Post image
Bu da oldu: Sevgilisini dinamitle öldürdü

kadın cinayeti

Eğitim seviyesinin ve kalitesinin giderek düşmesiyle, ailesel bağlardaki, insan ilişkilerindeki yozlaşmayla paralel olarak kadın cinayetleri de durmak bilmiyor. Hemen her gün bir kadının öldürüldüğü ülkemizde maalesef boşanmalardaki anlaşmazlıklar sonucu son zamanlarda kadın cinayetleri katliam boyutunda seyrediyor… İşte Antalya’da eski bir madenci gönül ilişkisi yaşadığı kadının evini dinamitle patlattı. Patlamada kadın ve kendisi öldü…

Küresel dünyada benmerkezciliğin yayılması insan ilişkilerinde de deformasyona neden oluyor… Kadının çalışması, ekonomik özgürlüğünü kazanması evlilikleri de etkiliyor ve kadın eskisi gibi evlilikte tabiri caizse “çile çekmek” istemiyor. Sevmeyi, sevilmeyi, birbirine saygı duymayı beceremeyen çiftler, sonuç olarak maddi ve manevi “paylaşmayı” da beceremiyorlarsa evlilikler çatırdıyor. Boşanma aşamasına geliniyor, boşanılıyor…

Ancak boşanmaların çoğunluğu hiç de öyle kolay olmuyor…

Evlilikte geçinemeyen çiftler, bu kez de boşanma sürecinde mal paylaşımı, çocuk paylaşımı konusunda anlaşamayıp birbirlerine giriyorlar. Bu kavgalar sadece eşler arasında değil, zaman zaman aileleri kapsar boyutlara varıyor…

Ki kadın cinayetlerinin bazılarına bakıldığında da, altında yatan nedenin bu olduğu görülüyor…

Bir kısım kadın cinayetinin ise; ayrılmakla birlikte bazı erkeklerin hala eski eşlerinin “sahibi” paranoyası içinde hareket ederek ve 10 yıllar bile geçmiş olsa kıskançlıkla işlendiği görülüyor…

“Katliam boyutunda” dedik kadın cinayetleri; keza son zamanlarda sadece boşandıkları kadını değil, onu koruyan, kızına, torununa sahip çıkan ebeveynlerini de acımasızca katlediyor erkekler…

Okumuş-okumamış, evli-bekar, ev kadını veya kariyeri, ekonomik durumu, yaşı ne olursa olsun her üç kadından birinin şiddet gördüğü bir gerçek…

Şiddetin boyutun evlerden çıktı hatta. Yolda, parkta, otobüste, işinden evine giderken bindiği araçta bile giyimini beğenmeyen tanımadığı insanlardan şiddet görüyor artık Türkiye’de kadın… Atatürk’ün tanınmasını sağladığı haklarla modern toplum düzeyine çıkarılmaya çalışan Türk kadınının günümüzde yaşadığı bu sorunlar gözardı ediliyor…

siddet_3315

Daha geçenlerde TBMM Genel Kurulu’nda kadına yönelik şiddetin en yoğun olduğu illerden Adana’da “kadına yönelik şiddet olaylarının araştırılması” için bir partinin verdiği önergenin gündeme alınması kabul bile edilmedi…

Aslında konu sadece Adana ile sınırlı değil… Tüm Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri bugün kadına, kız çocuklarına yönelik şiddet, istismar, taciz ve tecavüz olayları… Ve bu önemli sorunlarla mücadele etmek, çözümler üretmek de tüm ilgili ve yetkililerin en önemli görevi…

Biliyorsunuz daha geçenlerde Konya Selçuklu Bosna Hersek Mahallesi’nde bir adam boşandığı eşini ve eşinin anne-babasını 7 yaşındaki çocuğunun gözü önünde öldürdü. Balıkesir Gömeç’te kızını döven ve boşanma aşamasında olan damadıyla tartışan kayınpeder damadını silahla öldürdü, kardeşini yaraladı.

Şanlıurfa’da çocukları boşanma aşamasında olan aileler birbirlerine girdi. Kavga sırasında bir kişi otomobilini kavga ettiği ailenin üzerine sürdü. Taş, sopa ve silahların kullanıldığı kavga sırasında iki kişi ezildi…

56797

Evet toplumsal cinnetin önüne geçilemiyor ülkemizde… Hemen her gün bu tür vakalar gazetelerde yer buluyor. Aile ve Evlilik Danışmanı, Psikolog Cüneyt Kaya, evliliklerin, çiftleri duygusal anlamda beslemesi gerektiğini vurguluyor ve “Bu etkileşim gerçekleşmezse, eğer saygı ve sevgi de oturtulmamışsa sorunlar meyana geliyor. Diğer yandan baktığımızda iletişimsizlikte çiftleri olumsuz etkiliyor. Bireyler kendi aralarında sağlıklı diyaloğu kuramadıklarında problemleri büyüyor” diyor.

Evlenmeye karar veren çiftlerin seminer ve test sürecinden geçmesi gerektiğini vurgulayan Kaya, şu önerilerde bulunuyor:

“Bir ailede eğer çocuk varsa ebeveynlerin çok dikkatli olması gerekir. Çünkü çiftler çocuklarından dolayı tekrar ilişki kurmak durumundalar. Bu nedenle evlilik süresince ve sonrasında çiftler arasında saygı ve sağlıklı iletişimin devam etmesi gerekir. Aksi durum kişinin hem kendisine hem karşısındakine, hatta çocuğuna zarar verebilir. Bu anlamda evlilikler yeniden düzenlenebilir. Psikolog olarak ilerisi için evliliklerin sağlıklı sürdürülmesi ve problemlerin büyümemesi adına çiftlere kişilik testinin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Bireylerin uyumlu olup-olmadıkları tespit edilmeli ve profesyonelce evlilik seminerlerine tabi tutulmalılar. Hatta bu seminerlere akrabalarda dahil olmalı. Bu konuda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na sorumluluk düşüyor. Çünkü anne babasının yaşadığı sorunlar ilerisi için çocuk için model olur. Bu durum da kendi ilişkilerini düzenlerken sağlıksız karar vermesine neden olur…”

İyi haftalar

Umut Vakfı

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN