Post image
Bir ulusun doğuşunun öyküsü

 

Mustafa Kemal ERDEMOL

Sizi bilmem, ama herhangi bir şeyin kısa tarihi adını taşıyan bir kitap gördüğümde ilgilenmem çoğu zaman. Oysa bu da bilgiyi iletmenin bir başka yolu elbette. “Çoğu zaman” ilgilenmesem de çok uzak olduğum bir konuda yazılmış “kısa tarihleri” okurum elbette. Stephen Hawkings’in “Zamanın Kısa Tarihi” benzeri kitapları özellikle.

Tabii kimseye tarih böyle yazılır dediğim yok, uzmanları bilir nasıl yazılacağını, ben sadece kısa yazılmış “herhangi bir şeyin tarihi”nin malzemesinin eksik olduğuna inanırım.

Simon Jenkins’in “İngiltere’nin Kısa Tarihi” adlı kitabını aldım yine de. Hem İletişim gibi bir yayınevinden hem de Uygur Kocabaşoğlu gibi bir çevirmenin elinden çıktığı için. Saklayacak değilim; keyif aldım okurken.

İngilizlik nedir, bunu gayet iyi anlatıyor Jenkins. Asla “ırksal” bir yanıtı olmayan İngilizliği, hayli eski bir göçmen topluluk olan Galler kökenli Jenkins’den okumak tabii ki güzel. Çünkü sadece İngiltere’nin değil, İngilizliğin de göçmenlerce oluşturulduğunu okuyorsunuz kitapta.

KEŞKE DAHA UZUN YAZILSAYDI

Kraliyet’in gücü, bu güce halkın rızası da çok iyi ifade edilmiş, ama yine de Jenkins’in kendisine ait özel bir tarih görüşünün olmayışı, sadece alıntılardan oluşmuş bir kitapla baş başa bırakıyor bizi. Yaptığı okumalardan oluşturulmuş bir kitap bu.

Tabii çok çeşitli kitaplar okumasına karşın Sekizinci Henry için “İngiliz tarihinin Herkülü’ydü”yü nasıl bu kadar söyleyebildiğini anlayamıyorum tabii. Bu tarihçilerin üzerinde ortak oldukları bir belirleme değil.

İngiliz tarihinde en belirgin olan taraf otokrasiye her dönemde karşı çıkılmış olması. Bunu çok derin değilse de farklı dönemleri şöyle bir anlattığı bölümlerde görebiliyoruz. Ama keşke bunun için uzun, ayrı bir bölüm yazmış olsaydı.

İngiliz tarihine ilişkin her şeyi bilmek için yeterli bir kitap değil. Ama çok figür görebiliyor, rolleri hakkında bilgi sahibi olabiliyorsunuz. İyi, kötü adamlar, kadınlar geçiyor önünüzden, Sekizinci Henry de var Kraliçe Viktorya da. Ülkenin yaratılmasında önemli kimi olaylar, figürler var yani. Çok hoş elbette. Bugünün İngilteresinin nasıl ortaya çıktığını bir yerlerde anlatmanıza yetecek kadar “bilgi” var kesinlikle. Ama dediğim gibi yeterli değil.

410 yılında Saksonlar’ın yükselişiyle başlıyor kitap. Yalnızca, ele aldığı dönemin önemli olaylarını anlattığı bölümlere ayrılmış. Ancak hemen belirteyim, çok ama çok hızlı ilerliyor kitap. Okurken “iyi de bu acele ne?” diye sorduruyor insana. İngiltere’yi İngiltere yapan, ülke tarihinin en muhteşem, en tartışmalı hükümdarı Kraliçe I. Elizabeth’i bu kadar az sayfada anlatmak çok şey kaybettirir diye düşünüyorum.

Sekizinci Henry Papalığa savaş açıp İngilizler’e has bir mezhep kurmuş bir kraldır malum. Papalıkla mücadelesinin sonuçları bugün bile İngiltere’de hissedilir. Bu savaşı başlatmasına neden olarak evliliğinin Papalık tarafından onaylanmaması gösterilir. Tüm tarih kitaplarında böyle ele alınır. Yani, İngiliz krallığının papalıkla güç paylaşmak istemediği, kralın evliliğinin kabul edilmeyişinin aslında bir bahane olduğu yazılmaz. Maalesef Jenkins de böyle yaklaşmış bu olaya.

JENKINS DE FARKLI DEĞİL

İngiltere’de diğer batı ülkelerinden farklı bir gelişim oldu; diğer ülkelerde aristokrasi kiliseyle birlik olup köylülüğü ezerken, İngiltere’de aristokrasi köylülükle birlik olup Kilise’ye karşı çıktı. Krallık ile Papalık arasındaki güç paylaşımını kralın evlilik/boşanma meselesine indirgemeyi sever İngiliz tarih yazıcıları. Jenkins’de de bu var.

Jenkins kendisini zevkle okutan, iç tutarlılığı olan bir yazar. Guardian’da yazılarını okuyanlar bana katılacaklardır. Ancak kitabında 1066’dan başlayıp 1714’e kadar kralları, kraliçeleri son derece tutarlı bir biçimde anlatan Jenkins’in üslubu örneğin başbakanları anlatırken tekdüzeleşiyor nedense.

Kral Üçüncü Richard’ın Ratckliffe, Catesby ile Lovell adlı üç meclis üyesi vardı. “Fare, kedi, köpek” adı takılan bu üçlüye pek bağlıydı Üçüncü Richard. Onlarla ilişkilerinin sosyal, siyasi sonuçları da olmuştur. Kral ile bu üç meclis üyesinin eğlenceli olan ilişkilerini de uzunca görmek isterdim kitapta.

Kısa olmasına katlanılabilir belki ama geleneksel bir anlatı tutturmuş olmakla da benzerlerinden farklı değil Jenkins. Hoşuma gitmeyen bu. İngilizlerin bir de çok ama çok canlı bir sosyal yaşamı vardır. Ortaçağ İngilizlerinin özellikle. Buna da değinilseydi fena mı olurdu?

EMEĞİN DE BİR TARİHİ VAR

Koskoca İngiliz emek tarihinden, proleterinden söz edilmez mi hiç? 1055’de bir iç savaş sırasında henüz millet fikri de yokken “her iki tarafta savaşanlar İngiliz” diyerek savaşmayı reddeden, döneminin “savaş karşıtları” sayılacak askerlerinden de söz edilse çok iyi olurdu.

İşte bu yüzden herhangi bir şeyin kısa tarihinden hazzetmem. Ayaküstü bilgilendirme olur mu? Spencer Percival, İngiltere’nin onlarca Başbakan’ından biri. İngiliz tarihinde göze batar önemli bir rolü yok. Ama onu önemli kılan bir özelliği var: İngiltere’nin suikasta kurban giden tek başbakanıdır. Kısa da olsa İngiltere’nin anlatıldığı bir kitapta bu bilgi neden/nasıl olmaz?

Başka ilginçlikleri de vardı Perceval’in; pudralı peruk, az diz altına inen pantolon giyen son İngiliz başbakanıydı da. Kılık kıyafetteki değişimi, gelişimi de örneklemiş olurdu yazar Perceval’den söz etmekle.

Kısa tarih denmiş zaten ne bekliyorsun diyenler haklıdırlar elbette ama atlanamaz yanları var kimi tarihi olayların. Jenkins’inki kadar olmasa da bana göre yine kısa sayılması gereken Andrew Marr’ın “A History of Modern Britain” kitabında daha fazla ayrıntı, atlanmaması gereken (bu yüzden de yazarın atlamadığı) çok ama çok önemli, tarihsel bilgiler var.

İngiltere ile İngilizlerin gündelik, sosyal tarihlerinin hoş, trajik, heyecanlı olayları genişçe yer almıştır bu kitapta. Keşke birileri çevirse Türkçe’ye Marr’ın kitabını.

Konuya “şöyle bir bakayım” diyenler için iyi bir kitap İngiltere’nin Kısa Tarihi. Meraklıları en azından bu kitapla başlayabilirler. Ama meraklarını gidermek için kesinlikle daha fazlasına ihtiyaç duyacaklar.

İngiltere’nin Kısa Tarihi / Simon Jenkins / Çeviren: Uygur Kocabaşoğlu / İletişim Yayınları / 360 s. / Ağustos 2020.

(Cumhuriyet, 17.11.2020)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN