Post image
Buzdağının Görünen Yüzü (22.01.2013)

Bireysel silahlarla işlenen suçlar “şiddetin en uç noktası” ve buzdağının görünen yüzüdür. Çünkü elinizde resmi veri olmasa dahi bir şekilde medyada yer alan haberlerden bir bilgi derlemeniz mümkün olur. Ancak buzdağının görünmeyen, daha büyük olan, su altındaki gizli kısmı için resmi veriye muhtaçsınızdır. Bugün Sosyal Güvenlik Kurumunun emeklilik yaşı ile ilgili yapmış olduğu düzenlemelerin temelinde Türkiye’nin yaşlılık haritası araştırmasının sonuçları yatar. Devlet politikası geliştirirken, uzun dönemli önlemler ve değişimler hedeflenirken bilgiye, sağlıklı veriye ihtiyaç duyarsınız. Türkiye’de aile içi şiddetle mücadele etmek isteniyorsa, o zaman ülkenin “Şiddet Haritası”nın çıkarılması şarttır. Bu haritaya göre hangi bölgelerde ne tür suçların yaygın olduğunu ve nasıl mücadele edebileceğinizi belirlersiniz. Aksi taktirde uygulamaların hepsi günü kurtarmaya yarar, kalıcı çözüm üretemez.

Bugün bir kadına 24 saat koruma verilebilmesi için 4 polisin vardiyalı çalışması gerekmektedir.  Açıklanan rakamlara göre Türkiye’de halihazırda 7 bin kadın, polis tarafından korunmaktadır (bu elbette koruma verilen kadınların sayısıdır. Her koruma talep eden kadınımızın isteği ne yazık ki kabul edilmemektedir).  Toplamda 28 bin polis gücü bu kadınlarımızı korumak için istihdam edilmektedir. Bu durumda polis gücünün yaklaşık %10’u kadınlarımızı korumak için çalışıyor demektir. Her koruma talep eden kadınımıza polis verilebilseydi belki de bu oran %30’ları bulacaktı. Bu çok ciddi bir orandır. Dolayısı ile ciddiye alınarak kalıcı çözüm üretilmesini gerektirir.

Kalıcı çözümler tek bir hamle ile sağlanamaz. Mesela her koruma talep eden kadınımıza “panik butonu” verebilsek, bu sadece “kısa vadeli” bir çözüm üretir. Çünkü kadına yönelik şiddeti azaltamaz, yok edemez. Sadece korunmayı arttırır. Orta vadede ise mevcut kanunların etkin bir biçimde uygulanması ve şiddet suçlarına karşı “sıfır tolerans”  gösterilmesi çözüm üretir. Bu şiddeti kısmen azaltır çünkü cezaların caydırıcı etkisi devreye girer. Ancak yine kalıcı çözüm üretmez. Kalıcı çözüm sorunun kökten ele alınması ile mümkün olur. Yani şiddeti azaltmak, hatta yok etmek ile. Bunun için de “devlet politikası” gereklidir. Devlet politikaları da “sağlıklı veri” ile ele alınmış araştırmalar sonucu elde edilen “bilgi” ile üretilmelidir. Şiddet haritası uzun vadeli çözümlerin başlangıç noktasıdır.

Bu harita çalışması aslında bir başka önemli noktayı da ortaya çıkaracak güçtedir: Türkiye homojen yapıya sahip bir toplumdan oluşmaz. Bu nedenle belli bir örnek grup alıp incelediğinizde Türkiye’de toplumunun yapısı ile ilgili genel bir görüşe sahip olamazsınız. Çünkü Türk toplumu 1980 sonrası değişim dönemi ve 2000’ler deki büyük dönüşüm ile dünyaya entegre olmuş çok katmanlı bir toplum yapısına dönüşmüştür. Bu nedenle örnek olarak aldığınız grubun hangi katmanın, hangi kategorinin özelliklerini taşıdığını iyi bilmelisiniz. Mesela Türkiye bir yandan “çocuk gelinler” problemini çözmeye çalışırken aynı zamanda Avrupa ülkeleri içinde en fazla kadın CEO’ya sahip ülke konumundadır. Böylesi uç noktaları bünyesinde barındırabilen bir toplum homojen özelliğini kaybetmiştir. Şiddet ise hem çocuk gelinler hem de kariyer sahibi kadınlar arasında mevcuttur. Ancak ortaya çıkış şekilleri ve mücadele yöntemleri farklılık göstermektedir. O yüzden de sağlıklı bir mücadele programı oluşturmak için de bu haritaya ihtiyaç vardır. Her katmanı doğru tanımlama ve her katmanın kendi içindeki problemlerine özel çözümler üretebilme kapasitesini geliştirirseniz çağdaş toplumlar arasında yerinizi alırsınız. Umarız bu günler bize çok uzak değildir.

İyi haftalar,
Umut Vakfı

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN