Post image
Aktivist bir grubun hikâyesi…

cqa

Sungu ÇAPAN

Malum, hijyenik olmayan her türlü cinsel ilişkiden, kan naklinden kaynaklanıp öncelikle eşcinselleri, hayat kadınlarını, ağır uyuşturucu bağımlılarını tehdit ederek yayılan, tıbbın da çare bulamamasıyla bütün dünyayı kasıp kavuran dehşetengiz bir global kâbusa dönüşen AIDS salgınının 1980’lerin yarısından itibaren insanlığın başına öcü gibi çöktüğü, önyargıyla yaklaşılan AIDS virüsü taşıyanların ötekileştirilip dışlandığı, ürkünç bir yakın dönemde geçiyor,  2017 Cannes festivalinde jüri büyük ödülü, sinema yazarları (FIBRESCI) ödülü ve Kuir Altın Palmiye’sine layık görülen, Fransız yapımı “120 Battements par Minute-Kalp Atışı Dakikada 120”. Başrolde de AIDS’e karşı mücadele eden Act- Up adlı aktivist grubun Paris’teki bazı elemanları var.

Tokat gibi bir film…

Fransa’nın Oscar adayı da seçilen “Kalp Atışı”, yıllar öncesinin sorunu Hollywood tarzı ağdalı melodram yaklaşımıyla ele alan, Tom Hanks’li “Philadelphia” ya da 2013 yapımı “Dallas Buyers Club – Sınırsızlar Kulübü”, vb. gibi AIDS temalı, anaakım filmleri arasında öne çıkan, olabildiğince dürüst, gerçekçi ve sarsıcı, beylik deyişle tokat gibi bir film baştan belirtmek gerekirse.

Vaktiyle, AIDS’e karşı mücadele eden Act-Up grubunda bizzat görev alıp bazı AIDS hastası arkadaşlarını da kaybetmiş, eski aktivist-yeni senarist ve montajcı Robin Campillo’nun senaryosunu Philippe Mangeot’yla birlikte yazıp yönetmenliğini de üstlendiği, AIDS kâbusu üstüne çekilmiş, yer yer yürek paralayan bu dram, çeyrek yüzyıl öncesine bakan bir dönem filmi aynı zamanda. Laurent Cantet imzalı, Altın Palmiye ödüllü “Sınıf”ın senaristi olarak tanınıp 2004’te “Geri Döndüler”le başladığı yönetmenliğini “Doğulu Çocuklar”la sürdüren Campillo’nun eski Act-Up elemanlarının da katkısıyla gerçekleştirdiği “Kalp Atışı”, içerdiği hüzün, şaşırtmaca ve dönüşümlerle hareketli ve sürükleyici kılınmış anlatımıyla, kameraman Jeanne Lapoirie’nin harika görüntülerinin öne çıktığı görselliğiyle ve besteci Arnaud Rebotini’nin özgün müzikleri, parçalı montajı, ‘sahici’ oyunculuğu sayesinde ve yan rollerdeki Adele Haenel (Sophie), Antoine Reinartz (Thibault) ve Catherine Vinatier (Helene) üçlüsünün de katkısıyla, yaklaşık 2,5 saat (240 dakika) boyunca ilgiyle izleniyor baştan sona.

İlk yarısında Act-Up’çıların gündelik yaşamlarına, toplantılarına, tartışmalarına, taşkın sokak gösterilerine odaklanan “Kalp Atışı”, ikinci yarısındaysa güçlü beraberliklerini yansıttığı 2 mağrur gey sevgilinin, grubun genç kurucu-yöneticilerinden, Şilili babayla Fransız annenin eşcinsel oğlu Sean’le (Nahuel Perez Biscayert) güneyli gay Nathan’ın (Arnaud Valois) özeline yoğunlaşıyor, siyah beyaz çekilmiş sevişme sahneleriyle…

Görülesi bir film…

Beklenen ilacı çıkartamayan, çıkarcı ilaç şirketi binalarına sürpriz saldırılar düzenleyip sokakta broşür dağıtma ve afişleme aracılığıyla halkın da dikkatini konunun vehametine çekerek medyada yer alan, Mitterand Fransası’nda AIDS’e karşı gerekli önlemleri almayıp kamu sağlığına boş veren, düzenin ikiyüzlü politikacılarına ve çıkarcı ilaç endüstrisine karşı kıyasıya mücadele eden aktivistlerden Sean’le Nathanin dokunaklı gönül hikâyesini öne çıkaran, yoğun bir duygusallığa bürünen filmin son yarım saatiyse resmen gözleri sulandırıyor.

Kimisinin hastane hademesi, kimisinin anketör olduğu, kimisinin de genç yaşta AIDS’den öldüğü aktivist grubun iç daraltan, sarsıcı, dokunaklı bir finale bağlanan sıra dışı hikâyesini yazıp yönetmiş ve montajını da yapmış Robin Campillo’nun, başıyla finali arasında birbirinin benzeri toplantı ve eylem sahneleriyle giderek biraz durağan bir tempoda seyreden ama bireyselden çok kolektif bir deneyime yoğunlaşarak, sonuçta içerdiği kişisel mağduriyetlerle dramlar kadar sorunun politik boyutunun da vurgulandığı “Kalp Atışı” filmi, duygusunu her anında seyirciye geçiren, etkileyici, iz bırakan, nerdeyse başyapıt düzeyinde ve mutlaka görülesi bir film özetle.

Şimdiye dek hep iyi filmleri bize kazandırmasıyla adını duyurmuş, saygın dışalımcı firma Bir Film’den sinemaseverlere bir yıl sonu armağanı adeta.

(Cumhuriyet, 29.12.2017)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN