Post image
Bir annenin ‘adalet’ arayışı

 

Gizem ÇETİNMEN

Tüm hayatı 1993 yılının şubat ayında oğlunun kaçırılmasıyla değişen Denise Fergus, 2 yıl önce kaleme aldığı “James Bulger’in Ölümü” isimli kitabı aracılığıyla o dönem yaşadıklarını ve oğlunun katillere karşı başlattığı hukuk mücadelesini okurla paylaşıyor.

Sabah uyanıp yeni bir güne başladığımızda o günün bizlere neler getireceğini bilemeyiz. Belki haftanın diğer günlerinde olduğu gibi sıradan bir gün yaşarız ya da o gün öyle bir şey olur ki tüm hayatımız kökten değişir. İngiltere’de yaşayan Denis Fergus da 12 şubat 1993 yılının sabahına o gün yaşadıklarının hayatını kökten değiştireceğini bilmeyerek uyanmıştı. Fergus’un oğlunun kaçırıldığı günü ve sonrasında yaşadıklarını anlattığı “James Bulger’in Ölümü”, Berke Kılıç’ın çevirisiyle The Roman Yayınevi etiketiyle okurla buluştu.

Umutların ve hayallerin çöküşü

Denise Fergus, kitabının giriş kısmını şu cümlelerle açıyor: “Oğlumu doğurduğumda onun için umutlarım ve hayallerim vardı. Ancak hayal dahi edemediğim tek şey, cinayete kurban gitmiş oğlumun küçük bedenini toprağa vermekti.”

Fergus’a göre o gün, olacaklara dahi tek bir ipucu vermeden son derece normal bir şekilde başlamış.

12 Şubat 1993’te, dondurucu bir kış gününde James, ‘hayal dolu’ bir şekilde uyanmış ve kahvaltının ardından Denise, annesine götürmek üzere onu hazırlamış. Denise, ailesinin evinde öğle vaktine kadar oturduktan sonra erkek kardeşi Paul’ün o zamanki nişanlısı Nicole ve diğer erkek kardeşi John’un da kızı Vanessa’yı alarak The Strand adlı alışveriş merkezine gitmeye karar vermiş. Günün sonunda ise akşam yemeği için bir şeyler almaya karar veren Denise, her zaman gittikleri kasabaya girmiş. Nicole ve Vanessa onları bir kenarda beklerken Denis, James’in elini bir anlığına bırakması gerekmiş. Fergus o anı şu cümlelerle anlatıyor. “Hemen kalçamın sol tarafındaydı. Ona gülümseyip omzumdan çantamı aldım, cüzdanımı çıkardım ve parayı almak için açtım. Cüzdanın tokasını açtığımda aşağı doğru baktım ve James’in yerinde olmadığını gördüm. Nicola ve Vanessa’yla oynadığını düşünerek hemen buzdolabının olduğu tarafa baktım. Orada da yoktu.”

İki çocuğun ‘acımasız’ cinayeti

Fergus’a göre 11-12 yaşlarındaki zanlılar, Jon Venables ve Robert Thompson o gün çocuk kaçırmak ve öldürmek için dışarı çıkmışlardı. Daha sonra verdikleri ifadeye göre Venables ve Thompon, o sabah aynı alışveriş merkezinde başka bir çocuğu daha kaçırmak istemiş, ancak bunda başarılı olamamışlardı. Sonrasında James’i yanlarına çağıran çocuklar, onu dört kilometre yürütmüşler ve bir tren hattına götürerek saldırmışlardı. İki çocuğun ifadesin alan polis memuru, “Fergus’a kesinlikle pişman değillerdi. Yaptıklarından ufacık bile pişmanlık duyduklarına hiç ama hiç inanmıyorum” diyerek çocukların bu suçu kasten işlediklerini belirtmişti. Venables ve Thompson, çıkarıldıkları mahkemede 8 yıl hapis cezası aldı. Böylelikle Fergus’un ilk savaşı da başladı. Yazar, bu cezasının arttırılması için bir imza kampanyası başlattı ve bunun sonucunda da 1944 yılında zanlılara 15 yıl hapis cezası verildi. Ancak 1997 yılında Lordlar kamarası bu kararı bozarak dönemin İçişleri Bakanı Micheal Howard’ın genç suçlular için asgari cezalara karar vermesinin hukuka aykırı olduğuna karar verdi ve Fergus’un adaletle savaşı yeniden başladı.

Oğlunun kaçırılması ve ardından verdiği hukuk mücadelesini anlatan Fergus kitabında; ilk eşiyle olan ilişkisini, onu her şeye rağmen ayakta tutan ikinci eşi ve çocuklarıyla yaşadığı olaylara da değiniyor. Fergus, kitabın son bölümünde oğlunun katillerini affetmediğini ve onların halk için bir tehdit olduğunu söylüyor : “James için elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Savaş devam ediyor, sadece yıllar içinde şekil değiştiriyor.”

“James Bulger’in Ölümü”
Denise Fergus
Çev: Berke Kılıç
The Roman Yayınevi fiyatı: 32 TL

(Milliyet Kitap, Kasım 2020)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN