Post image
Bakıştaki pası alan öyküler

 

Tolga MERİÇ

Canan Tan, ‘Anneannem İnternette’ adlı kitabında topladığı mizah öyküleriyle bakışımızdaki depresif körelmeyi ve yıkımı, hayatın eski güzel anısıyla aydınlatıp onarıyor. Okurken sadece gülmüyoruz, daha çok bir zamanlar nelere nasıl da güldüğümüzü hatırlamaya başlıyoruz. Bu hüzünlü hatırlayış kalbimizin yükünü de hafifletmeye başlıyor.

Has mizah öyküleri, tıpkı çocuk edebiyatında ya da şiirde olduğu gibi, bakışımızın artık kaybettiği bir yerden görebilmeyi ya da işitemez olduğumuz sesleri duyabilmeyi gerektiriyor. Canan Tan yeni mizah öykülerini derlediği ’Anneannem İnternette’ adlı kitabında insana ve hayata, görüşümüzün kaybettiği o yerden bakıyor ve bize gülüşümüzün artık işitemez olduğumuz o eski sesini duyuruyor.

Mizahın geçmişte kalanla ve hatırlamakla güçlü bir ilişkisi var. Canan Tan kitaptaki öykülerinin yarıya yakınında çocuklara önemli bir yer açarak bu ilişkiyi ustaca kurmuş. Öykülerdeki çocukların kimi çok titiz, kimi doğrucu Davut, kimi müzevirlik kertesinde açık sözlü, kimi de aşırı yaramaz.

Bazen kardeşlerden biri babalarının başka bir evi daha olduğunu söyleyerek işleri karıştırıyor, bazen çok sevilen bir dayının düğünü çocukların duygu dünyasını altüst ediyor, bazen de çocuk zekâsının keskinliği şeytana pabucunu ters giydiriyor. Ve olan daha çok yetişkinlere oluyor, kabak onların başına patlıyor, çocuklar yapıp ettikleriyle yetişkin hayatının şirazesini kaydırıyor.

Mizahın gereksindiği soyma ve soyutlamayı sağlayansa işte bu kayma oluyor. Yetişkinlikle beraber depresif bir körelmeye ve yıkıma uğrayan bakışımız biz öykülere güldükçe fazlalıklarından arınıyor ve görüşümüz hayatın eski güzel anısıyla aydınlanmaya başlıyor. Çünkü Canan Tan’ın öykülerini okurken sadece gülmüyoruz, daha çok bir zamanlar nelere nasıl da güldüğümüzü hatırlamaya başlıyoruz. Bu hüzünlü hatırlayış bakışımızla beraber duygularımızın ve kalbimizin yükünü de hafifletmeye başlıyor.

Aynı neşeli arınma yetişkinler arasında geçen öykülerde de gerçekleşiyor. ‘Türkiye Seninle Gurur Duyuyor!’ adlı öyküde kişisel utancın ya da skandalın topluluklar tarafından nasıl dönüştürülüp övünülesi ve baş tacı edilesi bir hale sokulabildiği anlatılıyor.

Kahraman yaratmanın kahramanlıkla genelde hiçbir ilişkisi olmadığını gösteriyor. ‘Trafiğin Haşarı Kızı’ arkasına gücü aldı mı kendini ve çapını bilmez hale gelenlerin günlük hayatımıza nasıl karışıp işi sınır tanımaz bir şımarıklığa vardırabildiklerini anlatıyor. Gerçek bir olaydan esinlenilmiş ‘23 Nisan Belediye Başkanı’ ise demokrasinin erkek tekelinde olduğunu ve siyasetin erilliği tepeden tırnağa kuşanmışlığını dupduru bir eleştiriyle gösteriyor.

Çocukların öne çıktığı öykülerde hayatın eski güzel anısıyla aydınlanmış olan gözlerimiz, yetişkinlerin ön planda olduğu öykülerdeyse bakışımızla birlikte hayatın da nelerle ve nasıl kirlenmiş olduğunu görmeye başlıyor.

Hayatın eski güzel anısının nasıl yittiğini ve şimdiki halinin nelerle kirlenmiş olduğunu en geniş anlatan öyküyse ‘İki Ayaklı Hayvanlar’. İnsanlarla hayvanların birbirine komşu iki ormanda yaşadığı bu öyküde hayvanların ağzından bir insanlık eleştirisi okuyoruz. Hayatın güzelliğinin gerçekleştirilememiş insanlık düşüyle kirlendiğini anlıyoruz. Bu öyküde insana insanlığı hayvanlar anlatıyor, hayvanlar insanlık dersi veriyor insana. Okumayı bitirdiğinizde bu öykünün okullarda ders niyetine işlenmesini isteyecek kadar ya da hemen yakınlarınızla paylaşma arzusuna kapılacak şekilde büyük bir coşku duyuyorsunuz. Çünkü yine aynı şey oluyor: Kirinden pasından mizahla arınan gözlerinizle gördüğünüzü, hayatın daha güzel olabileceği yönünde tazelenmiş inancınızı başkaları da görsün, duysun istiyorsunuz.

ANNEANNEM İNTERNETTE 
Canan Tan
Doğan Kitap, 2020
134 sayfa, 34 TL.

(Hürriyet Kitap, 06.11.2020)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN