlali ortadan kaldıracak nitelikte değildir, doğru mu?

Kesinlikle. Çocukların ruh sağlığı ve gelişimi gibi pek çok açıdan evlenmeye bağlı her af veya cezasızlık düzenlemesi, cinsel istismar mağduru çocukların haklarının ikinci bir kez ihlali, bu suçları işleyen fail ve suç ortaklarını mükâfatlandırma, ceza adaletinin etkinliğini sarsma sonucunu doğuracaktır. Çocukların cinsel istismarı suçları işlendiğinde toplumda büyük bir tepki oluşmakta ve cezaların ağırlaştırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmaktayken diğer yandan söz konusu geçici madde ile kapsamlı af sonucu doğurabilecek kanuni düzenlemelere gidilmesi ciddi bir çelişkidir.

KİRLETİLMİŞ BİR OBJE!

“13-14 yaşında bir yetişkinle karı-koca gibi yaşamaya zorlanan çocuk sadece cinsel değil diğer tür şiddetin de mağduru olmaktadır. Böyle hallerde kız çocuğu intihar edip hayatını kaybetmekte, bazen de şiddete dayanamayıp istismarcıyı öldürüp bu kez de cezaevine girmektedir. Asıl önemlisi sık sık canavarca his saikiyle kadın cinayetinin işlendiği ülkemizde, tecavüzüyle evlendirme, bu cinayetleri işleyen zihniyetin de onaylanması anlamına gelir. Çünkü bu cinayetlerin ardındaki anlayış, kadını sahip olunacak bir obje veya cinsel tatmin konusu olarak görmektir. Tecavüzüyle evlendirme de aynı zihniyet durum söz konusu. Çocuk hak sahibi, maddi ve manevi varlığını geliştirmeyi hak eden bir varlık değil, cinsel istismar suçunun fail tarafından kirletilmiş bir obje olarak görülmektedir. Türkiye özellikle kız çocuklarına böyle bir gelecek mi vaat edilmektedir?”

ERKEN EVLİLİK DEMEYİN!

Siyasetin argümanı şu: “Şimdi gerçek evlilikler var, ortada çocuklar var, anneler var. Erken yaşta evlendi diye eşler işyerlerinden alınıp cezaevine konuyor. Bunu görmezden mi geleceğiz?”

Aslında bu gerekçe tam da tecavüzcüyle evlendirmenin meşru görüldüğünü ifade ediyor. Bir kere hukukumuza, medeni kanuna göre de “erken yaşta evlilik” diye bir durum söz konusu değil. “Erken evlilik” konuyu çarpıtan ve çocukların cinsel istismarını örtmek için uydurulmuş bir terim. 12-16 yaşındaki kız çocuklarını kendilerinden 10-15 yaş büyük yetişkinlerle, imam nikâhı ya da başka adla birlikte yaşamaya zorlanmaları “erken evlilik” olarak nitelendirilemez. Bu gerekçeyi ileri sürenler esasen, “12 yaşındaki kız çocuğuna ondan 15 yaş büyük erkek tarafından tecavüz edilmesi şayet imam nikâhı adı altına yapılırsa cinsel istismar suçu değildir” demek istiyorlar. Gelişim sürecindeki çocukların o yaşlarda, bir rızasından söz edilemez. Nitekim Türk Ceza Kanunu’nun 15 yaşını tamamlamamış çocukların cinsel ilişkiler konusunda geçerli bir rızası olamayacağını kabul etmektedir. Söz gelimi bir erkek yetişkin 13 yaşındaki kız çocuğu ile cinsel ilişki kurduğunda cebir veya tehdit vs. olmasa dahi bu “tecavüz” olarak söylenen bir cinsel istismar türüdür.

ANA MUHALEFETİN ENERJİK BİR KARŞI ÇIKIŞI YOK GİBİ

Ceza hukukçusu olarak önerinizi öğrenebilir miyim?

Gelinen noktada yapılması gereken, akran çocukların kendi aralarında cebir, şiddet tehdit veya hile taşımayan cinsel davranışlarına ceza verilmeyeceğine ilişkin bir düzenleme yapılmasıdır. Bunun için iktidarda veya muhalefette tüm siyasi partiler çocuk hakları ortak paydasında hareket etmeli. Ancak gözlemim ana muhalefet patisinden kimileri, tecavüzüyle evlendirmeye pek itiraz etmiyor gibi. Yanılıyor olabilirim ama ana muhalefet partisi 2016’da olduğu gibi enerjik bir karşı çıkışı yok gibi. Önerim sadece hukukçuların değil, çocuk psikyatristleri, psikologlar gibi tüm ilgili kesimlerin bir araya gelip bir düzenleme önerisi hazırlamasıdır. Temel ilke ise böyle bir düzenlemede hiç bir şekilde fail-mağdur evliliği gibi bir durumun yer almamasıdır. Düzenleme, sadece aralarında 3-4 yaş gibi belli bir yaş farkı olan “çocuk akranlar arasında cebir tehdit, hile olmaksızın” gerçekleşen cinsel davranışları kapsamalıdır. Bu düzenleme geçmişe de etkili olur. Kanuna aykırı Yargıtay içtihadı nedeniyle cezalandırılan çocukların da sorunu çözülür. Ama şimdiki gibi kapalı kapılar ardında 12-16 yaşındaki cinsel istismar mağduru kız çocuklarını, 10 yaş büyük tecavüzcüsüyle mi yoksa 15 yaş büyük tecavüzcüsüyle mi evlendirelim diye pazarlık yapmak dahi, çocuk intiharları ve kadın cinayetlerini arttırır.

(Cumhuriyet,09.12.2019)

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN