Post image
Cezaevlerindeki doluluk her gün artıyor…

 

Görünen o ki; artacakta…

Çünkü her gün eften püften tartışmalarla insanlar birbirlerini öldürüyor… Keza gün geçmiyor ki bir genç kız veya kadın öldürülmesin…

Öyle ki; cezasızlıktan cesaret alan erkekler; kadına uyguladıkları şiddet konusunda kendilerini aşmış bulunuyorlar ve cinayetlerine “intihar” süsü vermek için de her şeyi yapıyorlar…

Aileden sorumu bakan bile “şaibeli ölümlerin” kadın cinayeti sayılamayacağını, bunlar sayıldığı için kadın cinayetleri artmış gibi görüldüğünü ileri sürerken hemen her gün intihar gibi gösterilen şaibeli kadın ölümlerinin bir cinayet olduğu da ortaya çıkıyor…

İşte bakın; Gaziantep’te 13 Ağustos’ta balkondan düşerek öldüğü öne sürülen 17 yaşındaki Duygu Delen’i erkek arkadaşı Mehmet Kaplan’ın (20) attığı ortaya çıktı. Duygu’nun ölümüne ilişkin iddianame kabul edildi… Duygu’ya olay öncesi birçok kez şiddet uyguladığı, Kaplan’ın ailesinin de bunu bildiği kaydedilen iddianamede; alkol ve uyuşturucu kullanan Mehmet Kaplan’ın olay günü bayıltana kadar genç kızı dövdüğü ve balkondan atarak intihar süsü verdiğine dikkat çekiliyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması isteniyor…

Ve İstanbul Bahçelievler’de yaşanan büyük bir patlama sonrası (ki doğalgaz patlaması sanılmıştı) evinde öldüğü sanılan Fatma Mavi’yi (31) de erkek arkadaşının boğarak öldürdüğü, sonra da suçu üstünden atmak için evde yangın çıkardığı ortaya çıktı…

Hemen bugün yeni bir olay var… Ankara’da bu kez… Liseli Gamze… O da Duygu gibi henüz 17 yaşında… Kızılcahamam’da termal bir otelin 5. Katından düşerek (?) yaşamını yitirdi… İntihar mı, cinayet mi araştırıla dursun arkadaşları, Gamze’nin hayat dolu olduğuna dikkat çekiyor… Yani intihar iddiaları havada kalıyor… Ki Şule Çet olayını anımsatıyor…

Yani şaibeli olduğu ileri sürülen pek çok olay kadın cinayeti çıkıyor… Bu konuda sonuç olarak da; “şaibeli” denilen olaylara yetkililerin bakış açısını değiştirmeleri ve cinsiyet ayrımcı politikalardan, söylemlerden vazgeçmeleri, cezasızlığı ortadan kaldırıcı acil çalışmalar yapmaları gerekiyor…

Cezaevlerinde doluluk oranı yüzde 10.1 arttı

Bu arada; Türkiye istatistik Kurumu (TÜİK), 2019 yılına ilişkin ceza infaz kurumu istatistiklerini açıklamış… Ceza infaz kurumlarındaki kişi sayısı 2019’da bir önceki yıla göre yüzde 10,1 artarak 291 bin 546 olmuş…

Yüzde 84.1’inin hükümlü olduğu belirtilen bu kişilerin yüzde 96,1’ini erkekler, yüzde 3,9’unu kadınlar oluşturuyormuş…

Türkiye’de 100 bin kişi başına düşen ceza infaz kurumundaki kişi sayısı 2010’da 163 iken, 2018’de 323’e ve 2019’de 351’e çıkmış… Geçen yıl 12 ve daha yukarı yaştaki her 100 bin kişiden 430’u ceza infaz kurumuna girmiş…

Söz konusu istatistiklere göre; bir hükümlünün aynı yıl içinde bir veya daha fazla giriş-çıkış kaydı dikkate alındığında, geçen yıl ceza infaz kurumlarına 281 bin 605 hükümlünün giriş yaptığı, 291 bin 212 hükümlünün de kurumlardan çıktığı görülüyor…

Gördüğünüz gibi cezaevlerinde bir yılda yaşanan hareketlilik 500-600 bin dolayında…

Bu rakamlar; yeni adliyeler, yeni cezaevleri yapmak, açmak yerine suçu azaltıcı çalışmalar yapmanın ne denli olduğunu da ortaya koymuyor mu sizce?

İyi haftalar

Umut Vakfı

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN