Post image
2021’in merakla beklenen 30 filmi

 

Büşra BAYAR

Film tutkunlarının dört gözle beklediği pek çok yapım 2021 yılında seyirci karşısına çıktı. Bu filmler arasında pandemi sebebiyle 2021’e ötelenen pek çok önemli yapım var.

Polisiyeden korkuya, animasyondan komediye 2021’in merakla beklenen 30 önemli filmini sayfalarımıza taşıdık. İyi seyirler…

CHAOS WALKING

Patrick Ness’in aynı isimli bilimkurgu romanından sinemaya uyarlanan Chaos Walking, 22 Ocak’ta seyirciyle buluşuyor. Tüm canlıların birbirlerinin düşüncelerini bir dizi görüntü, kelime ve gürültü denilen seslerle duyabildiği distopik bir dünyada geçen üç kitaplık seri, 2008-2010 yılları arasında yayınlanmıştı. Filmin oyuncu kadrosunda pek çok önemli isim yer alıyor. Yeni Star Wars üçlemesinde Rey karakterini canlandırarak gönüllerimizi fetheden Daisy Ridley ve Marvel Sinematik Evreni’nin Spiderman’i Tom Holland başrolleri paylaşan iki önemli isim. Ayrıca Mads Mikkelsen, David Oyelowo, Nick Jonas, Cynthia Erivo, Demian Bichir ve Kurt Sutter gibi önemli isimler de filmin kadrosunda yer alıyor. The Bourne Identity, Mr. & Mrs. Smith, Jumper, Edge of Tomorrow ve American Made filmlerinin başarılı yönetmeni Doug Liman’ın yönetmen koltuğuna oturduğu Chaos Walking, merkezine Tom Holland’ın hayat verdiği Todd Hewitt karakterini alıyor. Todd, insanlık için yeni bir umut olan Yeni Dünya’nın uzak bir gezegeninde yaşamaktadır. Fakat Yeni Dünya, Noise adı verilen bir virüs sebebiyle büyük bir kaosun içinde adeta cehenneme döner. Bu virüs ile herkes birbirinin düşüncelerinden parçaları görebilmektedir, bu da pek çok kişiyi deliliğe sürüklemiştir. Bir gün Todd, Viola isimli bir genç kızla karşılaşır. Viola’nın yanında virüs etkisiz hale gelmektedir. Todd ve Viola, tüm düşüncelerin duyulduğu ve tüm hareketlerin görüldüğü bir gezegende hayatlarını geride bırakıp kaçmaya ve saklanmaya başlar. Bunu yaparken de yeni dünyaları hakkında pek çok rahatsız edici gerçeği öğrenirler. Chaos Walking, aslında çok daha önce izlememiz gereken bir yapım. Zira filmin prodüksiyon çalışmalarına 2017’de başlandı, ancak hem yeniden çekilen pek çok sahnenin olması hem de Daisy Ridley ve Tom Holland’ın yoğun çalışma programı, filmin vizyon tarihini neredeyse üç yıl ileri atmak zorunda kaldı.

THE LITTLE THINGS

Oscar sahibi üç önemli yıldız Denzel Washington, Rami Malek ve Jared Leto’nun başrollerini paylaştığı The Little Things, pandemi nedeniyle vizyon tarihi ertelenen filmlerden biri oldu. 29 Ocak’ta sınırlı sayıda salonda seyirciyle buluşacak, eş zamanlı olarak HBO Max’te yayınlanacak olan The Little Things, azılı bir seri katili yakalamak için Los Angeles’ta görev yapan dedektif Baxter ile bir araya gelmek zorunda kalan Dedektif Deke’i merkezine alıyor. Son olarak The Equalizer 2 filminde karşımıza çıkan Denzel Washington, filmde bir yandan geçmişindeki karanlık bir sırla yüzleşirken diğer bir yandan da işindeki sıkıntılarla boğuşan Deke’i canlandırırken Bohemian Rhapsody’deki performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını kazanan Rami Malek ise Deke’in ortağı Baxter’a hayat veriyor. Kurallara son derece bağlı bir polis ile onun tam zıttı bir karaktere sahip, suçluları yakalamak için kuralları çiğnemeye yatkın bir polisin bir seri katili yakalamak için giriştiği zorlu mücadeleyi konu edinen filmde Jared Leto ise, seri katil olarak karşımıza çıkacak. Oyuncu kadrosuyla son derece merak uyandıran filmin senaryosunu ve yönetmenliğini John Lee Hancock üstleniyor. Kendisi daha önce Sandra Bullock’a En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ı kazandıran ve En İyi Film Oscar’ı için aday gösterilen Blind Side’ı yazıp yönetmişti.

JACKASS 4

MTV’nin popüler kültüre en önemli katkılarından biri olan Jackass, 2000- 2002 yılları arasında yayınlanan üç sezonla adeta tarih yazmıştı. Akla hayale gelmeyecek çılgınlıkların altına imza atan Johnny Knoxville ve ekibi, o yılların en özel televizyon şovlarından birine imza atmıştı. Üzerinden bunca yıl geçmesine karşın, birbirinden çılgın ve eğlenceli bu adamların akıl almaz şakaları ve yürek isteyen iddiaları hala hafızalarımızdaki tazeliğini koruyor. Paramount, 2000 yılında MTV’de başlayan bu komedi dizisini ilk kez 2002 yılında beyaz perdeye taşımıştı. 2006 ve 2010 yıllarında yayınlanan devam filmleriyle birlikte, seri gişede 335 milyon doların üzerinde hasılat etti. Bu üç filmin yanı sıra 2013 yılında vizyona giren ve 152 milyon dolar gişe gerçekleştiren Johnny Knoxville komedisi Jackass Presents: Bad Grandpa’yı da unutmayalım. Jackass, şimdi de serinin dördüncü filmiyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Paramount’un açıklamasına göre 5 Mart’ta gösterime girecek filmin yönetmen koltuğunda yine Jeff Tremaine oturuyor. Filmin Knoxville’in 50. doğum gününden sadece birkaç gün önce gelmesi planlanıyor. Bam Margera, Steve-O, Jason “Wee Man” Acuna, Preston Lacy, Chris Pontius, Ehren McGhehey ve Dave England’ı izleyeceğimiz yeni Jackass filminde Johnny Knoxville’i eskisi gibi aktif rollerde görecek miyiz merakla bekliyoruz. Eşek şakasının gediklileri eski popülerliklerinden uzak olsalar da bu filmden beklentimiz büyük.

THE MANY STAINTS OF NEWARK

1999’da başlayan ve toplamda altı sezondan oluşan efsane dizi The Sopranos, 2007 yılında final bölümüyle hayranlarına veda etmişti. New Jersey’de geçen hikayede Amerikan- İtalyan bir mafya ailesinin patronu olan Tony Soprano’nun hayatını izlemiştik. Şiddet, suç, adalet, dostluk ve aile gibi olguların içine hapsolan karakterin psikoloğu ile arasında geçen sohbetler, dizinin belki de en can alıcı anları olarak hatırlanmakta. HBO yapımı olan ve David Chase yönetmenliğindeki bu proje, Altın Küre’den iki kez, 7 sene de üst üste Emmy’den ödül kazanmayı başarmıştı. Tüm zamanların en başarılı yapımlarından biri olarak kabul edilen The Sopranos, şimdi de beyazperde ile buluşuyor. 12 Mart’ta yayınlanması planlanan filmin yönetmen koltuğunda GoT ve Thor: Karanlık Dünya gibi projelerin de yönetmeni Alan Taylor oturuyor. The Many Saints of Newark, The Sopranos’tan önce yaşananları konu ediniyor. 60’lı senelerin politik olaylarına, özellikle Afrikalı Amerikanlar ile İtalyan Amerikanlar arasında yaşanan çekişmelere odaklanılıyor. Dizide, 7 sezon boyunca Tony Soprano karakterine inanılmaz bir performansla hayat veren James Gandolfini’yi maalesef 2013’te kaybetmiştik. The Many Saints of Newark’ta Michael Gandolfini, genç Tony Soprano’ya hayat verecek.

THE KING’S MAN

2014 yapımı Kingsman: The Secret Service, dünyayı bağımsız ajan grubu Kingsman ekibiyle tanıştırmıştı. Mark Millar’ın çizgi romanından uyarlanan film, kaba ancak gelecek vaat eden bir sokak serserisinin gizli servis eğitim programına dahil olmasını konu ediniyordu. Yönetmenliğini Matthew Vaughn’un üstlendiği film, 406 milyon dolar gişe yaparak Vaughn’un o döneme kadarki en çok hasılat yapan filmi olunca, devam filmin gelmesi de kaçınılmaz olmuştu. Matthew Vaughn’un yeniden yönetmen koltuğuna oturduğu serinin ikinci filmi Altın Çember, karargâhları yıkılan Kingsman gizli servisi ajanlarının, dünyayı kurtarmak için kurumun ABD’deki muadili Statesman ile birlikte çalışmasını konu ediniyordu. Tıpkı ilk filmde olduğu gibi 2017 yapımı Altın Çember de 400 milyon dolar gişeyi aşarak önemli bir başarı elde etmeyi başarmıştı. 20th Century Fox Studios seriye şimdi de The King’s Man filmini eklemeye hazırlanıyor. Duyurulduğu ilk dönemde Kingsman: The Great Game olarak anılan film, aslında geçen sene vizyona girecekken, 12 Mart 2021’e ötelendi. Matthew Vaughn’ın bir kez daha yönetmen koltuğunda oturduğu film, Kingsman filmlerine adını veren istihbarat örgütünün geçmişine ışık tutacak. Kingsman örgütünün kuruluşuna yol açan olayları konu alan filmin oyuncu kadrosunda Harris Dickinson, Ralph Fiennes, Djimon Hounsou, Alison Steadman, Aaron Taylor-Johnson, Matthew Goode, Gemma Arterton, Tom Hollander, Rhys Ifans, Daniel Brühl ve Charles Dance gibi isimler yer alıyor.

 

MORBIUS

Sony, tıpkı 2018 yapımı Venom’da da gördüğümüz gibi birçoğumuzun bilmediği Marvel karakterlerini sinematik evrene kazandırma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Venom filmiyle gişeyi sallayan Sony, bu defa Spider-Man’in bir başka düşmanıyla beyazperdenin kanını emmeye geliyor. Sony böylelikle, Spider-Man dünyasının yan karakterlerini kullanarak kurmaya çalıştığı film evrenine Venom’dan sonra Morbius’u da eklemiş olacak. 19 Mart’ta vizyona girecek Morbius, yayınlanan fragmanlarıyla şimdiden büyük bir heyecan yaratmayı başardı. Daniel Espinosa yönetmenliğindeki yapımda New York’un karanlık vampirini, Oscar ödüllü aktör Jared Leto canlandıracak. Daha önce DC’den Joker’e de hayat veren aktör, evren hikayelerine yabancı bir isim değil. Keza paylaşılan görsellerden de Marvel’ın bu yeni karakterini hakkıyla canlandırdığı anlaşılıyor. Çizgi romanda ilk kez 1971’de gördüğümüz Morbius, bir doktordur ve zorlu bir kan hastalığına sahiptir. Bu hastalığının tedavisini bulabilmek adına sürekli çalışır. Deney sürecinde elektroşoktan ve vampir yarasalardan faydalanan karakter, uyguladığı tedavi yöntemleri sonucunda vampire dönüşür. Ancak o sıradan bir vampir de değildir. Marvel Evreni’nin sıra dışı gücüne de sahiptir artık.

NO TIME TO DIE

Dünyanın en popüler ajanı, uzun bir bekleyişin ardından beyazperdeye dönüyor. Bond serisinin 25. filmi olacak No Time to Die, pandemi nedeniyle bir yıl gecikmeli olarak 2 Nisan’da hayranlarının karşısına çıkacak. Filmin yönetmen koltuğunda kült televizyon dizisi True Detective’in ilk sezonunu yöneten Cary Fukunaga oturuyor. Yapımcılar Fukunaga’dan önce Danny Boyle’la anlaşmış, ancak Oscar ödüllü yönetmen sanatsal anlaşmazlıkları öne sürerek projeden ayrılmıştı. Fukunaga ile birlikte filmin senaryosunu cilalaması için Killing Eve ve Fleabag gibi son dönemin efsane dizilerinin senaristi Phoebe Waller-Bridge projeye dahil edildi. Daniel Craig’in son kez MI6 ajanı rolüyle kamera karşısına geçeceği filmin oyuncu kadrosu oldukça önemli isimlerden oluşuyor. Ralph Fiennes ve Naomie Harris’in M ve Moneypenny rollerinde seriye döneceği filmde pek çok yeni simayı da izleme şansı yakalayacağız. Oscar ödüllü Rami Malek, filmin kötü adamı Safin rolünde karşımıza çıkacak. Léa Seydoux (Blue is the Warmest Colour), Rory Kinnear (Game of Thrones), Ben Whishaw (Cloud Atlas) ve Jeffrey Wright (Westworld) da önceki Bond filmlerinde canlandırdıkları rollerle seriye geri dönecekler. Bond serisine yeni katılan en dikkat çeken isimler Ana de Armas (Blade Runner 2049), Lashana Lynch (Captain Marvel) ve David Dencik (The Girl With the Dragon Tattoo) oldu! Filme dair en merak ettiğimiz detaylardan biri de James Bon’un arabası! Aston Martin markasının ultra süper lüks yeni modeli Valhalla’nın dünyaya ilk tanıtımı da bu film vesilesiyle yapılmış olacak.

LAST NIGHT IN SOLO

Yeni yılın dikkat çeken gerilim filmlerinden biri Last Nigh in Soho olacak. Zombilerin Şafağı, Baby Driver ve Scot Pilgrim Dünyaya Karşı gibi projeleriyle bilinen Edgar Wright’ın yeni filmi, moda tutkunu genç bir kadının, esrarengiz bir şekilde 1960’lı senelere girmesini ve idolü olarak tanımladığı gösterişli bir şarkıcıyla tanışmasını konu alıyor. Pek de göründüğü gibi parlak olmayan 60’lar Londra’sında bir dizi karanlık olaya tanıklık edeceğimiz yapımda, Queens Gambit ile son zamanlarda ismini fazlasıyla duyduğumuz Anya Taylor-Joy ile Doctor Who’nun Doktor’u Matt Smith başrolleri paylaşıyor. Korku türünün kültleri olarak bilinen Nicolas Roeg yönetmenliğindeki Don’t Look Now ile Roman Polanski yönetmenliğindeki Repusion’dan ilham alınarak ortaya çıkarılan hikayenin ne denli ürkütücü olduğunu tahmin etmek pek de güç değil. Diana Rigg ve Terence Stamp gibi rüştünü ispat etmiş oyuncuların da kadroda yer aldığı yapım, Nisan ayında bekleyenleriyle buluşmaya hazırlanıyor. Yapılan açıklamaya göre, film 21 Nisan’da yayınlanacak.

QUIET PLACE PART II

John Krasinski’nin başrolünü gerçek hayattaki eşi Emily Blunt’la paylaştığı ve bizzat yönettiği ilk A Quiet Place filmi, 2018 yılında gösterime girdiğinde dünya çapında infial yaratmıştı. Halen pek çok otorite tarafından 2010’ların en sevilen gerilim/korku filmlerinden biri olarak kabul edilen A Quiet Place’in ikinci filminde Abbott ailesinin hayatta kalma serüveni devam ediyor. Tıpkı ilk film gibi John Krasinski’nin yazıp yönettiği filmin kadrosuna çok önemli iki isim dahil olmuş durumda. Peaky Blinders dizisiyle ortalığı kasıp kavuran Cillian Murphy ve Hollywood’un son dönemde aranan oyuncularından olan Djimon Hounsou, bu korkunç maceranın yeni bölümünde önemli rollerde karşımıza çıkacaklar. İlk film, Dünya üzerinde ses çıkaran herkesi avlayan bilinmeyen bir güç, insan ırkını yeryüzünden silmek üzere olmasını konu alıyordu. Bu kaos içerisinde dört kişilik Abbott ailesine odaklanan filmde aile, hayatını sürdürmek için büyük bir sessizlik içinde yaşamak zorundaydı. 23 Nisan’da vizyona girmesi beklenen A Quiet Place Part II’de ise, ilk tehlikeden kurtulan aile, aslında kurtulduklarının karşı karşıya oldukları tek tehlike olmadığını fark edecek. Filmden yayınlanan ilk fragmanda ailenin sessizce bir kumsalda ilerlediğini görüyoruz. Sese duyarlı canavarlara karşı sürekli ağlama riski taşıyan bir bebekle bu işin ne kadar sıkıntılı olacağını herhalde söylememize gerek yok!

BLACK WIDOW

Tüm zamanların en yüksek hasılatlarını yapan Marvel sinema evreni, bilindiği üzere Spider-Man: Far From Home filmiyle birlikte Infinity Saga adını verdiği devasa hikayeyi resmen noktalamıştı. Elbette bu film son Marvel uyarlaması olmayacak; ancak Marvel için yepyeni bir dönemi de başlatacak. Phase 4’ün açılışını yapacak olan film ise Black Widow olacak. Marvel Studios, Scarlet Johansson’un Natasha Romanoff rolüyle bir kez daha beyazperdeye döneceği Black Widow, Natasha Romanoff’un bir ajan ve suikastçı olarak KGB tarafından yetiştirildiği yıllara ve akabinde bir SHIELD ajanına ve bir Avenger’a dönüşümünü konu edinecek. Filmin özellikle de Captain America: Civil War ve Avengers: Infinity War arasındaki süreçte yaşanan olaylara da ışık tutması bekleniyor. Filmin kadrosunda oldukça renkli isimleri göreceğiz. The Red Guardian rolünde David Harbour (Stranger Things), Yelena Belova rolünde Florence Pugh (Fighting with My Family), Melina rolünde Oscar ödüllü Rachel Weisz (The Favourite) ve Mason rolünde de O-T Fagbenle (The Handmaid’s Tale) kamera karşısına geçen isimler…. Lore dizisiyle ünlenen yönetmen Cate Shortland’ın yönettiği Black Widow filminin senaryosunu The Hustle filminden tanıdığımız Jac Schaeffer kaleme aldı. Pandemi nedeniyle vizyon tarihi iki kez değişen Black Widow, 7 Mayıs’ta seyirciyle buluşacak.

GODZILLA VS KONG

Tüm zamanların en ünlü canavarı Godzilla, Japonya doğumlu bir popüler kültür ikonu. 65 yıllık geçmişinde 35 kez filmi çekilen Godzilla, en uzun soluklu film franchise’ı olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi de başardı. Godzilla serisi, 1954’te stop-motion tekniğiyle başladığı serüvenine şimdilerde CGI teknolojisi ile devam ediyor. Daha önce Japon yapım şirketleri ve Hollywood ortaklığında çıkarılan çeşitli projelerden sonra, 2014 yılında Hollywood ilk kez tek başına bir Godzilla filmi yapmıştı. 2019’da izlediğimiz Canavarlar Kralı da bu filmin devamı niteliğindeydi. Yıllara dayanan serüveni boyunca, nükleer soykırımı temsilen yaratılan bu devasa canavar, uluslararası bir pop ikonu olmayı başardı. 21 Mayıs’ta vizyona girecek ve aynı gün HBO Max’te yayınlanacak yapımda ise Godzilla, sinema dünyasının bir başka ikon canavarı olan King Kong ile birlikte boy gösterecek. Bu iki fantastik sinema efsanesini bir araya getirecek Godzilla vs. Kong, bu iki karakter etrafında gelişen kurgusal evren MonsterVerse’in bilinen son filmi olarak ekranlarda yer alacağı günü bekliyor.

HIZLI VE ÖFKELİ 9

2001 yılında vizyona giren bir aksiyon filminin tüm dünyaya yayılacak bir fenomene dönüşebileceğini kim bilebilirdi? Vin Diesel, Paul Walker ve Michelle Rodriguez’in başrollerini paylaştığı The Fast & The Furious, inanılmaz klişe bir hikaye anlatıyor olmasına rağmen seyirciyle çok ilginç bir bağ kurmuş ve gösterime girdiği yıl önemli sayılabilecek bir gişe başarısına imza atmıştı. Vin Diesel’ın başrolde oynamayı reddettiği ikinci film ve tüm kadrosu ve hatta hikayesi sıfırdan kurulan Tokyo Drift adlı üçüncü filmiyle seri için umut ışığı aslında tükenmişti. Fakat Vin Diesel’ın hem oyuncu hem de yapımcı olarak seriye dönmesi her şeyi kökten değiştirdi. Peş peşe gelen filmlerle The Fast & The Furious markası, bugüne kadar 4 milyar dolara yakın inanılması güç bir gişe başarısı yakalamış durumda. 28 Mayıs’ta vizyona girmesi beklenen serinin dokuzuncu filmde Vin Diesel’in serinin ilk filminden beri canlandırdığı Dominic Toretto’nun peşini bırakmayan geçmişiyle mücadelesini izleyeceğiz. Eşi Letty ve oğlu Brian ile sakin bir yaşam sürmeye çalışan Dominic, bu sefer de siber suçlu Cipher ile kardeşi Jakob’a karşı mücadele verecek. Filmde Cipher karakteriyle kendisine eşlik edecek olan isim, seriye sekizinci film ile dahil olan Oscar’lı aktris Charlize Theron olacak. Helen Mirren ve Michelle Rodriguez gibi isimlerin de yer aldığı projenin yönetmenliğini de daha önce serinin Tokyo Yarışı ve 4., 5., 6. filmlerini de çekmiş olan Justin Lin üstleniyor.

THE CONJURING: THE DEVIL MADE ME DO IT

Sadece 20 milyon dolar bütçeyle çekilen 2013 tarihli The Conjuring filminin sadece beş yıl içinde bir evrene dönüşüp 1 milyar dolarlık bir gişeye ulaşabileceği kimin aklına gelirdi ki? James Wan’ın yarattığı The Conjuring evreninden çıkan Annabelle (2014), Annabelle: Creation (2017), Annabelle Comes Home (2019), The Nun (2018) ve The Curse of La Llorona (2019) filmleriyle birlikte bu rakam bugün iki milyar dolara dayanmış durumda. The Conjuring Evreni’nin sekizinci filmi ise The Conjuring: The Devil Made Me Do It olacak. Patrick Wilson ve Vera Farmiga’dan oluşan başrol ikilisi, çok sevilen serinin üçüncü filminde de bizimle olacak. The Curse of La Llorona filminin yönetmeni Michael Chaves’in yönetmen koltuğunda oturduğu filmde Ed ve Lorraine Warren çifti, yine tüylerimizi diken diken edecek bir hikayeyle karşımızda olacaklar. Üstelik çiftin ele aldığı yeni dava, daha öncekilerden oldukça farklı olacak. Şeytani bir varlık tarafından ele geçirildiğini söyleyen bir cinayet zanlısının kendisine yardım etmesi için soluğu Ed ve Lorraine Warren çiftinin yanında alması, pek çok korku dolu anın ortaya çıkmasını tetikleyecek. Normal takviminde geçtiğimiz Eylül ayında vizyona girmesi gereken film, pandemi nedeniyle 4 Haziran’da az sayıda salonda ve HBO Max’te seyirciyle buluşacak.

GHOSTBUSTERS AFTERLIFE

Ghostbusters, 2016 yılındaki hezimetten sonra köklerine dönüş yaparcasına beyazperdeye geri dönüyor. Tamamı kadınlardan oluşan 2016 model Ghostbusters’ı yok sayan ve ikinci filmin direkt devam projesi olarak lanse edilen bu filmin adının Ghostbusters 3 olması bekleniyordu; ancak filmin adı Ghostbusters: Afterlife olacak. Orijinal filmlerin yönetmeni olan Ivan Raitman’ın oğlu Jason Reitman, Ghostbusters: Afterlife’ın yönetmen koltuğunda oturuyor. Juno ve Thank You for Smoking gibi projeleriyle bilinen Reitman, Up in The Air filmiyle üç kategoride Oscar’a aday gösterilmişti. 1989 yapımı Hayalet Avcıları’nda Brownstone Boy karakterine hayat veren yönetmen, yeni hikayesiyle adeta anılarına göz kırpıyor. Orijinal kadrodan Bill Murray, Dan Aykroyd, Ernie Hudson ve Sigourney Weaver, yeniden ve muhtemelen son bir kez daha kamera önünde bir arada olacaklar. Yani kısa süre önce kaybettiğimiz Harold Ramis’in haricinde tüm ekibi uzun yıllar sonra yeniden bir arada görebileceğiz. Filmin yeni nesilden oyuncuları da dikkat çeken isimlerden seçilmiş. Annabelle Comes Home filmiyle tanınan 12 yaşındaki çocuk yıldız McKenna Grace, The Leftovers dizisinde izleyenleri kendine hayran bırakan Carrie Coon, Stranger Things ve IT filmlerinin genç yıldızı Finn Wolfhard ve Marvel sinema evreninde Ant-Man olarak nam salan Paul Rudd da bu iddialı film için kamera karşısına geçecekler. Serinin ilk filminden tam 37 sene sonra izleyeceğimiz Ghostbusters: Afterlife, 11 Haziran’da vizyonda olacak.

VENOM: LET THERE BE CARNAGE

2018 tarihli Venom filmi, eleştirmenler tarafından fazla beğenilmese de bu durum filmin gişede hızını kesmeye yetmedi. 856 milyon dolar gişe başarısı gösteren film, yapımcısı Sony’i adeta ihya etti. Şahane komedi Zombieland’i çeken Ruben Fleisher’ın yönetmenliğini üstlendiği Venom, son yılların en gözde aktörlerinden Tom Hardy’nin başrolünde adeta tarih yazdı. Tabii Sony de bu durumu fırsata çevirerek hızlı bir şekilde devam filmini çekmeye karar verdi. 25 Haziran’da vizyona gireceği açıklanan Venom: Let There Be Carnage’ın yönetmen koltuğunda bu kez sektörde daha çok oyuncu kimliğiyle tanıdığımız Andy Serkis oturuyor. Tom Hardy, ilk filmde olduğu gibi yeni filmde de karşımızda olacak. İlk filmden tanıdığımız bir başka isim olan Michelle Williams, Eddie Brock’un eski eşi Anne Weying rolü ile ikinci filmde de karşımıza çıkacak. Filmin önemli sürprizi ise, Carnage rolünde kötü adam olarak izleyeceğimiz usta oyuncu Woody Harrelson olacak. Gözü kara bir haber muhabirinin antikahramana dönüşünü izlediğimiz ilk filmin bu devam projesinde, Marvel’ın hikayelerini bir sır gibi saklaması nedeniyle bizleri nelerin beklediğini yine henüz bilmiyoruz. Ancak Fandom’un yaptığı anket sonucunda 2021’nin en fazla beklenen projelerinden biri olduğunu bildiğimiz yapımı, heyecanla bekliyoruz!

TOP GUN: MAVERICK

Tony Scott’un yönettiği 1986 tarihli ilk Top Gun filminin devamı için aslında uzun zamandır çalışılmaktaydı, ancak Tom Cruise kariyerinin en yoğun dönemini yaşarken filmin gerçekleşmesi bir hayli gecikti. Ekranlarda yer aldığı dönem herkesin pilot olmak istemesine sebep olan Top Gun, Oscar’dan “En İyi Müzik” ödülünü de almıştı. “Take My Breath Away” şarkısının dillerden düşmediği 1986 yılından tam 35 sene sonra, hikayenin devam filmi geliyor. Tom Cruise’la daha önce Oblivion adlı bilim kurgu filminde çalışmış olan yönetmen Joseph Kosinski’nin çektiği Top Gun: Maverick’in senaryosunu Peter Craig, Justin Marks ve Eric Warren Singer birlikte kaleme almışlar. Tom Cruise’un bir kez daha başrolünde yer aldığı Top Gun: Maverick, günümüz dünyasında değişen hava savunma taktiklerinin etkisini her anında taşıyacak. Film, drone teknolojileri ve beşinci jenerasyon hava savunma silahlarının çağında, it dalaşının neredeyse yok olduğu bir dönemde cereyan ediyor. Tom Cruise’un canlandırdığı Maverick, Top Gun 2’de eski ortağı Nick “Goose” Bradshaw’un oğlu Bradley Bradshaw’u himayesi altına alan bir uçuş eğitmeni olarak karşımıza çıkacak. Filmin 1 Temmuz’da vizyona girmesi bekleniyor.

MINIONS 2: RISE OF GRU

İlk hikayelerini 2015’te izlediğimiz Minyonlar, animasyon dünyasının en garip karakterlerinden. Bu minik sarı yaratıklar tarih öncesi çağlardan beri kendilerine kötü bir efendi arayışındadırlar. Bu yüzden içlerinde Dracula ve Napolyon’un da olduğu pek çok kişinin yardımcılıklarını yapmışlardır. Ancak seneler boyunca kendilerine hizmet edebilecekleri bir efendi bulamadıkları için kendi hallerinde yaşamaya başlarlar. Ta ki 1960’larda üç maceraperest minyonun Amerika’ya seyahatlerine kadar… İlk filmin yönetmenliğini daha önce “Çılgın Hırsız 3” animasyonunda da birlikte çalışmış olan Kyle Balda ile Pierre Coffin üstlenmişti. Balda, Minyonlar’ın devam filmi Minyonlar 2: Gru’nun Yükselişi’nin yönetmen ekibinde yer almaya devam ederken, Coffin’in yerine Brad Ableson ve Jonathan del Val geldi. Ancak Coffin, yine bir önceki filmde de olduğu gibi, seslendirme kadrosunda yer alıyor. Yeni filmin hikayesi 1970’lerde geçiyor. Üç kafadar minyon Stuart, Kevin ve Bob’un gittikleri süpermarketten muzlarını alamamaları üzerine şikayet için Beyaz Saray’ın yolunu tutarlar. Buradan da yaka paça kovulan üçlü, hükümeti devirmek için diğer minyonlar ve Gru ile birlikte zorlu bir maceraya atılırlar. Michelle Yeoh, Steve Carrell ve Danny Trejo gibi isimlerin seslendirme kadrosunda yer aldığı Minions: The Rise of Gru, 2 Temmuz’da beyazperdedeki yerini alacak.

SHANG-CHI AND THE LEGEND OF THE TEHN RINGS

İlk olarak 1973’te Marvel dünyasına merhaba diyen Shang-Chi’nin 9 Temmuz’da yayınlanacağı açıklanan filmi, Marvel hayranları tarafından da heyecanla bekleniyor. Marvel’ın farklı kültürlerle birlikte daha da büyümeye stratejisinin örneği olan filmin oyuncularının neredeyse tamamı Asyalılardan oluşuyor. Marvel Sinematik Evreni’nin 4. Fazı’nda yer alan Shang-Chi and the Legend of the Ten Rings, babası tarafından suikastçı olmak üzere yetiştirilen Shang-Chi’nin hikayesini merkezine alıyor. Shang-Chi’nin babası ölümsüz bir büyücüdür. Babası tarafından suikatçı olmak üzere eğitilen Shang-Chi, aynı zamanda simya ve insanüstü güçlerle dövüş tekniklerini geliştirir. Fakat babasının yıkıcı güçlere sahip kötü biri olduğunu öğrenen Shang-Chi, güçlerini onun imparatorluğunu yıkmak için kullanacaktır. Babasının düşmanıyla dost olan Shang-Chi, dünyayı gezecek ve birçok süper kahramanla yolları kesişecektir. Marvel, film için yaptığı kısa açıklamada, “2021 yılının yaz döneminde vizyona girecek olan Marvel Stüdyolarının Shang-Chi and The Legend of The Ten Rings filminde Sim Liu’yu Shang-Chi’ye hayat verirken izleyeceğiz. Shang-Chi arkasında bıraktığı hayat ile yüzleşip kendini içine çeken gizemli Ten Rings organizasyonuyla karşı karşıya gelecek.” yorumunda bulundu. Marvel hayranlarının heyecanla beklediği filmin kadrosunda Simu Liu, Awkwafina, Tony Chiu-Wai Leung ve Fala Chen gibi isimler bulunuyor.

UNCHARTED

Sony, bu yılın en çok konuşulan yapım şirketlerinden biri olacak gibi görünüyor. 2021’de vizyona girecek birbirinden başarılı projelerle Sony’nin ismini sıkça duyacağız. Bu projelerden biri de popüler video oyunu uyarlaması Uncharted olacak. 2007’den 2017’ye kadar toplamda dokuz oyun piyasaya süren seri, beyazperdeye uyarlanan bir başka gaming olmaya hazırlanıyor. Naughty Dog isimli oyun şirketinin ürettiği Uncharted’da hazine avcısı Nathan Drake’in başından geçenleri izleyeceğiz. Birçok gamer’a bir Indiana Jones filmi içindeymiş gibi hissettiren oyun, Ruben Fleischer yönetmenliğinde izleyici ile buluşacak. Bu durum aynı zamanda Venom 2’nin yönetmenliğinin neden Andy Serkis’e devredildiğinin açıklaması da oluyor. Yeni Spiderman olduktan sonra kariyerinde büyük bir sıçrama yaşayan Tom Holland, filmde Nathan Drake’e hayat veren isim. Victor Sullivan’ı nam-ı diğer servet avcısı Sully’i ise usta oyuncu Mark Wahlberg canlandırıyor. İlk başlarda Wahlberg’ın Nathan Drake’e hayat vereceği düşünülse de o, kahramanın akıl hocası rolüyle karşımıza çıkacak. Antonio Banderas, Sophia Ali ve Tati Gabrielle, kadroda yer alan diğer önemli isimler. Paylaşılan görsellerden Indiana Jones havası estiren film, 16 Temmuz’da vizyona girecek.

SPACE JAM: A NEW LEGACY

90’lı yılların sonunda sinema salonlarında fırtına gibi esen Space Jam, bugün yaşı 40 civarında olanların unutulmaz filmleri arasındadır. Basketbolun gelmiş geçmiş en önemli yıldızlarından biri olan Michael Jordan’ın, Looney Tunes karakterleriyle birlikte oynadığı yarı animasyon filmin ikincisi için uzun süredir bir söylenti dolaşıyordu. İlk filmden tam 25 sene sonra izleyeceğimiz Space Jam: A New Legacy, bir neslin çocukluğunda büyük bir yer edinen Space Jam’in devam halkası olarak karşımıza çıkacak. 1996 tarihli Space Jam filmi, uzaydan gelen tuhaf yaratıklar tarafından kaçırılmaya çalışılan Looney Tunes karakterlerinin, kaderlerini belirleyecek basketbol maçı için Michael Jordan’ın öncülüğünde bir takım kurmasını ve NBA yıldızlarının yeteneklerini çalan uzaylılarla basketbol sahasında karşı karşıya gelmesini anlatıyordu. 16 Temmuz’da izleyiciyle buluşacak Space Jam: A New Legacy’nin başrolünde ise, bu kez bir başka basketbol efsanesi LeBron James olacak. Warner Bros. Stüdyosu’na yaptıkları bir ziyaret sırasında LeBron James ve oğlu, tüm Warner Bros. hikayelerini ve karakterlerini içinde tutan AI G ismindeki bir gücün kontrolündeki bir dünyada hapsolurlar. LeBron, Bugs Bunny’nin yardımı ile Looney Tunes takımını tekrar toplayarak kayıp oğlunu kurtarmaya çalışır. LeBron’ın oğluyla beraber evine dönmesinin tek yolu ise, tüm dünyanın izlediği bir maçta NBA ve WNBA yıldızlarının dijital süper versiyonlarına karşı bir basketbol maçını kazanmasıdır. Don Cheadle, filmin kötü karakterine hayat verirken, LeBron James’e Klay Thompson, Anthony Davis, Damian Lillard, Chris Paul, Kyle Kuzma gibi NBA yıldızları eşlik ediyor. Black Panther yönetmeni Ryan Coogler’ın yapımcısı olduğu Space Jam: A New Legacy’nin yönetmen koltuğunda ise Malcolm D. Lee oturuyor.

SUICIDE SQUAD 2

DC Comics ile Warner Bros’un ortaklığında beyazperdeye taşınan Suicide Squad (Gerçek Kötüler), DC Evreni’ne ait projeler arasında en dikkat çekenlerden biri olmayı başarmıştı. 2016’da izlediğimiz yapım, DC evreninin antikahramanlarını bir araya toplamıştı. Yıllarca devlet tarafından hapsedilen Harley Quinn, Joker, Deadshot, Killer Croc ve Captain Boomerang isimli birbirinden tehlikeli bu beş süper kahramanın yine devletin emri ile salınmalarını ve gizemli bir suç örgütüne karşı mücadelelerini izlediğimiz film, Jared Leto’nun canlandırdığı Joker ve Will Smith’in canlandırdığı Deadshot karakterinin yanı sıra Margot Robbie’nin canlandırdığı Harley Quinn ile akıllara kazındı. Özellikle filmin promosyon çalışmaları başladıktan sonra Harley Quinn gibi giyinmek, onun gibi makyaj yapmak ve Harley Quinn cosplay’i ile poz vermek bir sosyal medya fenomeni hâline gelmişti. 6 Ağustos’ta hayranlarıyla buluşacağı duyurulan yeni filmin yönetmenliğini bir Marvel hikayesi olan Galaksinin Koruyucuları 1 ve 2’yi çeken James Gunn üstleniyor. Serinin ilk filminde de yer alan Margot Robbie ve Jai Courtney, yeni filmde yer alan isimler. Deadshot’ı canlandıran Will Smith ile Joker’e hayat veren Jared Leto ise yeni hikayede yer almayacaklar. Buna karşılık Taika Waititi, Idris Elba, Slyvester Stallone ve Joel Kinnaman yapıma eklenen yıldız isimler oldu. Rick Flag karakterini canlandıran Joel Kinnaman’ın yaptığı bir açıklamaya göre, bol bol güleceğimiz bir proje bizleri bekliyor.

CANDYMAN

2021’nin bir başka beklenen projesi olan ve Türkçeye “Şeker Adam” şeklinde çevrilen Candyman, 90’lı yılların en çok dikkat çeken korku filmlerinden biriydi. Korku film kategorisinin bir alt türü olarak bilinen slasher’ın bu unutulmaz karakteri, daha önce tam üç kez beyazperdede boy göstermişti. İsmiyle taban tabana zıt olan Candyman’i, seri boyunca sinema dünyasının en karizmatik isimlerinden biri olan Tony Todd canlandırmıştı. 90’lara damga vuran Clive Barker uyarlamasında Candyman’in günümüz ruhuna sadık olarak yeniden şekillendirilen macerasında yeni yüzler Yahya Abdul-Mateen II, Teyonah Parris, Nathan Stewart-Jarrett ve Colman Domingo olurken, Tony Todd ve Vanessa Estelle Williams gibi tanıdık simaları da göreceğiz. Projenin yapımcılığını ve senaristliğini üstlenen isim ise, son yıllarda korku sinemasına Get Out ve Us gibi yapımlarla damga vuran Jordan Peele! Projenin yönetmen koltuğunda ise, geçtiğimiz sene Candyman isimli kısa filmin de yönetmenliğini üstlenmiş olan Nia DaCosta oturuyor. Candyman’ın kısaca hikayesinde de bahsedelim: Görsel bir sanatçı olan Anthony McCoy, galeri yönetmeni olan sevgilisi Brianna Cartwright ile Cabrini’de lüks bir eve taşınır. Kariyeri sallantıda olan Anthony, yaşlı bir mahalle sakininden Candyman’i duyar. Candyman, Şikago’nun Cabrini Green mahallesi sakinlerinin yıllardır unutamadığı, ağızdan ağıza dolaşan bir şehir efsanesidir: “Eğer ayna karşısında beş defa Candyman dersen ölürsün!”. Candyman’den oldukça etkilenen Anthony, yeni projesini bulmuştur. Candyman’i anlamak, onun gerçek hikayesini çizdiği resimleri vasıtasıyla anlatmak isterken başından büyük bir işe karıştığını fark etmiş, kendi psikolojisini ve bütün hayatını değiştirecek olan vahşet dolu olaylar zincirini istemeden de başlatmıştır. Normalde geçtiğimiz sene sinemalarda izlememiz gereken film, pandemi nedeniyle, 27 Ağustos’a ertelendi.

DUNE

2021’nin merakla beklenen filmlerinin başında Dune geliyor. Toplamda altı serilik bir kitap olan ve Frank Herbert’in 1965 ve 1986 yılları arasında kaleme alıp bilimkurgu edebiyatının en prestijli ödülleri olan Hugo ve Nebula’yı kazandığı efsanevi serisi, bilim kurgu romanı denince akla gelen ilk edebi eserlerden biri. Daha önce 1984 yılında usta yönetmen David Lynch tarafından sinemaya uyarlanan Dune için öyle bir kadro bir araya geldi ki Avengers görse önünde diz çöker ve tövbe ister! Timothée Chalamet, Rebecca Ferguson, Oscar Isaac, Josh Brolin, Stellan Skarsgård, Dave Bautista, Zendaya, David Dastmalchian, Stephen McKinley Henderson, Charlotte Rampling, Jason Momoa ve Javier Bardem isimlerini aynı posterde görmek de varmış! Timothêe Chalamet’i genç Paul Atreides olarak izleyeceğimiz filmde Emmy ödüllü genç aktris Zendaya da Chani’yi canlandıracak. Dune’un yönetmen koltuğunda Arrival ile Oscar’a aday gösterilen ve “Blade Runner 2049: Bıçak Sırtı” ile 2017’de gündemin en çok konuşulan isimlerinden biri olan Denis Villeneuve oturuyor. 165 milyon dolar bütçesi olan film, ailesi çöl gezegeni Arrakis’in kontrolüne sahip olan Paul Atreides’in hikayesini anlatıyor. Galaksideki en değerli madene ev sahipliği yapan Arrakis’e diğer soylu ailelerin de talip çıkması, Paul’u hiç beklemediği bir mücadelenin içine sürüklüyor. Normalde 18 Aralık 2020’de vizyona girmesi gereken Dune, pandemi nedeniyle 1 Ekim 2021’e ötelendi.

HALLOWEEN KILLS

Haddonfield kasabasında bir Cadılar Bayramı gecesinde henüz çocuk yaştayken ablasını öldüren Michael Myers’ın yıllar sonra tedavi gördüğü akıl hastanesinden kaçarak işlediği seri cinayetleri konu alan 1978 tarihli Halloween, vizyona girdiği gibi fenomen olmayı başarmıştı! Amerikan sinema basınına “shoestring budget” yani bizim tabirimizle “çerez parası” tabirini kazandıran Halloween, sadece 325 bin dolara çekilmiş olmasına rağmen gişede tamı tamına 70 milyon dolar kazanarak o güne dek bir bağımsız filmin yaptığı en yüksek hasılata imza atmıştı. Tüm zamanların en önemli bağımsız filmlerinden biri olması ve yönetmeni John Carpenter’ı Hollywood’un büyük stüdyolarına transfer ettirmesi de bu sayede olmuştu. Halloween tam 40 yıl sonra, 11. sinema filmiyle salonları kana bulamaya dönmüştü. İlk filmden sonra çekilen hiçbir filmi araya katmadan, ilk filmin 40 yıl sonrasında çekilmiş olan devam filmi olarak kurgulanan 2018 model Halloween’de; ilk filmde “final girl” olan Laurie Strode karakterini canlandıran Jamie Lee Curtis ve yine ilk filmin korkunç Michael Myers karakterini canlandıran Nick Castle bir kez daha kamera karşısına geçmişti. 250 milyon dolar gişe yaparak çok önemli bir başarı gösteren filmin ardından seriye iki yeni devam filmi daha geleceği açıklanmıştı. Blumhouse ortaklığıyla üçleme şekline dönüştürülecek olan serinin devam filmi olan Halloween Kills, 15 Ekim’de korku severlerle buluşacak. Michael Myers dehşetini tekrar beyaz perdeye taşıyacak olan Halloween Kills’ın müziklerine ilk filmde olduğu gibi John Carpenter imza atıyor.

THE ETERNALS

Marvel, Avengers, Guardians of Galaxy ve X-Men gibi başarılı filmlerin ardından yeni bir süper kahraman grubunu hayatımıza katmaya hazırlanıyor. Üstelik Eternals’ın kadrosu şimdiye kadar izlediğimiz süper kahraman gruplarından daha kalabalık olacak. Marvel Comics’in ilk kez 1976 yılında yayınladığı aynı isimli çizgi romandan uyarlanan The Eternals, günümüzden binlerce yıl öncesini anlatıyor. Hikaye, Celestiallar adındaki kozmik varlıkların, milyonlarca yıl öncesinde insanlar üzerinde deneyler yapmalarını ve ortaya, birbirleriyle mücadele içindeki iki süper güçlü grup olan Eternallar ve Deviantlar’ı çıkarma hikayesini konu alıyor. Filmin sinopsiste yer alan, “Beklenmedik bir trajedi (Eternals’ı) insan ırkının en ezeli düşmanına, Deviantlara karşı birleşmeye zorluyor” ifadesi, filmin hikayesi hakkında önemli ipuçları veriyor. Chloe Zhao’nun yöneteceği filmin kadrosunda Angelina Jolie, Salma Hayek, Richard Madden, Gemma Chan, Kit Harington, Kumail Nanjiani, Barry Keoghan ve Dong-seok Ma gibi önemli isimler yer alıyor. The Eternals filimde Angelina Jolie, iyi eğitimli bir savaşçı olan Azura namı diğer Thena olarak boy gösterecek. Güzel oyuncu Salma Hayek ise, Eternals ırkının lideri Ajak’ı canlandırıyor. Game of Thrones ile yıldızı parlayan Richard Madden, filmde Ikaris rolünü üstlenirken Gilgamesh karakterine Don Lee filmde hayat verecek. Kumail Nanjiani ise, yeteneklerini başarılı bir kariyere dönüştüren, samuray ve kılıç ustası Kingo’yu oynuyor. The Eternals, 5 Kasım’da seyirci karşısına çıkacak.

GÖREVİMİZ TEHLİKE 7

Mission İmpossible (Görevimiz Tehlike), Tom Cruise’un yaş alışını ve oyunculuktaki gelişimini izlediğimiz bir seri oldu. İlk filmini 1996’da izlediğimiz seri, 1960 ve 70’lerde ortalığı ayağa kaldıran aynı isimli televizyon dizisinden etkilenerek ortaya çıkarılmıştı. Amerikan casusluk filmlerinin en bilinen projesi olarak tanımlanabilecek serinin son filmi 2018’de sinemalarda kendine yer buldu. Toplam altı filmle 3.5 milyar doların üzerinde gişe başarısı gösteren serinin yönetmenliğini beşinci filmden bu yana Christopher McQuarrie üstleniyor. Sektör içinde daha çok senarist kimliğiyle tanınan, hatta The Usual Suspect ile “En İyi Özgün Senaryo” kategorisinde Oscar alan McQuarrie, yedinci filmde bir kez daha yönetmenlik koltuğunda oturuyor. Çekimlerine Norveç’in ardından İtalya’da devam edilen filmde Rebecca Ferguson Tom Cruise’a Ilsa rolüyle üçüncü kez eşlik ediyor. Yeni filmin sürpriz isimlerden biri, Marvel Sinematik Evreni’nde Peggy Carter olarak tanıdığımız Hayley Atwell olacak. Galaksinin Koruyucuları filminden tanıdığımız Pom Klementieff ve X-Men: Dark Phoenix filminde göz dolduran Nicholas Hoult da Görevimiz Tehlike 7 filminde göreceğimiz isimler arasında yer alıyor. 19 Kasım’da izleyeceğimiz Görevimiz Tehlike 7’nin ardından, önümüzdeki sene serinin sekizinci halkası da vizyona girecek. Yönetmen Christopher McQuarrie, bu konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Görevimiz Tehlike 7 ve 8, son üç filmi kapsayan bir hikayeye sahip olacak, iki filmi art arda birlikte çekmek benim fikrimdi, bunların ortak bir hikayeye sahip olması gerekiyor, şimdi bu filmler için sağlam bir arka plan hikaye oluşturulması gerekiyor.” şeklinde konuşmuştu.

WEST SIDE STORY

İki genç arasındaki yasak aşkı ve farklı etnik kökenlere sahip olan iki sokak çetesi arasındaki rekabeti konu eden 1957 tarihli West Side Story müzikalinin ilk beyazperde uyarlaması, 1961’de gerçekleşmişti. Dönemine adeta damga vuran ve tam 10 dalda Oscar kazanan West Side Story, müzikal film türünün unutulmaz örneği olarak tarihe geçti. Üç Oscar’lı yönetmen Steven Spielberg de bu efsaneyi yeni yüzyıla taşıyan isim olmayı hedefliyor. 10 Aralık’ta izleyiciyle buluşacak olan proje, 1961 tarihli filmin günümüz uyarlaması olarak beyazperdedeki yerini alacak. Ezeli düşman iki sokak çetesi Jetler ve Köpekbalıkları’nın engel olduğu bir aşk hikayesini konu alan film, modern bir Romeo ve Juliet hikayesi olarak tanımlanıyor. Bu iki çetenin ayrı ayrı bireyleri olan Maria ile Tony’inin zorluklarla dolu aşkını 60 sene önce Natalie Wood ile Richard Beymer ete kemiğe büründürmüştü. Şimdi ise karşımıza Uyumsuz ve Baby Driver gibi projelerde yer alan Ansel Elgort ile daha önce bilinen herhangi bir projede yer almamış olan Rachel Zegler çıkıyor. 2021’in ödül canavarlarından biri olması beklenen yapım, yılın en heyecan verici projelerinden biri.


SHERLOCK HOLMES 3

Sinema dünyasının en sıra dışı dedektifi Sherlock Holmes’un yeni macerasını 22 Aralık’ta izleyeceğiz. Guy Ritchie yönetmenliğinde, 2009 yılında izlediğimiz ilk filmde efsane zekası ve hakim olduğu dövüş tekniği ile Holmes ve kadim dostu John Watson, İngiltere’yi büyük bir risk altına sokan öldürücü bir komplonun peşine düşüyordu. Robert Downey Jr.’ın hayat verdiği bu karakter ile Jude Law’ın canlandırdığı Dr. Watson ikilisi, kısa sürede büyük beğeni toplamıştı. Hemen iki sene sonra Ritchie, devam filmi ile yeniden gündeme oturdu. Gölge Oyunları’nda Holmes ile Watson’ı bu sefer de yeni maceralarıyla İngiltere’nin dışında; Fransa, Almanya ve İsviçre’de izledik. Edebiyat dünyasından beyazperdeye aktarılan bu karakterler öyle beğenildi ki Benedict Cumberbatch’ın Sherlock rolüyle karşımıza çıktığı ve Martin Freeman’ın Dr. Watson’ı canlandırdığı dört sezonluk bir dizi de yaratıldı. 2020’de hikayeye yeni bir soluk getirildi ve Sherlock’un kardeşi Enola’yı izledik Netflix’te. Şimdilerde de ekranların sevilen karakteri Sherlock Holmes’un 2021 yapımı devam filmini bekliyoruz. Rocketman ve Eagle Eddie filmleriyle bilinen Dexter Fletcher yönetmenliğindeki yapımda bir kez daha Robert Downey Jr. ile Jude Law’ın eşsiz performanslarıyla macera dolu bir hikayeye tanıklık edeceğiz.

MATRIX 4

2021’nin en heyecanla beklenen filmi işte bu! Tüm zamanların en etkileyici sinema deneyimlerinden biri olarak kabul edilen Matrix, dördüncü sinema filmiyle beyazperdeye dönüyor. 1999 yılında ankesörlü telefonlar halen kullanılıyorken, cep telefonları kızaklı kaydırmalı kapaklara sahipken ve “akıllı” cihazlarla henüz tanışmamışken Matrix, hayatımızın merkezine mermi gibi düşmüş ve bildiğimiz tüm gerçekliği bir anda yıkmıştı. Devam filmleri izleyicileri ikiye bölmüş olsa da Matrix, günümüze dek özlemle anılan bir fenomen halinde zihnimizdeki berraklığını korudu. Hollywood’da hiçbir şeyin üstü örtülü kalmaz ve birileri mutlaka geri döndürecek bir şeyler bulur; ancak Matrix’in hem de orijinal ekibiyle geri dönüyor olması bizi farklı bir açıdan mest ediyor. 22 Aralık’ta izleyeceğimiz filmin hikayesi hakkında pek bir şey bilinmiyor. Fakat yeni proje, iddia edildiği gibi ilk filmin öncesine ışık tutmuyor; üçüncü filmin devamı niteliğinde. Ayrıca Neo’ya hayat veren Keanu Reeves’in yaptığı bir açıklamaya göre de ilham verici bir aşk hikayesinin etrafında şekillenen bol aksiyonlu bir yapım olacağını biliyoruz. Önceki filmlerde Trinity rolüyle karşımıza çıkan Carrie-Anne Moss, yeni filmde yer alan bir diğer tanıdık yüz olacak. Ancak yeni filmde, en sevilen karakterlerden biri olan Morpheus ve dolayısıyla Laurence Fishburn yer almayacak. Aynı şekilde hikayenin kötüsü Ajan Smith’i canlandıran Huho Weaving de kadroda bulunmuyor. Ama hikayenin yeni kötüsünü, How I Met Your Mother’ın Barney’i Neil Patrick Harris canlandırıyor.

PINOCHIO

2017 yılında çektiği The Shape of Water ile Oscar’dan iki ödülle dönen, ayrıca Pan’ın Labirent’i ve Hellboy gibi projelerin de yönetmenliğini yapan Guillermo del Toro’nun yeni filmi Pinochio, bu sene içinde Netflix’te izleyiciyle buluşacak. Dilden dile dolanan ve hiç eskimeyen dünya masallarından biri olan Pinokyo, daha önce birçok kez ekranlara taşındı bildiğiniz gibi. Bunlardan en yakın örneği geçtiğimiz sene Matteo Garrone yönetmenliğinde İtalya, İngiltere, Fransa ortaklığında yapılan Pinokyo’ydu. Del Toro ve Mark Gustafson yönetmenliğinde yaratılan yeni Pinokyo’da da 1930’lu yıllara gideceğiz. Gerçek bir çocuk olmak isteyen kuklaya odaklanılan yapımda Benito Mussolini’nin diktatörlüğünde yaşanan faşizmin gün geçtikçe yükseldiği İtalya’yı da göreceğiz. Fantastik evren yaratma konusunda usta isimlerden biri olan Toro, stop-motion animasyon tekniğiyle çekeceği Pinokyo filmi için adeta rüya gibi bir ekip kurdu. Ewan McGregor, Kate Blanchett, Tilda Swinton, Christoph Waltz ve David Bradley seslendirme kadrosunun öne çıkan isimleri. Müthiş bir kadro ve farklı bir perspektifle ele alınan film için Toro, “acımasız bir masal” yakıştırmasını yapıyor. Kukla çocuğun belki de en karanlık hikayesini izleyeceğimiz Pinochio, 2021’nin heyecan verici projelerinden biri olarak dikkat çekiyor.

(Postkolik, 01.01.2020)

Bu Yazıya Hiç Yorum Yapılmadı.

SİZ DE YORUM YAZIN