Post image
ABD’li çocuklar şiddet kurbanı Rusya’dakiler milliyetçi kamplarda

Selçuk Eren

Çocukların çilesi ülkelere göre değişiyor. ABD’li çocuklar aile içi şiddet kurbanı olurken, Rusya’dakiler milliyetçi kamplardan çıkamıyor. Hong Kong’da ise bir yaşından itibaren sınava tabi tutuluyorlar. Çin’de de daha ilkokul çağında borsayı öğrenmeye başlıyorlar.

Yaşanan her türlü felaketin en masum kurbanları hiç şüphesiz çocuklar. Çektikleri acılar ülkelere göre değişiyor. Günümüzde sayıları 60 milyonu geçen göçmenleri düşünün. Aylan Kurdi onlardan biriydi. Minik vücudu kıyıya vurduğunda dünya ayağa kalktı. Ama akıbetleri bilinmeyen yüzlerce Aylan daha var. Avrupa’ya ulaşan göçmen çocukları bir bir ortadan kayboluyor. İtalya’da örneğin; çoğu Suriye’den giden 5 binden fazla çocuk kayıplara karıştı. Kaçırılıp, satıldıkları düşünülüyor. Veya dünya genelinde büyük kısmı Afrika ülkelerinde olmak üzere 500 binden fazla çocuk asker varken, 1,2 milyon çocuk da her yıl insan tacirlerinin eline düşüyor. Avrupalı çocukların sıkıntıları daha farklı. Sürekli kilo alıyorlar. Tedbir alınmazsa 2025’de çoğu Avrupa’da olmak üzere dünyanın dört bir yanında 70 milyon obez çocuk olacak. Tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ABD’deki çocukların da büyük kısmının en büyük problemi obezite. Bu yıl açıklanan verilere göre ülke genelindeki her altı çocuktan biri aşırı kilolu. ABD’li çocukların karşılaştıkları bir diğer zorluk aile içi şiddet oluyor. Ülkede her dört evden birinde ya çocuklar şiddet görüyor ya da kadınlar.

Siyah boyalı isyan

Aile büyüklerinden şiddet gören çocukların büyük kısmı yaşadıkları korktukları için başkalarına anlatamıyor. National Network to End Domestic Violence isimli bir sivil toplum kuruluşu çocukları ve kadınları korumak için bir inisiyatif başlattı. Ev içinde şiddete maruz kalan çocuklar avuç içlerine siyah bir nokta çiziyor. Noktayı gören akrabaları, komşuları ile doktorlar, ajanslar hatta çocuğu hiç tanımayanlar hemen yetkililerle irtibata geçiyor.

Milliyetçi kamplara hüçum

Rusya ve Ukrayna’daki çocukların başı ise iki ülke arasında Nisan 2014’ten bu yana süren kriz nedeniyle oldukça dertte. Her iki ülkede çocuklar milliyetçi kamplara alınıyor. Ukrayna’nın doğusundaki Mariupol kentinde bir kamp bulunuyor. Burada çocuklar Neo-Nazi öğretileriyle eğitiliyor. Sadece ideolojik olarak beyinleri yıkanmıyor. Aynı zamanda silah tutmayı, savaş anında neler yapılması gerektiğini ve nasıl hayatta kalacaklarını öğreniyorlar. İçlerinde altı yaşında olanlar bile var. Azov Birliği olarak geçen kamplar bir hafta sürüyor. “Rusya’nın kendilerini işgal etmesini engellemeye çalıştıklarını” savunan aileler hiç düşünmeden çocukları aşırı milliyetçi Neo-Nazi kamplarını gönderiyor. Rusya’da da durum farklı değil. Ülkenin dört bir yanında vatansever gençlik kampları var. Son zamanlarda özellikle Ukrayna sınırındaki kamplarda eğitimler sıkılaştırıldı. Hatta Rusya yanlısı ayrılıkçıların özerklik ilanlarının ardından düzenlenen askeri geçitlerde genç Rus milliyetçiler de en ön saflardaki yerlerini aldı.

Çocuklar burası tuvalet

Dünyada en fazla çocuk işçinin bulunduğu ve 500 bin kayıp ile en fazla çocuğun kaçırıldığı ülke olan Hindistan, bir yandan da tuvalet kriziyle uğraşıyor. Ülkede 590 milyondan fazla kişi tuvaletlerini açık alanlara yapıyor. İnsan dışkılarından oluşan hastalıklar nedeniyle beş yaşın altındaki çocuklarda başta büyümeme gibi ciddi sağlık problemleri oluşuyor. Hindistan hükümeti kısa bir süre önce bir kampanya başlattı. Çocuklara tuvaletlerini tuvaletlere yapma alışkanlığı kazandırılmaya çalışıyor. Bu kapsamda kapalı tuvaletleri kullanacak çocuklara para ödülü verilecek. Bu önlemlerle 200 binden fazla çocuğun ishal gibi hastalıklardan ölmesinin önüne geçilecek.

fft107_mf5255556

Oyuncak silah yasaklandı

Yıllardır işgal ve terör yüzünden rahat nefes alamayan Afganistan’da hükümet, çocukları korumak adına ilginç bir karar aldı. İçişleri Bakanlığı yayınladığı bildiride oyuncak silahların satılmasının yasaklandığı ve mevcut oyuncak silahların toplanacağı duyurdu. Gerekçe olarak çocukların şiddet psikolojisinden uzaklaştırmanın hedeflendiği gösterildi. Diğer taraftan Dominik Cumhuriyeti’ndeki çocukların dertleri şimdiye kadar anlattıklarımızdan çok daha farklı. Salinas köyündeki çocukların büyük bir kısmı Machihembras (önce kadın sonra erkek) hastası olarak dünyaya geliyor. Kadın üreme organıyla doğan çocuklar, 12 yaşına geldikten sonra erkeğe dönüyor.

Mülakatla kreşe alıyorlar

Hong Kong’ta çocukların durumu Çin’deki yaşıtlarından bile daha zor. Eğitim sınavları neredeyse daha bir yaşından itibaren başlıyor. Anne babalara göre çocuklarının çok iyi bir eğitim hayatı olmasının birinci koşulu, öğrenimlerine iyi bir kreşte başlamalarında saklı. Bu nedenle ana okullar ve yuvalara ilgi çok yüksek oluyor. Sadece 12 kişilik yeri olan bir yuvaya, binden fazla kişi başvurabiliyor. Kreşler de mecburen öğrencilere mülakat yapmak zorunda kalıyor. Bu sözlü sınavlardan önce bir yaşındaki çocuklar bile özel kurslara gönderiliyor. Kreş mülakatlarında çocuklara bazı meyvelerin isimleri soruluyor veya resimler çizmeleri isteniyor. Tabi sınav öncesinde çocuğun muhakkak en uygun şekilde öğretmenlerine selam vermesi ve mülakat sonrasında odadan çıkarken yine içeridekileri selamlaması gerekiyor.

cin_de_ilkokul_cocuklarina_borsa_dersi_h25985_7c279

İlkokulda borsa dersi

Çin’de de başarılı bir olimpiyat sporcusu olması için çocuklar daha dört yaşlarından itibaren yıllarca sürecek zorlu bir eğitime tabi tutuluyor. Diğer taraftan Asya’nın ekonomi devi son zamanlarda borsa işlemlerinde çöküşler yaşıyor. Buna karşılık ülkenin en zengin eyaletlerinden biri olan Guandong’da ilkokul çağındaki çocuklara borsa derslerinin verilmesi kararlaştırıldı. Pilot uygulama kapsamında eyaletteki ilkokul son sınıfta okuyan 10 bin öğrenciye hisse alım satımı dersleri verilecek. Ülke basınına göre proje başarıya ulaşırsa aynı dersler ülke genelindeki müfredata alınacak. İlkokula gidenlere para kullanımını öğreten bir ülkede, üniversiteye girişler de hiç kolay olmuyor. Öğrenciler, sınav öncesinde askeri disiplinle hareket eden kamplara alınıyor. Bir yıl boyunca her sabah 05.30’da kalkıyorlar. Kahvaltı öncesinde zorunlu koşu programları var. Bu esnada toplu halde sınavda başarılı olacaklarına dair sesli şekilde marşlar söylüyorlar. Titiz bir kalori hesabına göre hazırlanan kahvaltının ardından gün boyu sürecek ve dakika dakika belirlenen ders saatleri başlıyor. Yoğun derslerin dışında gün içinde oksijen maskeleriyle nefes egzersizleri yapıyorlar. Bu sayede sınav boyunca daha rahat nefes alıp verecekleri düşünülüyor.

Avrupa’nın yeni belası: İnternet bağımlılığı

Avrupa ülkelerinde yaşayan çocukları bekleyen en büyük tehditlerin başında obezitenin geldiğini söylemiştik. Bunun yanı sıra Avrupa’da yaklaşık her 10 çocuktan birinin büyüme döneminde aile içi şiddete uğradığı biliniyor. Avrupa’da devletler bir yandan da çocuklar arasında hızla yayılan internet bağımlılığına çözüm arıyor. Almanya’da 3 yaşındaki her 10 çocuktan biri düzenli olarak internet kullanıyor. Ebeveynlerin yarısından fazlası çocuklarının internete bağımlı haline geldiğini düşünüyor. Obezite ile internet bağımlılığının arasında güçlü bağlantının olduğunu söyleyen uzmanlar çok ciddi önlemlerin alınması gerektiğini söylüyor. Çocuklarda internet bağımlılığı Türkiye’de de maalesef korkulacak seviyelere ulaştı. Avrupa Çevrimiçi Çocuklar Araştırması’nın sonuçlarına göre Türkiye’de çocukların yüzde 25’i interneti bağımlılık derecesinde kullanıyor.

(Sabah Pazar, 27.09.2015)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN