Post image
“Baldızıma ateş ettim, balkondaki kadına isabet etmiş…”

 

Hatice Boğa da bir “maganda” kurbanı…

Genç kadın 7 Ekim 2020 tarihinde İstanbul Bağcılar’daki evinin balkonunda çamaşır asarken bir şehir eşkiyasının ateşlediği silahtan çıkan kurşunun kafasına isabet etmesi sonucu ağır yaralanmıştı…

Kaldırıldığı hastanede günlerce yaşam mücadelesi veren iki çocuk annesi kadın, bugün şans eseri hayatta… Silahı ateşleyen kişinin komşusu, terzi Murat İşçi olduğu tespit edildi ve İşçi olaydan 5 ay sonra yakalanarak hakkında dava açıldı…

Doğal olarak; balkonda çamaşır asarken yaralanan Hatice Boğa şikayetçi oldu… Genç kadını vuran şehir eşkiyasının verdiği ifade ise adeta abesle iştigal denilecek cinstendi:

“Baldızıma ateş ettim. Balkondaki kadına isabet etmiş… Öldürme kastım yoktu…”

Maalesef maganda cinayetlerine hemen hemen her gün yenisi ekleniyor… Bu olay ise İstanbul Bağcılar’da yaşandı. Olay sonrası yapılan araştırma neticesinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca iddianame hazırlanarak 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı…

Davanın sanıkları; balkonda çamaşır asarken iki çocuk annesi Hatice’yi vuran Murat İşçi ile ona silahı temin ettiği ileri sürülen Anter Algur idi…

Aslında dava dosyasına baktığınızda klasik bir aile faciasını görüyorsunuz… Evlenen, anlaşamayan ve ayrıldıklarında psikolojisini hiç düşünmedikleri “çocuğu”  paylaşamayan bir çift ve işi ‘kadın cinayetine’ kadar götüren bir aile babası görüyorsunuz…

Neden? Niçin?

İnsanlar anlaşamıyorlarsa, adam gibi ayrılamazlar mı?

Kendileri ayrılsa bile çocuklarını, psikolojisini düşünerek, yaşadıklarını aksettirmemeye çalışarak büyütemezler mi?

Ama boşanma davalarının çoğunda böyle olmuyor ve çocukların acımasızca arada örselendiğine tanık oluyoruz…

Ki DHA’nın haberine göre; Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki ilk duruşmaya cezaevinden SEGBİS’le bağlanan tutuklu sanık Murat İşçi, Aycan İşçi ile evli olduğunu, çocuğunu şehir dışındaki ailesinin yanına götürmek istediğini, oğlunun kimliğini kayınvalidesinden almaya gittiğini ve baldızı Filiz’in “Ben aşağıdayım, kimliği sana vereyim” dediğini anlatıyor. Sonra aralarında çıkan tartışmada, yanında bulunan dayısının “bu kızın suçu yok” demesine rağmen belinde taşıdığı tabancayı çıkararak ateş eden Murat İşçi, “Baldızım Filiz ile tartıştığımız esnada biranda sinirlendim, üzerimde taşıdığım ruhsatsız silahı çıkarttım. Korkutmak amaçlı Filizin soluna doğru 3 el ateş ettim. Nasılsa sağında bulunan Hatice Boğa’ya isabet etmiş. Ben buna şaşırıyorum. Sadece korkutmak amaçlı sıkmıştım. Öldürme kastım yoktu. Suçlamayı kabul etmiyorum. Yaralama kastım dahi yoktur. Ben vurmak isteseydim arada sadece 1,5 metre mesafe vardı, vururdum” diyerek kendisini savunuyor…

Bakar mısınız, yaralama kastı yokmuş da, istese vurur muş da vs. vs… Çocuğunu çok düşünen baba, silahı alıp konuşmaya mı gider. Ayrılabilirsin, çocuğunu arada gider görürsün ki, bir çocuk küçük ise kesinlikle annesine yakışır… Elbette ki; baba da arada çocuğunu görür… Ama böyle bir yaklaşımla değil…

Silahla ateş ederek, evlat mı görülür?

Hatice Boğa yaşam savaşını kazanıp, çocuklarının başına dönmeye bilirdi de… Ki kendisi de duruşmada, “Olay günü çamaşır asıyordum. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Gürültü filan duymadım. Beni kimin vurduğunu da görmedim. Halen sol tarafım uyuşmaktadır. Her hafta nöbet geçiriyorum. Kendi ev işimi yapamıyorum” diyerek şikayetçi olduğunu söyledi.

Mahkemenin, tutukluluğunun devamına karar verdiği Murat İşçi hakkında; Filiz Karap’ı kasten öldürme teşebbüsünden 9 yıldan 15 yıla, Hatice Boğa’yı “olası kast”la öldürmeye teşebbüsten de  4,5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor…

Umut Vakfı-02.08.2021

 

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN